Siyah Beyaz Aşk: Hayâllerden, halvete... - Beklenen Kral

9 Ocak 2018 Salı

Siyah Beyaz Aşk: Hayâllerden, halvete...


Hayâl etmeyen insan yoktur. Sizi erişemeyeceğiniz dünyaların içerisine sürükleyebilecek yegane şeyken hem de... Kim mutsuz olduğu durumdan uzaklaşmak için hayâle sığınmamıştır mesela? Kim, zor bir durumda kaldığında her şeyin kitlendiği o ana tekrar gidip "Keşke böyle olsaydı!" diye kafasında yeniden canlandırmamıştır? Bir şey icat etmek için dahi hayâl etmek gerekirken, aşkı inşa etmek için de gerekmez mi?.. Gerekir elbette. Hele de karşındakiyle aranda görünmez duvarlar varsa ve ne sen o duvarları aşabiliyor ne de karşındakinden aşmasını isteyebiliyorsan... Yalnız sorun şu ki, yalnızca hayâl ederek bir sonuca ulaşmak mümkün değil. Hayâlini gerçekleştirmek için çabalaman da gerek. Peki Aslı ile Ferhat artık aşkları için çabalar mı dersiniz?..

12. Bölüm


Onlar ilk bölümden beri aşkla kovalamaca oynamaktalar. İşin garip tarafıysa, birbirlerinden bir adım dahi uzağa gidemediler hiçbir zaman. Aslı dedi ya, "Ben ondan kaçmaya çalışırken, aslında ona koşuyor muşum" diye; Ferhat da koşuyordu işte. O kadar çok birbirleriyle çarpışıp doğrulmaya çalıştılar ki, o mücadeleyi kaçmak olarak yorumladı ikisi de. İstemsizce birbirlerine çekildiklerini anlamaları içinse, illa ki birinden birinin yeniden zorda kalması gerekti. Peki ya sonuç? Bu sefer işlem tamam. Hayâllerden uzaklaşıp sonuca ulaştık. Lâkin, hiçbir şey güllük gülistanlık devam etmeyecekti elbette. Senaryo matematiğine ters...




Geçtiğimiz bölüm Aslı'yı son ana kadar yolcu etmeyen Ferhat'ı hafiften suçlamıştım. En azından uçağa binene kadar güvende olduğundan emin olsun diye. Nasılsa Aslı bir şekilde son anda uçağa binmemiş çıkardı. Ama bu bölüm izlerken, gitmesin istediği için yolcu etmemiş gibi geldi. Geri dönsün istemiş sanki. Ebru'nun yanında olduğunu öğrendiğinde verdiği tepki bana bunu hissettirdi. Nihayetinde evin kapısına dayanması da öyle. "Bir gün yüzüyle göreyim sevdiğimi" temsili... Bu anın doğurduğu ikinci fırsat da, Ebru aleyhine oldu. Aslı'nın kapıyı açması sonrası alarm birden ne diye çaldı hiç anlamamışken, alarm şifresinin deprem tarihiyle aynı olması manidardı. Zaten Ebru'dan çokça şüpheleniyorken, Şahin'in kızının deprem sırasında kaybolduğu bilgisini edindiğinde parçaları mutlaka birleştirecektir Ferhat. Yani Aslı'nın Ebru'nun yanına gitmesi ilk aşamada negatif bir etki doğurmuş olsa da, sonuç güzel bir noktaya bağlanmış.


Ayrıca Ebru da, tıpkı ilk bölümlerdeki -bizim onu iyi biri sandığımız- gibiydi. Arada, aşk ızdırabı çektiği her halinden çok belli olan Aslı'ya "Gerginsin" diyerek yeni karakterine selam çaktı ama genel olarak intikam yemini etmiş o kadından eser yoktu. Aslı'nın kaçırıldığını gördüğündeki telaşı, Ferhat'la konuşması ve hemen ardından telefona sarılıp Cem'i araması falan, "Ne oluyoruz?" demedim değil. Yani ilk bölüm Aslı'yı tehlikenin içerisine atan o kadın mıydı bu izlediğimiz bilemedim. Bakalım bir sonraki bölüm eski lüzumsuz kini üzerinde izleriz sanıyorum. Karakterin yeni bir revizyonla iyileştirileceğini doğrusu düşünmüyorum. Hele de o şifre detayı verildikten sonra...


Bazı gerçekler kaldırılamayacak kadar ağırdır ve pat diye dile gelmemesi daha sağlıklıdır. Ferhat'ın şuan içerisinde olduğu yalanı ayyuka çıkartacak gerçek için de şahsen böyle düşünüyorum. Pek kaldırılabilir bir şey değil mâlumunuz. Doğuracağı sonuçlar da keza öyle... Anneleri bir olsa da, ayrı babaların evlatları olmak başlı başına kabul edilebilir değil ilk aşamada. Hele de Ferhat'ın durumunda, hiç değil. Gerçeği öğrenmesin demiyorum, ancak bunun için biraz daha zaman geçmesi gerekiyor. Pat diye öğrenmeden önce onu buna hazırlamak daha doğru olur. Ama nedense ben o mesajı okuduğunu düşünüyorum. O donukluğu, Aslı ile halvetten sonraki o ruhsuz hali böyleymiş gibi hissettirdi. Yanlış hissediyor olmamı destekleyen şey, hiç tepki vermemiş olmasının imkansız görünmesi. Ama sevdiği kadınla bir bütün olduktan sonra dahi yüzünden düşenin bin parça olması da normal değil. Aslı'yı sırf Namık istiyor diye kendinden uzak tutmaya çalışması, onunla seviştikten sonra da hâlâ aklında Namık'ın söylediklerinin dönmesini gerektirmez mâlum ki. O anı hiçbir şeyin bozmaması gerekir ve bozan şeyin de böyle elle tutulur bir durum olmasını tercih ederim. Bakalım, çıkar kokusu...


Hayâllerle ilgili onca methiye düzdüm ama bir bölüm içerisinde her vurucu sahnenin hayâl çıkmasını da destekleyecek değilim takdir edersiniz ki. Aslı'nın yanlışlıkla gönderdiği mesaj sonrası 'gerçeği öğrenen Ferhat'ın' göstereceği tepkiyi gözler önüne seren ilk hayâl açıkçası yerindeydi. Her ne kadar göstere göstere gelmiş olmasından az biraz rahatsız olmuş olsam da, öyle. Tabii şu bir gerçek, WhatsApp'da artık karşılıklı olarak gönderilen mesajlar silinebiliyor. Aslı'nın bunu bilmiyor oluşu, son zamanlarda Ferhat'la uğraşmaktan teknolojiyle ilgilenecek vakit bulamaması noktasında inandırıcı olabilir. Ama böyle zor bir durumda kaldığında, insan çaresi var mı diye hemen arama motoruna sarılmaz mı yahu?.. İşte sarılsa, WhatsApp'ın birkaç güncelleme önce gönderdiğin mesajı karşı taraf görmeden silmeyi mümkün kılan özelliği getirdiğini öğrenmiş olurdu ve boşuna o kadar heder olmazdı. Bundan sonra Google hep elinin altında olsun... Lâkin, ikinci hayâl bir bölüm için fazla geldi. Vurucu bir an söz konusuyken hem de... 


Bir yerden sonra bu durumu öyle kanıksadım ki, Ferhat'la Aslı bir anda öpüşmeye başlayınca, "Bu da hayâldir nasılsa" diye direkt sahneyle olan ilgimi kestim. Sonra ne göreyim, Aslı Ferhat'ın koynunda şirinlikler yapmakta. Erkan bey, ambale ettiniz bizi efenim... 


Tabii "her güzel sahnenin sonu kaos olmalı" mantığıyla, Cüneyt'in dümeninin vardığı noktayı izledik sonrasında. Lüzumsuz kötülere tahammülüm olmadığı için, kendisine de zerre yok ne yazık ki. Namık'ın ona paye vermesi ise gerçekten sinir bozucu. Ne güzel kafasına silahı dayamışsın, sıksana! Ne diye oğluna attığı iftirayı kabulleniyorsun hemen? Aslı'nın ölmesi, onun hapse düşmesinden daha mı önemli? Bundan sonra karanlık işlerini bir kere mimlenmesine göz yumduğun Ferhat'tan nasıl çözmesini isteyeceksin? Tam bir hayâl kırıklığısın Namık. Ve Ferhat'ın gerçeği öğrendiğinde, bir an olsun düşünmeden kafana sıkması için elinden geleni yapıyorsun... Ne olacak? Savcı bir şekilde o gerizekalı ergeni konuşturamasa da Aslı'nın bu yalana inanmayacağı ortadayken, şikayetçi olmaması durumunda en kötü ihtimalle adli kontrol şartıyla serbest bırakılır sanıyorum. 


İşte o süreci hazırlayan kişi de, yeni karakterlerimizden Azad neden olmasın? İlk aşamada avukat kimliğiyle dahil olabilir diziye karakter pek âlâ. AsFer'in arasına girmeyip, bir de Aslı'nın kardeşi çıkarsa değme keyfimize sonra. Cüneyt'in iğrenç plânı, böyle bir hayra vesile olsa pek güzel olurdu... Evet, baba-kız olarak Selin Şekerci ve Macit Koper dahil olacaklar Siyah Beyaz Aşk'a. Çokça da yakışacaklar bence diziye. Bakalım iyinin yanında mı, yoksa kötünün safında mı duracaklar. Ne olur, herkes kötüyken bari onlar iyi olsunlar...

Beklenen Kral

2 yorum :

  1. Diziyi ilk günden takip edenlerdenim ve diziye dair değişmeyen tek düşüncem yan karakterlerin ne kadar sıkıcı ve boş olduğu. Senaristin değişmesi bile onları kurtaramadı. Namık, Handan, Yeter, İdil, Cüneyt, Ebru, Cem, Yiğit... Bunların sahnelerinde kesin başka bir şeyle uğraşıyorum. Cem ve Yiğit düşük bütçeli komedi filmlerindeki sakar, bir iş beceremeyen ikili. Gereksiz ortam kasıyorlar. Ferhat ve Aslı ise diziye bağlanmama sebep, onları izlemek büyük keyif. Ama Aslı'da beni rahatsız eden bir şeyler var. O çok sevdiği ağbisiyle konuşurken sürekli bi sıkılma pozisyonunda zoraki konuşuyor gibi. Bu ikilinin değişimini, birbirlerine aşık olmalarını bekliyorduk ama Aslı iyice yaz dizilerindeki aptal aşığa bağladı. Özellikle son bölümde çocuğun bunu kaçırdığına sevinmediği kaldı. Direkt Ferhat'ın arabasına binmesi, sorgusuz sualsiz eve gitmesi ve aldığı emirlerden mutluluk duyması... Nerede o güçlü kadın karakter! Aslı'dan birazcık soğudum. Ferhat daha tutarlı bana göre. Aşık, duygularına engel olamadı ama romantik prense de bağlamadı. Değişmeli de ama yavaş yavaş. Fragmandaki öpücüğün bile hayal olabileceğini düşünürken birlikte olmaları herkeste bir şok etkisi bıraktı :) Ama neticede bunlar yetişkin iki aşık, hatta evli çok da şaşırmamak gerek :) Ferhat'ın sırtını dönüp yatması... Aslı'ya zarar vereceğini düşündüğü için olabilir.
    Dipnot: Ferhat mesajı tam okuduysa sessizliği bir şeyler bildiğine işaret. Eğer sonunu okumadıysa o mesajın nasıl silindiğini sorgulasın.
    Dipnot: Siyah diş fırçası da biraz şov bence :)

    YanıtlaSil
  2. kaleminize sağlik yazdıklariniza katıliyorum.
    namık her bölüm daha karaktersiz oluyor ve hayal kırıklığı yaratıyor. ebru ve cuneyt tüylerimi diken diken ediyor. fèhat'ın azmettirici olarak suçlanmasi bana cok saçma geldi.
    diziye yeni girecek karakterler eger iyilerin safinda olacaklarsa ve ozellikle selin şekerci klasik türk dizisi klişesi olarak ferhat'a aşik olup entrikalar kraliçesi olmayacaksa hoşgelsin. dizimizde yeteri kadar kötü ve entrika yapan var içimize fenalik geldi zaten. son iki bölümdür gönlümüzün sultani olan adamım abidin ve gülsüm arasında bir iliski filizleniyormus gibi görünüyor. umarım olur.

    YanıtlaSil