Beklenen Kral
Kubilay Aka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kubilay Aka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Haziran 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Bir vedayı da mı çok gördünüz?..


Bazı sonlar insanın kalbinde kocaman bir yara açar. Geri döneceğini bilsen de üzer seni o veda. Yıkar, canını sıkar... O anlardan birisine mahkûmum şuan. Ama iyi yanı, olabilecek en vurucu şekilde gerçekleştirdi vedasını. Olabilecek en sahici şekilde, kalbimizi titretti. Olabilecek en değerli ve bir o kadar da huzurlu anı göstererek girdi tatile... Vatanım Sensin, 31 haftalık ekran macerasının ardından üç aylık araya başladı. Karakterlerimizi üç ay boyunca göremeyecek olmanın dramı bir yana, özellikle bazılarının gelecek sezon olacakları dahi muamma...

2 Haziran 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Ters köşe dediğin böyle olur...


Beni bilen bilir, ters köşeleri ve beraberinde gelen uzun uzadıya flashbackleri sevmiyorum. Çünkü, "Vay be!" dediğimiz o kadar az oluyor ki; haliyle izlerken afakanlar basıyor. Ama arkadaş bu nasıl bir ters köşedir? Bu nasıl bir tezgahtır? Bu nasıl, güvendiği dağları atom bombasıyla yerle bir etmektir?.. Nuran Evren Şit hanımefendi, bir ara çok ağır yazılar yazmış olabilirim. Ama açık konuşalım, hak etmemiş de sayılmazsınız. Ama efendim, önünüzde saygıyla eğiliyorum şimdi. Sizin nezdinizde tüm senarist ekibinizin aklına, fikrine, kalemine sağlık. Ve Halit Ergenç, bence insan olamazsınız. Çünkü bir insan için bu kadar büyük yetenek, meziyet çok fazla. Helâl olsun, efenim; helâl olsun... Vasili, sana üzülmedim küçük enişte. Bu ters köşeyi hiçbir şey için hak etmemiş olsan bile, o köyü yakıp yıktırdığın onca insanı katlettirdiğin için hak ettin. Beter ol!..

26 Mayıs 2017 Cuma

Vatanım Sensin: 'Bir gün yine mağlubuz...'


Parçalanmak, darmadağın olmak ne kolay. Ne kolay, suçlanmak, dinlenmemek, hor görülmek. Ne kolay, değer görmemek. Ne yaparsan yap bir türlü göze girememek ne kolay. Nasıl bir mücadele verirsen ver, her seferinde terslenmek ne kolay... Ne zorlu, bir düşmanın yakını olmak. Ne zor, düşman değilken düşman sayılmak. Herkesin seni sahiplenebilmesi ne zor. Söylediklerine, sözlerine itimat edilmesi ne zor. Ne zor, Leon ve Veronika olmak; ne zor... Kolaylıklar da, zorluklar da eşittir aslında. Farklı bir pencereden bakarsın ama gördüğün yine değişmez. Her türlü kaybeden olmak yazılıysa alnında, ne yaparsan yap değer görmez...

19 Mayıs 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Ne yaptınız siz bizim çiftimize?!


Kötüler daima kazanır derler, harbiden öyledir de. Kötülüğün cazip bir çekiciliği vardır ve her daim kendisine bir açık alan bulmayı başarır. Kazanamasa bile, en az hasarı alıp tüm sorunu atlatır. Kötülük de, kötüler de nedense hep buna ayarlıdır... Tam da bu sebeple uzun zaman önce Tevfik'in gerçek yüzünün herkes tarafından anlaşılacağına tutunmayı bırakmıştım. Hatta işi daha da ilerletip, son ana değin gücüne güç katacağını düşünmeye dahi başlamıştım. Ne zaman Eftelya, Azize'nin karşısına çıkıp da onun gerçeğini yüzüne haykırdı; işte o zaman belli ki Tevfik'in ipini çekmek kararlaştırılmış. Benim hâlâ umudum yoktu açıkçası, Salih'i de öldüreceğinden ve yolunda emin adımlarla ilerleyeceğinden emindim. Lâkin, hiç de beklediğim gibi olmadı. Ortaya çıkan kocaman bir gerçek, daha ilk ortak girişiminde Tevfik'in sonunu hazırladı...

12 Mayıs 2017 Cuma

Vatanım Sensin: 'Bari birazcık mağlup olsaydık?'


Hangi amaç olursa olsun ardında, vahşet saçarak hiçbir şey elde edilemeyeceğini yüz yıllardır tarih yazmakta. Tarihle oyun olur mu, tarihten saklanılır mı Vasili; söyle?.. Gaza gelmenin böylesi bir versiyonunu da az gördüm. Gözü dönmüşlüğün, bunu resmedebileceğiyse çok açık. Dizide Yunan işgalinin gerçekçi anlatılmadığından şikayet edenler için de, bu sahneler tatmin edici olmuştur sanıyorum. Ben ediyor muydum, evet. Ama böyle bir sahne gördüğümde, çokça etkileneceğimi bildiğimden ses etmiyordum. Nitekim, izlerken taş kesildim diyebilirim. Çokça sinir bozucuydu. Yunanların gezmeye gelmiş haline de böylece son verilmiş oldu...

5 Mayıs 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Bu nasıl bir ikilemdir arkadaş?!


Hiç kolay kazanılmıyor vatan dediğin. Hiç kolay def edilmiyor düşman dediğin. Hiç kolay olmuyor mücadelen, savaşın. Ama sadece inanmak yetiyor. Kalbinle inanmak ve bu uğurda yol almak. Eğer yolun doğruysa, elbet aydınlığa çıkıyorsun. Elbet sonunda amacına ulaşıyorsun. Ve elbet, İzmir'in dağlarında çiçeklerin nasıl açtığını görüyorsun... Haftalarca bizi delirttikten sonra, o kadar şahane bölümler izler olduk ki, ne desem eksik kalır gerçekten. Özellikle de milli mücadele ruhunun yeniden canlanması şahane. Efsane repliklerle, oyuncuların mükemmel performansının harmanlanması için de ne desem bilmem...

28 Nisan 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Mağlubum, mağlupsun, mağlubuz...


Bencilliğin sınırları yok gerçekten değil mi? "Benim olsun, ben olayım, bende olsun, benimle olsun, benle olmazsa yok olsun!" Bu kafayla hiçbir zaman mutlu olunmaz gerçekten. Bu kafanın insanı götürebileceği hiçbir yer yok. Sonunda mutsuzluktan başka bir getirisi de yok. Ancak, o acı son gelene kadar bunu kavrayamayan insanla dolu dünyamız. Geçmişte de öyle olmuş, günümüzde de öyle ve acı ki, gelecekte de böyle olması kaçınılmaz. Bencillik bir kene gibi yapıştığı yerden beslenir ve hiç durmaz. Doğurduğu kötü sonuçları ise zerre umursamaz... Yıldız yine olmadık bir işin peşinde ilerlemekte. Kendisinin olmadı diye, Hilal'e de yar etmeye niyeti yok anlaşılan Leon'u. "Ya benimsin ya kara toprağın" kafasını yüz yıl öncesinde yaşamaya başlamış. Lâkin, eline hiçbir şey geçmeyeceği de ortada. Aslında bilmeden Hilal'e iyilik yaptığı da...

21 Nisan 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Aşk, bazen tek kurtuluş yolu olabilir...


Yiğidi öldür, hakkını ver demişler. Uzun zamandır Vatanım Sensin ile ilgili yazarken, mütemadiyen yerme ihtiyacı hissediyordum. Olanlar, izlediklerimiz, yazılan ve bize sunulanlar tahammül sınırlarını zorlamaktaydı zira. Lâkin, bu bölüm gerçek anlamda iyiydi. Her yönüyle, hem de. Nazar değmesin elbette ama birçok mecrada dile getirilen sorunların, senaryoya etki ettiğini düşünüyorum. Daim olsun. Bu bölüm yakalanan, dizinin eski ruh halinde kalalım hep derim. Tabi tüm bunların ardından hiç sinirlenmediğimi, gerilmediğimi, hatta yer yer küfretme noktasına gelmediğimi de söyleyemem...

14 Nisan 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Aşk uğruna bunca ızdırap çekilir mi?..


Anlamıyorum... Bazen gerçekten, işin içinden çıkamıyorum. Ne yazsam eksik kalacakmış gibi geliyor. Nasıl vurgulasam tam olarak ifade edemeyecekmişim gibi hissediyorum. Hiçbir şey yazmasam diyorum, o zaman da haksızlık olacak hissine kapılıyorum. Kime mi? Hakkı yenen tüm karakterlere. Kime mi? Aşkı uğruna çekmediği eziyet kalmadığı halde bir türlü göze giremeyen Leon'a. Kime mi? En ateşli vatanseverken, birden en arka plâna atıldığına şahit olduğum Hilal'e, Kime mi? Vatanı için yapmadığı fedakârlık kalmadığı halde, hâlâ fedakârlık yapması beklenen, istenen Cevdet'e... Nasıl bir çıkmaz ki bu, her geçen hafta daha da sıradanlaşabiliyor her şey? Nasıl bir dram yaratma sevdası ki, vatan mücadelesi tamamen gölgeye yerleşti; hiç olmayacakların eline oyuncak edildi böyle?..

7 Nisan 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Had öyle değil, böyle bildirilir...


İnsan olmayacak bir aşkın içerisine pek âlâ düşebilir. O aşk için yemeden, içmeden kesilebilir. Gözü başka hiçbir şey görmeyebilir. Nefes alamadığı zamanlar olabilir. Adım attığı her an yerin içerisine gömülüyormuş gibi bile hissedebilir. Aşk, böyle bir şeydir. Tam bir tarifi yoktur ama çilesi çoktur. Tabi bu zararsız aşktır. Kendinden başkasının acı çekmediği bir aşk. Bir zaman sonra ister istemez geçip, gidecek bir aşk. Gitmese bile, yerini bir başkasının mutlaka dolduracağı bir aşk... Bir de zararlı aşk var, biliyorsunuz. Hissettiklerinin aynısını, aşık olduğu kişinin de hissetmesini bekleyenler. Ona bunu reva görenler. Elde etmek için o aşkı, yapmayacağı çirkinlik kalmayanlar. Herkesi ve her şeyi, ezip geçenler. Hem de istenmediği defalarca dillendirildiği halde... Ne kadar aşağılık bir hâl değil mi? Utanır insan böyle olmaktan, böyle anılmaktan, böyle yaşamaktan. Ama bazıları var ki gurursuzluğu alnında kabak gibi yazdığı halde, bundan asla gocunmayan...

31 Mart 2017 Cuma

Vatanım Sensin: İyi misiniz siz kuzum?..


İnsanın ne diyeceğini, ne yazacağını bilemediği anlar vardır ya; tam şu an o anlardan birini yaşamaktayım. Çünkü anlamadığım, anlamlandıramadığım bir sürü sahne izledikten sonra oturdum bu satırları yazmaktayım... Bugüne kadar ki en kötü Vatanım Sensin bölümünü izledik, önce onunla başlayayım. Başından, sonuna kötüydü. Sonu ise sadece kötü değil, felaket ve fecaatti de. Ortada bu kadar iyi bir hikaye, mükemmel ötesi oyuncular varken; eğer niyet diziyi bitirmek değilse, bu bölüm gerçekten niyeydi? Neye hizmet etti? Buradan sonra nereye döndüreceksiniz tekeri? Her şey böylesi riskli bir hâl almışken, nasıl sonlandıracaksınız kurtuluş mücadelesini? Yoksa, alternatif bir son mu var aklınızda, nedir?..

24 Mart 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Sabır dediğin de bir yere kadar..


İnsan bazen gerçekten hayret ediyor. Nasıl düşüneceğini, nasıl bir hâle bürüneceğini bilemiyor. Altından kalkılmaz bir girdabın içerisinde, bir o yana bir bu yana debeleniyor. Ruhu da beraberinde sürükleniyor. İnsan, en büyük karamsarlıklarında dahi kendine aydınlık yaratmayı arzulayan bir varlıkken, nasıl bu kadar kötü olabiliyor? Nasıl bu denli çirkinleşebiliyor? İyiyi oynarken, nasıl bu kadar hain olabiliyor? Ah Eşref Paşa, sana o İngiliz'i getiren kimdi? Böylesi bir adama, hiç sırt dönülür mü?..

17 Mart 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Aşka kurşun sıkmak...


İmkansız bir aşka düşmek ne de ağır, ne de üstesinden gelmesi zor bir durum. Ne de içinden çıkılmaz bir girdap. En kötü yanı da derdini bir türlü anlatamamak. Aşkına bir türlü ikna edememek. Sen gibi hissettiğinden emin olamamak... Bir karakterin aşk uğruna nasıl da kendinden vazgeçtiğini, nasıl da içinden çıkılmaz buhranlara gebe olduğunu izliyoruz haftalardır. Haftalardır, Leon'un HiLeon için nasıl kendini parçaladığına, Hilal'in ise gemileri yakmaya nasıl da meraklı olduğuna tanıklık ediyoruz...

10 Mart 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Kabil olmak ya da olmamak...


Aşk insana neler yaptırıyor. Nasıl da olmayacakları olduruyor, gerçekleşmeyecekleri sıra sıra önümüze diziyor. Aşk, nasıl da insanı çaresiz kılıyor. Nasıl da amansız, dermansız bırakıyor. Mücadelenin rengi ne olursa olsun, nasıl da göğsüne öküz oturtuyor. Düne kadar düşman olduklarınla, nasıl da tek kalp olunuyor... Aşk, gerçekten sihirli bir değnek gibi. Her zaman için olumlu şeylere gebe değil ama olumsuzlukların içinde dahi, parılmadayı çok iyi başarıyor ve Vatanım Sensin de tam bu sebeple, ilk bölümden beri aşkla aydınlanıyor. Tabi hep sınayarak...