Beklenen Kral
İdil Fırat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İdil Fırat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Mart 2017 Perşembe

Poyraz Karayel: Hoşça kal en değerlim...


Ekrana bakıyorum dakikalardır. Hiç böyle olmazdı. Başlığa dizinin ismini atar, hemen yazmaya başlardım. Daha bilgisayarın başına oturmadan, nasıl yazacağımı kurgulardım çünkü kafamda. Ne kadar sinir olsam da, ne kadar eğlensem, mutlu olsam da izlediklerimden sonra; hiç şaşmazdı bu rutin. Şimdi yazamıyorum. Aklıma yine çok şey geliyor ama sonra sevdiğinin kollarında ölen Ayşegül gözümün önüne geliyor, uçup gidiyor geri kalanlar. Hah, şimdi oldu buradan gireyim diyorum; bu sefer de sevdiği uğruna deliren Poyraz beliriyor zihnimde, ben yine diğer her şeyi unutuyorum. Dedim ya, yalnızca ekrana bakıyorum dakikalardır. Yazacak çok şeyim var ama nasıl başlayacağımı bilemiyorum ilk defa. Çünkü kahramanlarımı kaybettim. Çünkü, her çarşamba gecesi zevkle hakkında yazdığım Poyraz Karayel'i kaybettim. Çünkü, bitti. Veda dediğin böyle olurdu Poyraz Karayel için; ancak ciğerim yanıyor için için...

22 Aralık 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Sonunda...


Umutların tükenir ya hani, çıkmaz yolda bulursun kendini. Bir adım dahi ilerleyecek güç bulamazsın kendinde. Kaybetmiş hissedersin, eksik kalmış, artık tamamlanamayacak bir halde. Korkmuş vede çaresiz... Çokça hissetmişizdir değil mi? Poyraz Karayel'in üçüncü sezonuna dair benim de öyle tükenmiş umutlarım vardı; ilk sezonun aranan tadı, yine karakterlerin amansızca harcanması çıkmazı, Poyraz ve Ayşegül'ün payına daha büyük hüsranların düşmesi gibi. Lâkin, en büyüğü mekanlar konusundaydı...

15 Aralık 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Bitmeyen mücadele


Mutlu kalmanın bir formülü var mıdır? Zar zor mutlu olabildikten sonra her an bir felaket patlak verecekmiş gibi düşünüp, o kısacık anı bile zehir etmeyi önlemenin peki? Yaşam enerjisi denen şey nedir ve kimlerde olur? Yaşam enerjisiyle dolu bir avuç insan dahi var mıdır? Huzurun yanından geçmiş olmak bile huzur verir mi? Yoksa ancak rüyalarımızda mı huzuru görebiliriz? Gülmek, çekinmeden gülmek nasıldır? Tıpkı mutluluk gibi, her an bir felaket olacak ve gülüşün solacak diye düşünmeden gülmek mümkün müdür? Bir gün uzun uzun gülebilir miyiz gerçekten? Korkmadan, huzursuz olmadan? Nereye kadar kötülük?..

8 Aralık 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Eskiye özlem...


Ne kadar uğraşırsan uğraş, olmaz bazen. Hangi yola sapmak istesen, bir duvarla karşılaşırsın. Kimi sevsen, en manyağına denk gelirsin. Nasıl hayâl edersen, onun tam tersini yaşarsın. Bu bir sıra halini alıyorsa en fenası. İnsanın içerisinden çıkamadığı bir sürü garabetin esiri olması kadar kötü bir şey az vardır herhalde. Adım atacak takati kalmayana dek mücadele etmişken hem de. Ve durmaz, devam eder. Kaçmaya çalıştığın bozuk düzenin yeniden parçası oluverirsin böylece...

1 Aralık 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Belki de...


İnsan kime güvenir? Arkadaşına, dostuna, sevdiği insana, varsa kardeşine ama özellikle annesine, babasına değil mi? Sonuçta onlardan olmuşsunuzdur ve ne olursa olsun size kıyamayacakları inancına tutunursunuz. Başınız dara düştüğünde, aklınıza ilk onlardan birini aramak gelir. Çünkü derdinize koşulsuz derman olacak onlardır. İçerisine düştüğünüz her zorluğu aşmanızı sağlayacak da. Bile bile ölüme terk etmesini, onu bırak ağzınıza atkısını bastırıp öldürmesini beklemezsiniz değil mi? Gerçekten bu kadar gözü dönmüş bir anne olabilir mi?..

24 Kasım 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Ya benimsin ya kara toprağın mı?..


Ölüm, sadece ruhun bedenden ayrılması mıdır gerçekten? Yoksa insan sevdiği birinden ayrıldığında da aynı duyguyu yaşar mı?.. İkisini aynı kefeye koymak ne kadar mümkündür bilemiyorum ama Poyraz'ın Ayşegül'e dediği, "Seni o gelinlikle göreceğime, keşke beyaz kefenin içerisinde görseydim" lafı bana biraz koydu. Evet, Poyraz aşkını doruklarda yaşayan bir karakter lâkin bu onu zihnimde az biraz hastalıklı yaptı. Ne yani? 'Ya benimsin ya kara toprağın' sözü sadece kıro lakırtısı değil mi? Çok sevmek, bunu söylemek için yeterli mi?..

17 Kasım 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Kolay olmayacak...


Ciddi bir karar almanın her zaman için büyük zorlukları vardır. Düşünmeden hareket edersen özellikle de. Bir ihtimale tutunmanın daha mantıklı olduğunu anlaman çok uzun sürmez. Ne olursa olsun, mantıkla hareket etmen gerektiğini de. Ama iş işten geçmiş, çok geç kalmışsındır... Ayşegül'ün evlilik kararının desteklenecek bir yanı zaten yoktu. Poyraz ortaya çıktığı andan itibarense tam bir gereksizlik hadisesine döndü. Elini kolunu hiç olmadığı kadar bağlaması yetmedi, dünyaca ünlü bir kaçakçılık örgütünün olası liderinin eşi oldu. O da yetmedi, vicdan borcuyla etrafı örüldü...

13 Ekim 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Ölmek ya da ölmemek...


Söze nasıl başlayacağımı bilemediğim anlardan birisi. Bu yazıya nasıl bir giriş cümlesi yaraşır, bir türlü bulamadım. Çünkü ne yazsam duygularımı yansıtmaktan çok uzak olacak. Bir dizi ki, sizi böylesine afallatacak... Geçtiğimiz sezon sonunda Poyraz'ı kefene sarılı vaziyette gördüğümüzde, karakterden bağımsız olarak oyuncunun diziye dair yaşadıklarını düşünüp büyük bir karamsarlığa kapılmıştım. Ancak zamanla bu karamsarlık yerini, onun ölmeyeceğine kendimi inandırmaya çalışmaya bıraktı. Diziye adını veren, izlenmesindeki önemli etkenlerin başında gelen adam ölemezdi ya?.. Sonradan bu bir umut halini aldı ve yeni sezonun ilk bölümüne geldik. Jenerikte isim görmedim, yıkıldım. İlk altmış dakika yine bir umut dedim ama bir yerden sonra artık yıldım. Umut yerini tam hüzne bırakacaktı ki, Poyrazcım Karayel karşımızda beliriverdi. Ölmemişti ve Ayşegül'ün karşısına geçmiş ağlıyordu. İki yıl önce bırakıp gittiği kadının karşısına çıkmış, tam da evlendikten sonra onu büyük bir pişmanlığın içerisine itiyordu...

31 Mart 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Poyraz - Sadreddin savaşı


Birbirini kovalayan olayların ve onlarla beraber gelişen fenalıkların rutine bağladığı pek doğru. Doğru yanlış meselesi değil bu elbette ama insan ister istemez olanın bir anlamı, kötülüğün kazanmaması gerektiğini istediği oluyor. Poyraz Karayel'de ise kötülük sürekli, iyilik arada sırada kazanabiliyor. Her bölüm başka bir karakterin cenazesine yol almaya başlamak da yanında eşantiyonu gibi.

7 Ocak 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: İhtimaller...


Bilinen gerçeklerin yine değiştiği, bir yerde hayâl kırıklığını bir yerdeyse mutlu sonu getirdiği bir bölümle ekrana geldi bu hafta; Poyraz Karayel. Kan testi meselesi çözüldü;  bir yerde düşündüğüm gibi ama daha trajik bir sonuç çıktı ortaya. Her şeyin tepe taklak olma ihtimalini peşinde getirerek... Sema'nın hastalığının doğurduğu buhranlar da artık sona erdi. O şaşkındı erdiğine ama mutlu sona yeniden yaklaşmayı başardı...

12 Kasım 2015 Perşembe

Poyraz Karayel: Pes eder mi sandın?..


Kardeş gibisi yoktur mâlum. Ne kadar kavga etsen de, atışsan da en değerlindir. Ona bir şey olma ihtimali bile istemsiz canını acıtır, zira can yarındır... Ayşegül'ü anlamak için apayrı bir sebebe gerek duymadım bu yüzden. Dik duruşu, vakurluğu ama en çok da kardeşinin canına kast eden adamı karşısında bulduğu anda takındığı tavrı enfesti... Ufuk'un kirli oyunu bölüm sonunda eline yüzüne bulaştı derken, şaşırtan dürüstlüğüyle Poyraz'ı da yeni bir ateş çemberinin tam ortasında bulduk bu hafta...

29 Ekim 2015 Perşembe

Poyraz Karayel: Oyun içinde oyun


Bir baba oğulun birbirini ters köşeye yatırması ve karısından ölesiye kurtulmak isteyen bir adamın, sonunda silahla yatacak kadar tırsmasıyla geçen, zamanın nasıl aktığını anlamadığım bir bölümle ekrana geldi bu hafta; Poyraz Karayel. Dizi süreleri o kadar uzadı ki, bunu diyebildiğim zamanlar çok az oluyor artık. Her sahnesinde keyiflendim ve tatmin oldum diyebilirim...

15 Ekim 2015 Perşembe

Poyraz Karayel: O kadar kolay olmamalı vazgeçmek...


Poyraz'a müdür diye kim görevlendirildiyse, hepsinin bir şekilde onun başına çorap örmek niyetinde olduğunu gördüğümüz bir bölümle ekrana geldi bu hafta; Poyraz Karayel... Adil Topal'ın adamı Ufuk'u sanırım her hinliğin başında görmek hiç de sürpriz olmayacak bundan sonra. İşin içerisine bir de Meltem dahil oldu ki, kızın günahını aldığımızı da anladık. Peki ya günahını durduk yere mi aldık?..