Beklenen Kral
Şebnem Hassanisoughi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şebnem Hassanisoughi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Mayıs 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Ne yaptınız siz bizim çiftimize?!


Kötüler daima kazanır derler, harbiden öyledir de. Kötülüğün cazip bir çekiciliği vardır ve her daim kendisine bir açık alan bulmayı başarır. Kazanamasa bile, en az hasarı alıp tüm sorunu atlatır. Kötülük de, kötüler de nedense hep buna ayarlıdır... Tam da bu sebeple uzun zaman önce Tevfik'in gerçek yüzünün herkes tarafından anlaşılacağına tutunmayı bırakmıştım. Hatta işi daha da ilerletip, son ana değin gücüne güç katacağını düşünmeye dahi başlamıştım. Ne zaman Eftelya, Azize'nin karşısına çıkıp da onun gerçeğini yüzüne haykırdı; işte o zaman belli ki Tevfik'in ipini çekmek kararlaştırılmış. Benim hâlâ umudum yoktu açıkçası, Salih'i de öldüreceğinden ve yolunda emin adımlarla ilerleyeceğinden emindim. Lâkin, hiç de beklediğim gibi olmadı. Ortaya çıkan kocaman bir gerçek, daha ilk ortak girişiminde Tevfik'in sonunu hazırladı...

12 Mayıs 2017 Cuma

Vatanım Sensin: 'Bari birazcık mağlup olsaydık?'


Hangi amaç olursa olsun ardında, vahşet saçarak hiçbir şey elde edilemeyeceğini yüz yıllardır tarih yazmakta. Tarihle oyun olur mu, tarihten saklanılır mı Vasili; söyle?.. Gaza gelmenin böylesi bir versiyonunu da az gördüm. Gözü dönmüşlüğün, bunu resmedebileceğiyse çok açık. Dizide Yunan işgalinin gerçekçi anlatılmadığından şikayet edenler için de, bu sahneler tatmin edici olmuştur sanıyorum. Ben ediyor muydum, evet. Ama böyle bir sahne gördüğümde, çokça etkileneceğimi bildiğimden ses etmiyordum. Nitekim, izlerken taş kesildim diyebilirim. Çokça sinir bozucuydu. Yunanların gezmeye gelmiş haline de böylece son verilmiş oldu...

5 Mayıs 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Bu nasıl bir ikilemdir arkadaş?!


Hiç kolay kazanılmıyor vatan dediğin. Hiç kolay def edilmiyor düşman dediğin. Hiç kolay olmuyor mücadelen, savaşın. Ama sadece inanmak yetiyor. Kalbinle inanmak ve bu uğurda yol almak. Eğer yolun doğruysa, elbet aydınlığa çıkıyorsun. Elbet sonunda amacına ulaşıyorsun. Ve elbet, İzmir'in dağlarında çiçeklerin nasıl açtığını görüyorsun... Haftalarca bizi delirttikten sonra, o kadar şahane bölümler izler olduk ki, ne desem eksik kalır gerçekten. Özellikle de milli mücadele ruhunun yeniden canlanması şahane. Efsane repliklerle, oyuncuların mükemmel performansının harmanlanması için de ne desem bilmem...

28 Nisan 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Mağlubum, mağlupsun, mağlubuz...


Bencilliğin sınırları yok gerçekten değil mi? "Benim olsun, ben olayım, bende olsun, benimle olsun, benle olmazsa yok olsun!" Bu kafayla hiçbir zaman mutlu olunmaz gerçekten. Bu kafanın insanı götürebileceği hiçbir yer yok. Sonunda mutsuzluktan başka bir getirisi de yok. Ancak, o acı son gelene kadar bunu kavrayamayan insanla dolu dünyamız. Geçmişte de öyle olmuş, günümüzde de öyle ve acı ki, gelecekte de böyle olması kaçınılmaz. Bencillik bir kene gibi yapıştığı yerden beslenir ve hiç durmaz. Doğurduğu kötü sonuçları ise zerre umursamaz... Yıldız yine olmadık bir işin peşinde ilerlemekte. Kendisinin olmadı diye, Hilal'e de yar etmeye niyeti yok anlaşılan Leon'u. "Ya benimsin ya kara toprağın" kafasını yüz yıl öncesinde yaşamaya başlamış. Lâkin, eline hiçbir şey geçmeyeceği de ortada. Aslında bilmeden Hilal'e iyilik yaptığı da...

21 Nisan 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Aşk, bazen tek kurtuluş yolu olabilir...


Yiğidi öldür, hakkını ver demişler. Uzun zamandır Vatanım Sensin ile ilgili yazarken, mütemadiyen yerme ihtiyacı hissediyordum. Olanlar, izlediklerimiz, yazılan ve bize sunulanlar tahammül sınırlarını zorlamaktaydı zira. Lâkin, bu bölüm gerçek anlamda iyiydi. Her yönüyle, hem de. Nazar değmesin elbette ama birçok mecrada dile getirilen sorunların, senaryoya etki ettiğini düşünüyorum. Daim olsun. Bu bölüm yakalanan, dizinin eski ruh halinde kalalım hep derim. Tabi tüm bunların ardından hiç sinirlenmediğimi, gerilmediğimi, hatta yer yer küfretme noktasına gelmediğimi de söyleyemem...

16 Haziran 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Umut hiç bitmez...


Ne yazacağımı, nasıl başlayacağımı bilemiyorum... Sezon finalleri hep sancılı olur, bu alıştığımız bir şey. Ama bunca ölüm, ayrılık, ölüm ihtimali... Gerçekten tıkandım. Poyraz Karayel'i ne kadar sevdiğim, ne kadar değer verdiğimi bloğumu düzenli takip edenler bilirler. Bu zamana kadar, en nefret ettiğim bölümüyle de ekrana gelse bir kez bile hakkında yazmayı bırakmadım. Pişman değilim elbette ama benim de kırıklıklarım oluştu; tam da bu sebeple... Bir televizyon seyircisi olarak, ister istemez izlediğin dizinin karakterlerini benimsiyorsun. Onlara kuş kanadı değse, sen ürküyorsun. Birinci sezon neyse de, ikinci sezon boyunca çok fazla karakter yok yere harcandı. Çok fazla değerli oyuncunun kalbi kırıldı. Çok fazla umutsuzluğa kapıldık... Bitti dediğimiz noktada yeni başlangıçlar yapıldı ancak, öyle bir sezon finali izledik ki ipler kopma noktasına geldi; çattı...

2 Haziran 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Akıllı bir delinin bitmeyen oyunları


Düşmanının nasıl biri olduğunu bilmen çok önemlidir. Ona göre kendini koruman, ona göre hareket etmen şarttır. Düşmanına göre hareket etmiyor ve her seferinde bir yenilgiyle karşılaşıyorsan da, suçu onda değil kendinde araman gerekir. Tıpkı Poyraz'ın yapması gerektiği gibi. Evet henüz daha yeni, Neşet'e gerçek yüzünü kabul ettirdi. Ama bu zamana kadar yapmış olduklarını düşünmesi bile, olan biten her şeyi birçok açıdan değerlendirmesi ve ona göre hareket etmesini gerektirirdi.

26 Mayıs 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Baba olmak...


Kazanmak da kaybetmek de insana dair. Mücadele ettiğin sürece ayakta kalabileceğin bir dünya düzeni içerisinde, kazanmaya mı odaklanmalı yoksa sadece yaşamaya mı; orası da muamma işte... Ölümden, öldürmekten kaçan düşmanının dibine dibine girerek mücadele mi etmiş olursun peki? Yoksa bildiğin salak mı?.. Nedir mücadeleyi kabul edilebilir kılan?..

19 Mayıs 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: İşte gerçek Neşet...


Aha şimdi, aha gelecek hafta derken; sonunda Neşet'in maskesinin yüzünden düştüğü bir bölümle ekrana geldi bu hafta Poyraz Karayel. Hiç sıkmayan, gayet keyifli bir bölümdü izlediğimiz. İçerisine serpiştirilen komedi dozuyla da, gerilim yumuşatılmaya çalışılmıştı. Ama tahmin edeceğiniz gibi öyle bir son yazılmıştı ki, çık işin içinden çıkabilirsen şimdi...

12 Mayıs 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Yaşasın!


Bir 'maskelinin' hikâyesine dönen, o maske yüzden çıksın diye debelendiğimiz bir bölümle daha ekrana geldi Poyraz Karayel. Açık yazmak gerekirse, beğendiğim bir bölüm oldu. Ama yine her şey en sona saklanmıştı. Artık o maske tamamen düştü diyebiliriz. Lâkin, beraberinde Ayşegül'ü de yerle yeksan edecek mi; göreceğiz...

21 Nisan 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Poyrazlar hesaplaşması...


Kötülük her an ensesindeyken, ne kadar iyi kalabilir ki insan? Kalbinin attığı her yer sana dar edilmişken, eskiye özlemin de daha derin olmaz mı; tıpkı Poyraz gibi?.. Karakterin değişimi ve bugün geldiği nokta, geçmişi mumla aramasına sebep oluyor. Bundandır ki, iki kez geçtiği o eşikte bıraktığı diğer Poyrazların ondan hesap sormaması imkansız. Albay halüsinasyonlarının üzerine bir de bu, pek düzgün işleyen bir akıl sağlığına işaret etmese de, pişmanlıklarının tezahür edilmesi açısından oldukça önemliydi...

24 Aralık 2015 Perşembe

Poyraz Karayel: Her şey biti mi dersin?..


Oldukça vurucu bir bölüm sonuyla, sezon finali ya da finalmiş hissini aşılayarak ekrana geldi bu hafta; Poyraz Karayel. Yeri geldiğinde patır patır eleştirmesini biliyorum, övmeye geldiğinde de aynısı olabilmeli. Şu ana kadar seyrettiğim, en iyi bölüm sonları listesinde rahat ilk üçte girer. Heyecan, merak, uzun zamandır dillendirilmesi istenen gerçeğin aydınlığa çıkması ve ölüm-kalım savaşı... Ethem Özışık kaleminin mürekkebine resmen aksiyon doldurmuş bu bölüm; ellerine sağlık...

8 Ekim 2015 Perşembe

Poyraz Karayel: Farklı bir bağ...


Aksiyonun, olayın, aşkın, ihanetin, hesap sormanın ve yeniden dara düşmenin bölümüydü diyebiliriz dün akşam yayınlanan için. Poyraz Karayel, çok da uzun sürmeden bir sürü düğümü kucağımıza bırakmaya başladı ve o düğümleri çözmenin pek de kolay olmadığı mâlum. Poyraz'ın yeniden dara düşmesinin ise kimse için şaşırtıcı olduğunu sanmıyorum...

4 Haziran 2015 Perşembe

Poyraz Karayel: Suçsuzken suçlu...


Kendi kızını el bebek gül bebek büyütmeye çalış, hastalığını en az hasarla geçirebilmesi için mümkün mertebe çaba sarf et, yeni bir kalbi olacak umuduyla kurduğun en büyük tuzakları teğet geç, onu çok sev, gözünü kırpsa telaşlan ama başkasının çocuğunu sırf kirli tezgahın uğruna öldürt; hiç gözünü kırpmadan... Evladına sonsuz değer ve önem verirken, başkasının evladını önemseme. Kendi evladının başına da aynısının gelebileceğini zerre kadar düşünme... Zafer, kör kuyulara düşesin ve aldığın her nefesle ölüme daha çok yaklaşasın desem beddua sayar mısın?..

28 Mayıs 2015 Perşembe

Poyraz Karayel: Ters köşeler...


Sorular cevaplarını bu kadar kısa sürede bulmaz diyorken, yeniden ters köşe olduk bu hafta. En önemlisi de Sema noktasında yaşadığımız ters köşeydi; Sema'nın ölmeyeceğinden emindik ama bunun nasıl ve ne şekilde gerçekleşeceğini tahmin etmek imkansızdı. Geçtiğimiz haftanın karamsarlığının gölgesinden tamamen uzak, başarılı bir bölüm izlemenin tadı ise enfesti...

21 Mayıs 2015 Perşembe

Poyraz Karayel: Ne oldu böyle?..


Şu zamana kadar izlediğim en kaotik ve en sıkıcı bölümdü diyebilirim rahatlıkla. Bazen zap yapmak dahi geldi içimden ister istemez... Bir bölümde bu kadar büyük değişimler nasıl izledik bilemiyorum ama gelecek haftaki bölümün başında, bu hafta izlediğimiz her şeyin bir hayalden ibaret olduğunu görsek pek sevinirim. Açık konuşmak gerekirse, eğer bölümün sonunda olanlar gerçekse Poyraz'dan bugün itibariyle nefret ediyorum demektir...

14 Mayıs 2015 Perşembe

Poyraz Karayel: Sema'nın seçimi...


Gerilimin dozunun biraz fazlaca kaçırıldığını düşündüğüm bir bölümle ekrana geldi bu hafta, Poyraz Karayel... Hem Sema hem de Poyraz cephesinde yanlış anlamalarla örülü bir sorun yumağı dururken, bu yumaklar genel işleyişi bozmasa ne de iyi olur diyenlerdenim bu arada... Özellikle de Sema konusunda karakterin bugüne kadar sergilediği tavrın dışına çıkılmaz umarım...

30 Nisan 2015 Perşembe

Poyraz Karayel: Hak edilmeyenler...


Bir bilinmezliğin içerisine pisi pisine giderek bizi sinirlerden sinirlere gark eden Bahri'nin, resmen yardırdığı bir sonla ekrana geldi dün akşam, Poyraz Karayel... Tabi farklı bir son da yine Bahri için zorlu günleri resmediyordu. Sema'nın ellerinde olan kaderini bakalım, ne belirleyecek...