Kiraz Mevsimi: Büyük sürprizden hezimete... - Beklenen Kral

3 Mayıs 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: Büyük sürprizden hezimete...


"Bol sancılı bir sonu hak ediyor muyduk?" diye sorduğum bir bölümle ekrana geldi bu hafta, Kiraz Mevsimi. Çıkan özette yazan 'büyük sürpriz'in, 'büyük hezimet' olarak karşımıza çıkmasını açıkçası beklemiyordum. "Bu hafta bir değişiklik yapalım ve 'sınav' yazmayalım" demişler demesine ama o bildiğin 'sınav' idi yalnız, keşke geleneği bozmasaydınız...

Diziyi geçtiğimiz bölüm Ayaz'ın Öykü'ye onunla evlenemeyeceğini söylediği sahnede bırakmıştık. Mete gelenek olduğu üzere yine emellerine ulaşmıştı ama beklemediği bir tepki ile karşılaşacaktı...

43. Bölüm
Ben Mete, hiçbir fırsatı kaçırmamaya yeminli Mete...

Öykü'den normal şartlarda pes etmesini beklerdik, böyle bir durumla karşılaştığında. O öyle yapmayıp mücadele etmeyi seçtiğinde ise önce şaşırdık, sonra da her şeyin vaat edilen 'büyük sürpriz' ile çözüleceğini sandık. O yüzden de bölümün başında, sonunda yine ekmeğine yağ sürüleceğini bilmeden Mete'nin onun karşısında nasıl g*t olduğunu keyifle izledik. Öykü'nün Ayaz'dan vazgeçmeye hiç de niyetinin olmadığı ortadayken, Mete'nin geçmişte kalmış bir aşkın peşinden gitmesi kadar saçma bir şey yok. Öykü'nün o tavrı bile kendisine geri adım atmak için büyük bir sebepken, her an her yerden çıkıp Ayaz'ı unutturma girişimleri ise karakterine has bir sefilliği resmediyordu...

-Alltaki paragraf, Mete'nin bölümü gasp etmesi gibi gasp edilmiş, o anlatılmasına rağmen Ayaz ve Öykü'nün komik sahnelerinden karelere yer verilmiştir!-

Ayaz gelse de sığışsak...

Ah, gitsem de sığışsak...

Böyle gelirsin Ayaz efendi!

O tulumun içinde sırt sırta bıraktık sizi, nasıl döndünüz hayret edilesi.

Tam istediğim gibi...

Tam da olmasından korktuğum gibi...

Ayaz ne didindin be!..

Sokul, sokul oh!..

Bunca çaba sırtın kaşındığı için miydi yani?!..

"Her yerden çıkma" demişken, bir an karakterin senaryoyu trollediğini bile düşündüm ben. Olur olmaz her yerde vardı Mete ve resmen kabak tadı vermeye başladı. Tamam karakter kötü ve kötülüklerinin sürdürülebilir olması için senaryo içeriğinde aktif bir rol oynaması gerekiyor yaratılan kurgu(!) sebebiyle ama her şeyin de bir sınırı var. Öykü'yü kadınlar tuvaletine soksalar, oradan bile çıkacak durumdaydı artık. Bu da yetmezmiş gibi her lafın da içindeydi. Hele Ayaz'ın evinin önünden Önem'in moda evine bir ışınlanması vardı ki, sormayın gitsin!.. Bilemiyorum bunu yazarken rahatsız olmadılar mı ama ben izlerken cinnet noktasına geldiğimi söyleyebilirim. Mete'nin bunca yaptığı şeyden sonra ya komaya girip uyandığında hiçbir şey hatırlamaması lazım ya da en yakın eşek cennetine yollanması. Zira bu kadar keskin bir sivrilmenin ardından yeniden benimsenmesi imkansız. Her zaman kötü kalmasının da bir sonu yok...

Seni gidi şeker oğlan...

Çekeceğin var elimden...

Ve tabi dilimden...

KORK BENDEN!!!

Son iki bölümdür gözle görülür bir düzelme eğilimi sergileyen ve beklenmedik bir tavırla Öykü'ye dahi sahip çıkan Necmiye'nin Mete ile uzun zamandır beklediğimiz karşılaşması ise tadından yenmezdi inkar edemeyeceğim. Bu tavrından sonra ise artık Çakiye demeyeceğim ona. 

Ağzına sokaydın keşke Necmiye...

Tabi ben demeyeceğim ama son olarak başlarına ekşidiği Mehmet ve Önem ikilisini bilemem... Zira bu bölümde de onların canına okumakla meşguldü kendisi ve itiraf etmeliyim en çok güldüğüm üç sahneden ikisi ona aitti...

Ayaz, bu oyunda...
Öykü'nün bu tarafta olması senin eserin.
Yanlışlıkla düştüğü bu pozisyonda.
O yüzden boşuna öyle efelik bakışlarından atma!
Tüm yaptığın saçmalıklar için otur böyle ağla!.
Aşıklarımıza gelirsek... Ayaz'a açık konuşmak gerekirse oldukça kızgınım. Bir cümlelikti aralarındaki hem yanlış anlamayı hem de soğukluğu gidermenin çaresi, yalnızca bir cümle!.. Neden hiçbir şey açıklamadan ondan kendisini uzaklaştırma mücadelesi veriyor gerçekten anlamıyorum. Üzerine bu da yetmezmiş gibi liseden arkadaşını sevgilisi gibi davranmaya ikna etmesine ne desem boş... Bu bölüm en az Mete kadar kızgınım Ayaz'a, zira yaptıklarının mantıklı hiçbir izahı yok. 

Gelecek bölüm gerçekten aşık da olacam kızım, vurucam kırbacı vurucam kırbacı!

Işık'ın da dünden razı halleri bir garip geldi bana... Hem hiç istemiyormuş gibi davranıp hem de en tehlikeli adımlara yöneltmesi-el ele tutuşma önerisi ve öpüşüyormuş gibi görünme- bir karmaşıklık doğurdu zihnimde. Onu da gelecek bölüm Ayaz'a tutulmuş olarak izlersek kesinlikle şaşırmayacağım...

-Bu karelerle eğlenmeye gönlüm razı olmadı-





Yaşananlardan sonra da, Öykü'nün çıkartıp yüzüğü nehre fırlatması ve Ayaz'dan vazgeçmesi çok normaldi. Artık o andan sonrası arsızlık olur çünkü... O yüzden Işık tam on ikiden vurdu diyebiliriz, tebrikler!.. Öykü'nün bu bölüm kızdığım tek davranışı, soluğu Mete'nin yanında alması oldu. Şu adama güvenmemesi gerektiğini artık öğrense diyorum. O da umarım gelecek bölüme kısmet. Yok, değilse Öykü ile Mete'nin dip dibe olduğu daha çok sahne izleriz kesinlikle... 

Bakışımdan korkun ama sanmayın ki bir şey yapıcam...

Tüm bu kilidi çözecek ismin ise İlker olmasını bekledim ben ama yanıldım. Neden Ayaz'ın düşünemediğini o da düşünemedi hiç anlamadım. İkilinin durumuna bu kadar üzülürken sessiz kalması yersizdi. Zira asıl yapması gereken şey Öykü'yü kenara çekip ne var ne yok anlatması olurdu. Onun yapması gerekeni ise farklı bir cephede Şeyma yaptı... Tabi her şeyin onun başının altından çıktığı Mete tarafından zahmet edilmeden öğrenilsin diye de sahnede bir Bülent vardı!.. Kusura bakılabilir ki, gerçekten orası çok zorlamaydı yahu. Alacaklı gibi oğlunun kapısını çalan bir baba, hem de şansa evde Şeyma'nın olduğu sırada... 

Yicem seni Mete, eninde sonunda seni ben yicem!

Zapturapt altına alınan Şeyma, Mete'nin resmen oyuncağına döndü. Geçmişte kendisini seven kadını, ahlaksızca göz koyduğu kadınla arasını yapmak için kullanan ve bunu yüzüne haykırmaktan zerre çekinmeyen Mete'nin alacağı en büyük yaralar da kesinlikle Şeyma'dan olacak. O günleri de çok sürmez görürüz...

Gitmek istemiyorum Mehmet, Necmiye'ye bile razıyım şuan!..

Önem karakolda muhtemelen suçu kabullenecek ve en az hasarla kurtulmaya çalışacak ama son gelişmelerden sonra, bu durumun Öykü ve Ayaz cephesinde bir ferahlamaya yol açmayacağı açık. Tabi gelecek bölüm fragmanı da kafayı karıştırmıyor değil. Ancak artık fragmanlara kanmamayı da öğrendiğimizden, pek bir tesiri olmadı üzerimde... Bakalım gelecek bölüm bizleri neler bekliyor... Ne olursa olsun umutla iyi bir bölüm bekliyor olacağım, hafta boyunca...

Zombi mi oldun yoksa Öykü?

Bu arada ne çok parladı be kızlarımız... iZombie'nin fenomen zombisi Liv'i dahi aratmıyordu Öykü bir ara... Hani özellikle Öykü ve kızlarımızda  Liv gibi bir değişim yaşandıysa, saklanmasın daha fazla. Yok yaşanmadıysa, bir zahmet gelecek bölüm göz sağlığımızı da düşünün...

Beklenen Kral

3 yorum :

  1. Kral düşüncelerime tercüme oldun çok güzel bir yazı teşekkür ederim öncelikle dün akşam çok sinirlendim bu mete daha ne kadar on planda olacak neden biz dizi için çabaldkca yapımcı inat yapar gibi sürekli meteyi gözümüze sokuyor sinirle Asena hanıma twit attım normalde karakterime ters yazmam öyle şeyler ama bizde sosyal hayatmzdan fedakârlk veriyorz bu kadar da hakkımız olduğunu düşünüyorum tek isteğimiz meteyi görmemek ti onu da surekli gözümüze sokuyor zaten diziyi dibe çekiyor yazık neyse yine harikaydi yorumun iyiki varsınız ♡♥♡♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. :) Elbette beğenmediğiniz yerleri yazmak söylemek hakkınız. Belirli sınırlar korunduğu taktirde bu çok normal. Asena hocanın da bu yorumlara-o malum sınırı aşanlar hariç- kızdığını hiç sanmıyorum.

      Umarım Mete'den kurtuluruz demekten başka da bir şey gelmiyor elimden. :)

      Asıl sizler iyi ki varsınız, sevgiler.. :)

      Sil
  2. Yaziniz guzel olmus, elinize saglik. Ben ilk 26 bolumde tanidigimiz sefkatli, korumaci, sadik dost Mete karakterini ve Ayaz-Mete iliskisini cok sevmistim. Son 3-4 aydir Mete'ye bicilen yeni kaftani/karakteri hic sevmedim dolayisiyla Mete'ye kizamiyorum bile cunku herkes tarafindan sevilen iyi kalpli yetiskin bir insanin durup dururken can dostunu sirtindan bicaklayan bir seytana donusumu hic bir mantiga sigmiyor. Sizin onerdiginiz gibi en kisa zamanda Mete bir beyin kanamasi tarzi bir sey gecirip eski haline donse cok iyi olur. Bence 2015'te kaybedilen 4-5 milyon izleyicinin bir kismini geri cekmenin ilk onemli adimi bu. Reytingleri normallestirme adina ikinci onemli adim yapimcinin ve senaryo yazarlarinin zihniyetini degistirmesi olur. Santajin, ihanetin romantik komedide ne isi var diye gene 3-4aydir her firsatta yapimciya sayisiz uyarilarda bulunduk. (Gercekten merak ediyorum kimsenin almak istemedigi bir urunu satmakta neden israrci bu yapimci.) Uzun zaman seyirciyle birlikte olmak istiyoruz deyip ama seyircinin istikrarli bir bicimde cirkinlikten, basma kalip dramdan, entrikadan, gerilimden uzak romantik komedi istedigi gercegini kulak ardina atmak nasil bir mantiktir gercekten anlamiyorum. Bence surekli senaryo ekibi degisecegine evliligin aski oldurdugu inancinda oldugunu net bir bicimde belirten Asena hanim bu projenin koordinasyonunu candan dostluklarin, gercek asklarin oldugu bir dunyayi hayal edebilen, evlilige olumlu bakabilen birine birakmali. Emege saygili olalim hep beraber ama Kiraz Mevsimi'ne emegi gecen yanliz senaryo gurubu ve proje koordinatoru degil. Kameranin onunde birbirinle cok uyumlu sahane bir oyuncu ekibi ve kamera arkasinda duzinelerce ve bence cok yetenekli bir ton emekci canla basla aylardir calisiyor. Ayrica dizinin sevenleri olarak dunyanin dort bir kenarinda yasayan Turkler olarak biz de cok emek veriyoruz (ben Avustralya'dan yaziyorum, sirf sosyal medyada destek vermek icin pazar sabahlari 4'te kalkiyoruz!). Her sartta Kiraz Mevsimi reytingleri 2015'te her hafta istikrarli bir bicimde indigi ve haftalik reytinglerde 5. siradan 21. siraya dusmesi cok uzucu.

    YanıtlaSil