Dolunay: Bu kadar kolay mı?.. - Beklenen Kral

2 Ağustos 2017 Çarşamba

Dolunay: Bu kadar kolay mı?..


Bir insanı genellemek için, yaşadığın acı deneyim yeterli midir? Düşüncelerini bir kalıbın içerisine hapsedip, o kalıbın dışına çıkmamak için çaba sarf edince her şey daha mı güzel oluyor acaba? Yoksa şans vermek, yanılabileceğini düşünmek, en azından daha ılımlı olmak mı gerekir? Birine güvenmek için, illa geçmişte kimseden kazık yememiş olmak şart mı yani?.. Zor sorular değil aslında. Cevap vermesi oldukça kolay. Hayata adapte etmek peki? İşte orası, muamma... Ferit'le ilgili düşüncelerim her bölüm istisnasız değişiyor. Evet, yine değişti. Yaşadığı bir şeyler olabilir. Bunlar canını çok da yakmış olabilir. Ama herkesi bir görmek asla çözüm değil...

5. Bölüm


Hayır, Nazlı'ya güvenmesi için kızın daha ne yapma(ma)sı lazım bilemiyorum ki. Kur yapmıyor, altından girip üstünden çıkmıyor. Her an içine düşecekmiş gibi ağzına bakmıyor. Geliyor, en iyi şekilde işini yapıyor ve gidiyor. Ferit'in onu "Tüm kadınlar aynı" cümlesinin içerisine hapsetmesi için Fatoş'un yalanı ve Asuman'ın saçmalıkları yeterli mi? O farklı olamaz mı? İnsan sarrafı değil mi yoksa Ferit; anlayamıyor gözlerinden nasıl biri olduğunu Nazlı'nın? Yoksa peşin hüküm verip, olası bir duygu yoğunluğunu bastırmak işine mi geliyor?.. Bana soracak olursanız, ağırlıklı sonuncusu derim. Şu çok açık ki, Ferit bir şeyler hissetmeye başladı. Bakışları ve tavrı Nazlı'ya karşı tamamen değişmişken, nasıl kalbinde de bir şeyler değişmesin ki? Bulduğu her fırsatta gözlerini gözlerine kitleyip, manalı manalı bakıyorken hem de... Bu demek oluyor ki, korktuğu başına gelmek üzere. Aşık olmasına ramak kaldı. Ve aşık olduğunda, geçmişte yaşananları yaşayacağını sanmakta. Annesi babasını aldatmış, baksana. O zaman herkes herkesi aldatır. Peh!.. İyi bir yol değil gittiği. Tavrındaki keskin değişiklikler de yine kendisine zarar. Eğer aşık olmaktan korkuyorsa kendine mukayyet olsun. Ama Nazlı'yı olmadık durumların içerisine sürüklemesin. Bu kadar yanardönerlik biraz fazla geldi...



Nazlı, tavrındaki değişikliği gördüğünde hemen anladı nedenini. Fatoş'un Engin'i kandırmış olması Ferit'in bu tavrına sebepti. O bizim kızı hiç tanıyamamış ama Nazlı çözmüş hemen, delici bakışlı oğlanı. Özrü kabahatinden büyük atarı da cabası... Nazlı'nın çıkışı yerindeydi. Tabi ilk bölümden de içimizde kaldı, bir tokat indirse pek hoş olacaktı ama en azından kendini ezdirmiyor; bu da bir şeydir. Tokat faslına da elbet sıra gelir gibi. Zira Ferit'in vukuatları biteceğe hiç benzemiyor. İyi yanı, az biraz yumuşamaya meyilli. Nazlı'nın da yumuşamaya çokça meyilli bir yapısı olması, ikili için büyük fırsat. Kısa sürede sorunsuz bir muhabbet ortamı kurmaları da ondan. Eğer düşündüklerinin gerçekliğine ikna olursa Ferit, o zaman direkt kinle yükleniyor. Onu da annesi örneğinden anlayabiliriz. İşte risk de burada başlıyor, Asuman'ın Demet'e verdiği o belgeden haberinin olup gizlediğini öğrenirse her şey bambaşka olacaktır. O zaman araları nasıl düzelir, hiç bilemiyorum. Sadece Nazlı'nın kendini aklamaya çalışması bir şeye yaramaz gibi geliyor, o kadar. Peşin hükümden türeyen kin de, böyle olur zaten...


Bunun bir diğer örneği için Hakan'a bakabiliriz. Geçmişten gelen büyük bir kin. Kovulmasının öcünü almaya ant içmiş bir karabasan. İyi olmak için çaba sarf ettiği anda bile, gözlerinin içinden kötülük saçılan bir hırbo. Daha sert yakıştırmalar da yapabilirim aslında, lâkin yine de beklemezdim Demir'le Zeynep'in ölümünün sorumlusunun o olmasını. O kadar sert bir kin de fazla geldi açıkçası. Hele de işinde başarılı bir iş insanı olduktan sonra... Hani insanın elinde avucunda hiçbir şey olmaması gözünü daha çok karartır ya, onda olması daha çok karartmış. Daha fazlası için de gerekirse insanları öldürmeyi elzem saymış... Karakterle kurabileceğimi hiçbir bağ kalmamış oldu bu an itibariyle. Sempatik tarafını dahi tolere edemeyecek bir hareket çünkü. Küçücük çocuğu annesinden babasından ayır, sonra mallarına çökmek için bin bir dolap çevir yanına al. Şu saatten sonra tüm mal varlığını ele geçirdikten sonra Bulut'u öldürmeyeceğinin de garantisi yok. Şimdiden Ferit'i öldürme emrini vermişken hem de... 


Orası da başka bir alem zaten. Geçen hafta Hakan'ın, Demet'in Ferit'e olan aşkını biliyorsa nasıl böyle kalabildiğini sorgulamıştım yorumumda. Bu bölüm konu oraya geldi. Belli ki içerisinde şüpheler vardı ve daha şirkete adım atmalarının üzerinden iki gün geçmeden, o şüpheler yeşerdi koca bir kavak oldu. Bir yerde kendi ayağına da sıkmış oldu Hakan. Tabi çözümü Ferit'i öldürmekte sanıyor lâkin, çözüm yenilgiyi kabul etmekte. Büyük bir kin ve inat uğruna Demet'in kendisiyle evlendiğini sindirmekte. Bunu yapabilir mi? Yapamaz. Çokça sevdiğinden Demet'e de bir şey yapamaz. Ancak, o tasarladığı çözüme de ulaşamaz. Ferit'i öldürme fikrinden nasıl vazgeçer ya da Ferit tehlikeyi fark edip nasıl kendini kurtarır bilinmez. Bildiğim bir şey var ki, o da gerçekler ortaya çıktığında Hakan'ın işi gerçekten çok zor. Ve gerçeklerin er geç ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır. Şimdiden beter ol Hakan!..


Şimdi böyle diyince, Nazlı'nın sakladığı Asuman gerçeği geldi yine aklıma. Durduk yere başına bela aldı kız resmen... O korkusu neydi öyle? Dört bölüm boyu tek bir şikayet duymadığımız telefon, birden her an bozulan bir telefona evrildi. Ardından da, iki gün önce içerisinde Asuman'ın Demet'e attığı belgeyi gördüğü telefonu aldı yanına Ferit'in evine gitti. Nazlı bu mantık zincirini kuramayacak tıynette bir karakter mi? O telefonu alıp da giderse, bir şekilde telefon birinin eline geçip de o belgeyi görebileceği nasıl aklına gelmez? Bu fazla çocukça olmamış mı sizce de senaristlerim? Kendi ellerinizle yarattığınız güçlü bir karakteri neden böyle harcamaya çalışıyorsunuz; sorabilir miyim?.. Neyse, mesele yine bir şekilde geçiştirilmiş oldu. Demet'in meğersem aklına gelmiş de görselin tüm dijital izini yok ettirmiş. Asuman yine yırttı, Nazlı ise eli yüreğinde bir gün ortaya çıkacak o gerçeğin başına açacaklarını beklemekte. Yine söylüyorum, Nazlı içerisinden o görsel silinmiş olsa da böyle riske girecek bir karakter değil. Zira bu cesaret değil, başka bir şey...


Ona dair de birkaç kızgınlığım var. Asuman meselesi ve Ferit'e iki ağır itham karşısında tokat indirmek suretiyle haddini bildirmemesi zaten cepte. Bir diğeri de, Deniz'e çocuk muamelesi yapması. İlgi alakaya muhtaçmış da başkası olmadan ayakları üzerinde duramaz gibi. Bunu neden yapıyor, onu da anlamıyorum. Yani aşırı duygusal olması mı sebebi? Yoksa Ferit gibi olmaması mı tamamen? Adam ona deliler gibi aşık, Nazlı'nın derdi Ferit'in ona da sahip çıkması. Yok artık!.. Engin ve Fatoş mevzusu ise bence olması gereken noktaya savruldu. Fatoş'un tavrı elbette önemli ama bence Tarık'la daha uygun bir çift oldular. Sırf şoför diye aşkını görmezden gelirse, ona da "YUH!" derim söyleyeyim. Zaten Engin'in gönlü Asuman'a konacak gibi onu da not düşeyim... Bölüme gelirsek, orta karardı diyebilirim. Nazlı-Ferit manav alışverişi ve Nazlı-Deniz-Bulut su savaşı dışında komedi unsuru içeren sahnesi de yoktu. Bir saat özetin ardından 21:00 sularında başlayıp, uzun uzadıya reklamlarıyla 00:20'de bitmesi ise tam bir faciaydı. İnsanlar diziyi izlemeyi bıraksın diye özel bir çaba sarf edilmiyorsa, gelecek bölüm böyle olmaz sanıyorum. Güzelim diziden ne istiyorsunuz acaba?..

Beklenen Kral

1 yorum :

  1. Katil olması bir yana, bu bölüm Hakan'a üzüldüm ben. Karısının göz göre göre eski sevgilisine yürümesi çok fenaydı.
    Asuman Nazlı'yı erkeklerin gözünde aşağı çeken bir ayrıntıyken , Engin'in gönlünün Asuman'a kayması çok saçma olacak ama galiba öyle yapacaklar hakikaten.
    HAkan'dan sonra diğer karşılıksız aşk mağduru Deniz.Ona da yazık olacak.

    YanıtlaSil