Beklenen Kral
Macit Koper etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Macit Koper etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Nisan 2018 Salı

Siyah Beyaz Aşk: AsFer'e tüm bunlar reva mı gerçekten?


Bir deniz gibi derin dertleri olabilir insanın. Bir okyanus kadar, uçsuz bucaksız. Bilinmezliğin içerisinde savruldukça, daha büyük bir çıkmaza sürüklenmesi de cabası. İnsanız hepimiz, hatalar yapabiliriz. Ama hatamız olmayan durumlarda üzerimize yüklenen dertlerin bir parçası olmak için de çaba sarf etmemeliyiz. Onları sırtımızda bir kambur gibi kalıcı ve yorucu bir hâle büründürmemeliyiz. Evet, çaresi olmayan bir derdin içerisine itilmiş olabiliriz ama olmayacak adımlar atarak da çözüm üretemeyiz. Sürekli yanlış yaparak, doğruyu kim bulabilmiş? Kim, bunun gerçekten reyting getireceğine inanmış; sorarım?..

10 Nisan 2018 Salı

Siyah Beyaz Aşk: Bu Ferhat size ne etti?..


Hata yapmayanımız yoktur. Bir şekilde karanlığa çekildiğimiz ya da istemeden hataya sebep yarattığımız da olmuştur. İnsanız hepimiz, birer yapay zekaya henüz sahip değiliz. Bu yüzden önemli olan, yaptığın hatalardan ders çıkartmaktır. Bir daha tekrar etmemek için çabalamaktır... Evet, hepimiz hatalar yaparız ama ders almasını bilmez de o hataları sürdürürsek; karşımızda örülen duvarlar için kimseyi suçlayamayız. Kendimizi hapsettiğimiz kabuğu kırmak içinse kimse el vermez. Ama ya, hatalarından ders almak için çaba sarf ediyorsan ve bunun bir türlü görülmediğini de hissediyorsan ne olur? Nereye kadar savaşırsın, nereye kadar kendini insanların zihninde aklamaya uğraşırsın? Nereye kadar Ferhat'la uğraşacaksınız, sorarım?..

3 Nisan 2018 Salı

Siyah Beyaz Aşk: Siz böyle ne tatlı oldunuz yahu...


Beklentiler, insanın en büyük hayâl kırıklıklarını doğurur. Olsun istediğiniz çoğu şeyin, olmadığını görmenin ağırlığı tarif edilemezdir; mâlum. Ben de çoğu zaman sığındığım beklentilerimin son zamanda beni hüsrana sürüklemesinden öyle bunalmış olmalıyım ki, Siyah Beyaz Aşk'ı hafta boyunca olabildiğince beklentisiz bekledim. Aslı ile Ferhat'ın aşktan yanan kalplerini bir gayret üzüntüye sevk etmesini, merakla bekleyemezdim... Pek tabii beklentisizlik bile bir beklenti doğuruyor sanırım kendi içerisinde, şahane bir bölüm izledik ve çokça etkilendim. Hâlâ olmadığını düşündüğüm şeyler var ama eni sonu AsFer'i böyle izlemeyi gerçekten çok özlemişim...

27 Mart 2018 Salı

Siyah Beyaz Aşk: İç ses ve hayâllere yeterince doymadık mı?..


İnsan dediğin çoğu zaman düşündüklerini söyleyebilme cesaretine sahip değildir. Ya korkusundan ya da böyle olması gerektiğini düşündüğünden, sessiz kalmayı seçer. Ayakları geri geri gitse de, inatla hatalarına doğru adım atmaya devam eder. Mutluluk avuçlarının arasında bir gerçeğe dönüşebilecekken, kendisini hayâllerine hapseder. Aşkı iliklerine kadar hissetmek varken, kalp kırıp onun acısıyla yaşamayı seçer. Ama nereye kadar böyle yapar? Her güzel sahnenin sonunda hayâl çıkmasına, her söylenen güzel ve vurucu sözün içten gelmesine daha nereye kadar katlanacağız söyler misiniz? Buna yeterince doymadık mı gerçekten?..

20 Mart 2018 Salı

Siyah Beyaz Aşk: Birbirinizi bu kadar yaralamasanız?..


Hata yapmayanımız yoktur. Bilerek ya da bilmeden, bir şekilde sonradan pişman olacağımız adımlar atmışızdır hep. Başımızı duvarlara vurmak istediğimiz anlar da az değildir, hayatlarımızda. İnsanız hepimiz sonuçta ve esas önemli olan da hatalardan ders alabilmektir. Aynı hatayı tekrar tekrar yapmanın seni bir yere taşımayacağını eninde sonunda görürsün nihayetinde. Aynı şekilde davranmanın sana bir şey kazandırmadığını anlarsın. Sadece sana değil, ona da bir şey kazandırmadığı ortadaysa eğer; hatalardan ders alma vakti gelip çatmıştır. Örülmüş duvarlar varsa yıkman, aşılmaz yollara gitmişsen geri dönmen gerekmektedir artık. Hiçbir hatayı ve yanlışı, başka bir hata ve yanlışla düzeltemezsin zira. Peki, ya zaten düzeltmek istemiyorsan?..

13 Mart 2018 Salı

Siyah Beyaz Aşk: Böylesine aşıkken, boşanamazsınız efendim...


İnsan çok hatalar yapıyor. İlerlemek için de genelde yanlış yolları seçiyor. Attığı her adımda, geri gitmesi gerektiğini biliyor ama yine de durmadan ilerliyor. Bazen kendini gitmekten alıkoyamadığından, bazen de aslında o yolda gitmeyi istediğinden. Ama tüm bunların bir zamanı var, yine insan benliğinde. Sonsuz bir yürüyüşe çıkmışcasına ilerliyorken ve büyük bir mesafe katetmişken, birden durup da geri dönmeye çalışman yersizdir. Hele de yolun ortasında kendine, sonuna değin gideceğinin sözünü vermişken. Evet, kayıplar vermiş olabilirsin. Evet, bu yolda ilerlemenin ne kadar hatalı olduğuna sonunda ikna olmuş da olabilirsin ancak, geri dönmek için geç değil mi gerçekten? Peki Aslı, sen Ferhat'ı bu haliyle kabullenmişken; şimdi çekip gitmen neden?..

6 Mart 2018 Salı

Siyah Beyaz Aşk: Bu değişim sana çok yakıştı Aslı...


İnsan değişiyor. Yaşadıkları onu değişmeye zorluyor. Bazen iyi yönde olan bu değişimler, çoğu zaman kötü yönde oluyor. Hiç olmayacağını düşündüğün birisine dönüşmüş bulabiliyorsun yani kendini günün sonunda. Pişman da olabilirsin bundan, kim bilir belki mutlu da. İnsan değişiyor; en çok da etrafındakileri değiştiriyor... Aslı da değişti, evet. İlk bölümlerdeki o kadın asla değil. Aynı gözü karalık hâlâ baki ama o zaman eline kolayca silah alabileceğini, hatta şarjörünü bir çırpıda değiştirebileceğini düşünebilir miydiniz? Sanmıyorum. Bu, ilk bakışta kötü yönde bir değişim olarak gözükebilir. Aslı pişmanlık da duyabilir. Ama o değişirken, beraberinde Ferhat'ı da değiştirdiği gerçeğini atlamaması gerek. O biraz Ferhat oldu, Ferhat da biraz Aslı. Birbirlerini tamamlamaya bu kadar açıkken, yolları asla ayrılmamalı...

27 Şubat 2018 Salı

Siyah Beyaz Aşk: Ciğerimiz kalmamıştır...


Bazı şeyler birikir, birikir. İçinden çıkılmaz bir hâl alır sonrasında. Elini kolunu nereye koyacağını bilemediğin bir sıkıntı kaplar içini, yüreğin dağlanır ve geriye sadece acı kalır. En tehlikelisidir o birikenlerin taşması, zira sonrası tufandır... Aslı'nın da Ferhat'ın da acısı var. İkisinin de geçmişten gelen dertleri, atlatamadığı travmaları var. İkisinin de kalbi deliler gibi sızlamakta. Hem de bu sefer aşk ile değil, acıyla. Üstesinden gelmesi zor baba özlemi ve abi kaybıyla...

20 Şubat 2018 Salı

Siyah Beyaz Aşk: Ayrılık çanları mı o çalan? Olmasın...


Mutluluk öyle kolay elde edebildiğimiz bir şey olmamıştır hiçbir zaman. Elde ettikten sonra da uğruna bir bedel ödemek zorunda kalırız hep. Hayat, bize ders vermek için mutlu eder sanki. Çok mutlu olduğunda da, sillesini ensene indirmek için pusuda bekler. İndirir de hani, hiç acımaz... Aslı'nın ensesine de indirdi şimdi hayat, o silleyi. Dolaylı olarak Ferhat'ın ensesine de. Her şey çok güzel gidiyordu, elbet bir çelme gerekti çiftimize...

24 Mart 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Gelen gideni aratır mı?..


Gelen gideni aratır derler ya hani, bu bölüm resmen öyle bir ruh halinde izledim Poyraz Karayel'i. Nasıl çakma Adil İsmail Karayel geldiğinde Zafer'i, gerçek Adil geldiğinde çakma Adil'i aradıysak, Neşet'in gerçek yüzünü gördüğümüzde de, o haftalarca ölsün diye beklediğimiz Adil'i arar olduk. O en azından öldürmeye programlanmıştı. Neşet, fantezi türünde ele geçirme girişimlerine başladı bile...

17 Mart 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Namlunun ucu


Kediler için dört ayağının üzerine düşer derler, buna çokça kez tanıklık da ederiz. Atlamayı, zıplamayı, bir yerlere tırmanmayı zira pek severler. Sahipli ya da sahipsiz kendilerini dünyanın tek hakimi sanır, her şeye ve herkese kafa tutma potansiyeli taşırlar. Böyle yazıyorum diye sanmayın ki sevmem kedileri. Aksine, bayılırım hepsine. Ama bu argümanlardan yola çıkarak yaratılan bir karakter varsa ve hep kedi gibi dört ayağının üzerine düşüyorsa orada dur demek gerek bana göre...

10 Mart 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Yok olan itibar...


Yaramıza sürekli bir yenisini eklemenin kime ne faydası var bilemiyorum ama Poyraz Karayel'in son iki bölümdür özenle bunu yaptığı bir gerçek. Bir hiç uğruna harcanan Sefer'i bu kadar fazla kullanmak açılan her yaraya oluk oluk tuz basmaktan daha beter ancak derdimizi kimseye anlatamıyoruz. Evet, tüm hayâller suya düştü ve Sefer'in öldüğüne artık ikna olmuş durumdayız. Neye hizmet ettiğini bir türlü anlayamadığımız bu ölümün ardından, bakalım nereye savrulacağız...

3 Mart 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Çizginin öte tarafı


Ne olursa olsun iyi tarafta kalmayı seçebilirsin. Kötülüklerin cezasının belirlenmiş normlar üzerinden kesilmesini ister, buna uyulmasını bekleyebilirsin. Sabredersin. Bir yenisinin olmayacağının umuduyla, yaşadığın her şeyi öteler ve bu sefer kendin beklersin. Şiddet artar, kötülük sonsuz bir döngüye girer ve yokluk arşa çıkarsa; hâlâ aynı kalabilir misin?.. Kalamazsın elbette. Bir yerden sonra cezanın normlar üzerinden değil, bilfiil verilmesi gerektiğini benimsersin. Daha dün buna isyan ederken bugün izlemek için katil olmayı bile göze alır, tıpkı Ayşegül gibi çizginin öte tarafına geçiverirsin...

25 Şubat 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Gerçekten mi?..


Ölümün daha kaç baş karakteri yiyip bitireceğini sorguladığımız bir bölümle ekrana geldi bu hafta Poyraz Karayel. Öyle afilli, iç burkan bir girişle başlayacak ruh halinde olmadığımdan direkt konuya gireceğim; Sefer gerçekten öldü mü? Yoksa camları açık arabadan çıkmayı başarabilir mi? Ama elleri de bağlıydı değil mi?.. O zaman soruyu şöyle sorayım; Sefer neden öldü?..

18 Şubat 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Kötüyüm ben kötüyüm kötüyüm kötüyüm


Bir deterjan reklamının klozet mikrobundan, Okan Bayülgen'in sesiyle yıllarca dinlediğimiz; "Kötüyüm ben kötüyüm, herkesi hasta ederim" sözlerinin beynimde dolandığı bir bölümdü izlediğimiz. Bunu neden söyledim? Çünkü o mikrobun bile kötülüğü daha sahici. Daha inandırıcı, daha tatmin edici. En önemlisi de klozeti ağzından salyalar aka aka kirletirken daha tutarlı görünüyor... Her hafta Adil'e giydirerek açmak istemiyorum bölüm yorumlarını ama bu kötülükten artık rahatsız olmaya başladım...

11 Şubat 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Nereden geliyor bu cesaret?


Sanırım her hafta başka bir zaferini izleyeceğiz Adil'in. Zafer de vardı, kötüydü falan ama ne yapsa eline ayağına dolanırdı. Hiçbir plânı tutmaz, sonunda kaybeden olurdu. Pes etmezdi başka. Lâkin bedelini de yana yana ödemişti. Peki Adil? Bu adamdan kurtulabilecek miyiz? Yoksa her bölüm bir başka ana karakterin sonunu mu hazırlayacak? Her bölüm sonunda şimdi kimi ölümle karşı karşıya getirdi diye ekrana mı yapışacağız?.. Bölüm bitti ve ben, bu sorularla oturdum yazının başına. Gerçekten bu Adil ne olacak bilen var mı?..

4 Şubat 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Umut etmek...


Oradan oraya savrulduğumuz bir bölümle ekrana geldi bu hafta Poyraz Karayel. Acıların en büyüğünü sadece düşman olan birinden değil, aynı zamanda babası olan adamdan gördü Poyraz. Sadece onun görmesiyle de neticelenmedi; Ayşegül de büyük bir acıya sevk olundu. Bunun üzerine Adil'in yatacak yeri olmadığından eminiz ama ölmesinin gerektiği de kesin. Zira dur durak bilecek gibi durmuyor...

28 Ocak 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Tutunacak dallar...


Tutunduğun dalların her biri kırılmaya müsaitse, hangisinin daha sağlam olduğunu göz kararı belirlemek zorunda kalırsın. Ama bunu tahmin etmek de, doğru bir sonuca ulaşmak da çok zordur. Eğer neye/kime güveneceğini bilmeyen biriysen, korkusuzca ve hızlı bir şekilde o daldan o dala geçer; marifetin ağırlığını tek dala vermek değil, hızlı olmak olduğunu bilirsin...

21 Ocak 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Evlilik teklifinin böylesi


Sürprizleri sevmeyen insan çok azdır. İyi bir şeye kavuşma arzusunun oluşturduğu dürtüden beslenir bu sevgi. Yarattığı değişikliktir, o sürprizi sevilir yapan. Yeni bir maceraya açılma vaktidir kimi zaman. Kimi zamansa, insanın ödü ağzına gelir... Yani bu biraz da sürprizi kimin yaptığıyla ilgili bir meseledir. Sonunda yine iyi bir şeye kavuşursun ama gidiş yolu korku dolu olunca, oracığa bayıla da bilirsin. Tıpkı Ayşegül'ün başına geldiği gibi...

14 Ocak 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Hoş geldin gerçek Adil Topal


Sürekli bir hesaplaşma halinden, daimi bir şaşırma eksenine doğru kaymakta Poyraz Karayel. Her yeni karakterin getirdiği hikâye, hem acıyı taşımakta beraberinde hem de yeni bir kapı aralamakta. O kapı bazen acı sürprizlere açılırken, bazen uzun zamandır beklediğin karşılaşmanın ta kendisi olabiliyor. Bildiğin gerçeklerin yanlış olduğunu öğrendikten sonra, tüm dengeler de değişiveriyor...