Kiraz Mevsimi: Öykü'nün zaferi... - Beklenen Kral

17 Mayıs 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: Öykü'nün zaferi...


'Sevgililer Günü Özel' bölümünden sonra izlediğimiz en iyi bölümle ekrana geldi bu hafta, Kiraz Mevsimi. Başından sonuna zerre gerip streslendirmediği gibi, bol bol eğlence, romantizm ve komedi sundu bizlere. Ve açıkça belirtmem gerekir ki, ilk bölümlerden bu yana oyuncularımızın nasıl da büyük mesafeler katettiği gerçeğiyle yeniden yüzleştik. Her biri resmen kusursuz performanslar sergiliyor, hepsine içten tebrikler...

Diziyi geçtiğimiz hafta, bir itiraf anında bırakmıştık... Tabi Ayaz'ın elindeki küçük cam parçasının o itirafı bir süre geciktireceğinden de emindik. Zira fragmanlarda Öykü'nün nasıl bir intikam planı hazırladığı saçılmıştı ortalara... 

45. Bölüm
Öykü, itiraf ediyorum...

Bi saniye edicem...

Etmek üzereyim...

Vazgeeeeççtim, bunu dövücem.

Vay ne kadan da güzel döven bir Ayaz...

Ayaz tam her şeyi itiraf etme noktasındaydı ama elindeki küçük cam parçası son anda Mete'nin imdadına yetişti ve çözdüğü iplerle birlikte itiraf arşive, Şeref ve Eşref ise büyük bir hezimete sürüklendi... Tabi pek sevgili Şeref bir ara Ayaz'ın yumrukları karşısında zerre etkilenmedi ama bizim oğlan sonunda onu da devirmeyi başardı.-Heheyyt, o kaslar ilaçla şişirilmemiş Şeref efendi, düş bayıl oracığa bir zahmet!..- Tabi bu anların sonrası ise Öykü için hüsrandı; Ayaz'ın ağzından yine itiraf alamamıştı ve onun alamadığı itiraf Mete'ye yeni bir zafer kazandırmıştı. Ama bizim oğlan ne kadar kaslıysa, kızımız da o kadar inattı... 

Senden tiksiğğğniyorum.

Halbuki ben sana, aşık olmak üzereyim...

Mete'nin yeniden köşeye sıkıştırması sonrasında Ayaz yekten vazgeçmişti gerçekleri Öykü'ye anlatma fikrinden. Kaç haftadır sorguladığımız tavrı devam ettirmesi saçmayken, bu sefer eline bir koz geçirmenin derdine düştü ve Mete'nin girdiği ihalelerde kirli işler çevirdiğini öğrendi. Bunun üzerine gitmeye karar verdikten sonra ise beklediğinden daha erken bir zamanda Öykü'ye her şeyi anlatmak zorunda kalacaktı.

Ayvayı yediiiiiiiinnn...

Şimdi de yeri öpüceksinnn...

Hooooppp

Gümmm!

Ve Zafer!!!

Arsızlığı her bölüm giderek katlanıyor malum, Mete'nin. İlker'in restoranından kovmasını bile içine rahatlıkla sindirebilecek kadar kendini aştı. Ona Ayaz'ın suskun kalarak paye vermesi ise bizi daha da kızdıran nokta oldu bu zamana kadar. Öykü'ye anlatacağı gerçekler her şeyin çözümü olacaktı ve bunun için kızların bir çete misali gelip, onu kurbanlık koyun moduna sokmasına gerek yoktu açıkçası. Tabi yoktu da, böylesi keyifli bir sahne için bunca zaman beklediğimize deydi demekten kendimi alamıyorum. Hani baştan böyle noktalanacağını bilseydik, zerre şikayet etmezdik... Ayaz'a üzülüyor ancak haline gülüyoruz... Yaşasın Öykü, Burcu, Şeyma ve Sibel yoldaşlığı!.. Hiç de bozulmasın.

Bana öyle bakma...

Nasıl?..

Böyle...

Ne kadan da güzel vuran bir Öykü...

Öykü son bölümlerde o kadar istikrarlı ki, ben ona olan hayranlığımı anlatamam. Önceden çok çabuk pes eden ve hemen kendi kabuğuna çekilen bir Öykü vardı malum. Ayaz'ın son bölümlerde yaptığını ilk zamanlar izlesek, ancak bir şans faktörü her şeyin çözüme kavuşmasına neden olabilirdi. Ama zamanla karakteri ve kişiliği de gelişen, yani büyüyen Öykü; artık pes etmeyi bir seçenek olarak dahi görmüyor. Ayaz'ı konuşturana kadar elinden geleni yaptı ve sonunda da istediklerini aldı. 

Nereye?

Aşkını haykırmaya..

Ayaz beni seviyor!

C: Anne, sanırım ablam sıyırmış.
M: İlk 6 ay anne sütü önemli demişlerdi de dinlememiştim oğlum.

Şaşırdı haklı olarak... Mete'nin 'yalancı çoban' oluşuyla yüzleşmek kolay değildi onun için ama şaşırdığından daha çok da mutlu oldu Ayaz'ın ona olan aşkının bitmediğini öğrendiği için... Adamı bağlı halde evde bırakıp, kendini sokaklara attı... "Ayaz beni seviyor" naraları eşliğinde, hem mutluluğunu hem de birkaç bölümdür içinde tuttuğu o acı kuşkunun gerçek olmayışını haykırmış oldu herkese... Tabi karşısına Meral ve Cem çıkınca bir duraksadı, aklına evde bağlı kalan Ayaz geldi. Hooop onları da oracıkta bırakıp, yeniden eve gitti...

Ben geldiiim!

Dur birazcık seveyim...

Dur ben de kucağıma alayim,

Gezdireyim,

Yok, yok havuza atayim!

Ayaz iplerden kurtulmuştu ama bir süre daha Öykü'nün kendisini affetmesi için fedakarlık yapmaya hazırdı. İpleri yeniden üzerine geçirdi ve Öykü ne derse yapmaya başladı. Sonunda pes edip kucakladığı gibi Öykü'yü havuza götürmesi ise birçok 'romantik' sürprizin önünü açacaktı. Zira bizim kız bu hamleden sonra, ona yeniden aşık olduğunu ispat etmesini istiyordu Ayaz'dan. Oysa Öykü için her şeyi yapmaya zaten hazırdı çoktan...

Çikolataya olmaz...

Çiçeklere hiç olmaz...

Bu, olabilir gibi ama olmaz!

Aaa bunların içinde bizi her hafta zevkle giyen
 Özge Gürel'le Serkan Çayoğlu'nun fotoları da var.
Ne kadan da güzel...
Ama olmaz, affetmem!

Film izlemeye geldik, dizi yayınlıyolla...

Aşk Yeniden arası, gerçek aşkım mı?

Öykü bak şuan buradayım
Şimdi de yanında...

Nehirden çıkardım diye seni yiyeceğim yüzükler de yanımda, o zaman?

Öpüjük!

Şeyma ile giriştiği iş birliğiyle birçok taktik denedi Ayaz ve en sonunda sinemada yaptığı dev romantiklikle kendini affettirmeyi başardı. Şimdi ise herkesten bir sır gibi barıştıklarını saklamak vardı... Attıkları her adımda karşılarına çıkan Burcu ve Emre bunu saklamayı çok zorlasa da, iyi kotardılar durumu. Bu kotarmaların ucu Ayaz'a şaplak olarak dönmeseydi iyiydi tabi. O da bunca zaman susmasının faturası olmasın mı peki?..

Daha geçen bölüm Ayaz'la takılıyordum ben, bu senaristlere ne ettim!?

Onların bu romantiklik akan anlarında Mete'yi dizginlemek ise Işık'a düştü. Resmen kendisini kurban etti Ayaz ve Öykü uğruna. Ama o da, Kirazcanların ondan asıl hoşlanmayışının sebebi olan sahte öpücüğün faturasını ödemiş oldu böylece. Şimdi onunla bir ilişki yaşayacaklar mı bilemiyoruz ama ben Işık'tan pek öylesi bir his almadım diyebilirim. Tabi Mete'nin başına gelenlerden sonra düzelmesi, Işık'ın fikrini değiştirebilir...

Allahım, hastane masrafı çok çıkmasa...

Malum Ayaz, "Ben halledeceğim" dese-bölümün sonunda gerçekten halletse- de Öykü rahat duramadı ve Şeyma ile Mete'yi oyuna getirdiler. İntihar oyunun sonunda tüm yaptıklarına pişman olan Mete, hastane resepsiyonunda Öykü'nün masraflarını ödemek isteyince tüm gerçek ortaya çıktı. Tam bu anda Twitter'da, "Buyrun cenaze namazına" diye twit attım ve 5 dakika sonra gerçekten cenazelik bir sahne vardı karşımızda... 

He-Woman!

Ayaz, kürek yamuldu...

Kürek ne hale geldi ya?..

Her şeyin bir oyun olduğunu öğrenen Mete, karakola Önem'i ihbar etmeye gidiyordu ki peşinden giden Öykü'nün kafasına indirdiği kürek darbesiyle yere yığılıverdi... Tabi 'cenaze namazına' buyurmayacağız haftaya, o çok istediğimiz hafıza kaybı gerçekleşecek mutlaka ve yeniden doğmuş bir Mete'nin önü açılacak böylece. Malum ki, daha önceki yorumlarımda da yazdığım gibi Mete'yi tekrar benimsememiz için ancak böylesi bir darbe gerekmekteydi...

Dedim ya, başından sonuna keyif veren bir bölümdü izlediğimiz. Mete'nin başına gelenin, daha iyi sonuçlara vesile olacağı kesin ve sevgili Asena Bülbüloğlu'ndan da gelecek hafta için mükemmel tüyolar aldık malum. Umarım bundan sonra bu tat ve neşe ile geçer bölümler. Çünkü böylesini izlemek sadece daha keyifli değil, aynı zamanda daha fazla seyirci çekme garantili. Her zaman dedim yine diyorum, "vıcık vıcık aşk izlemekten hoşlanmıyorum" ama aşkın kör kuyularda tutsak edilmesine de karşıyım. Umalım da bundan sonra Kiraz Mevsimi bu tatta devam etsin ve hem reytingler hem de seyir keyfimiz doruğa erişsin...

Beklenen Kral

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder