Beklenen Kral
Onur Saylak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Onur Saylak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Ocak 2018 Cuma

Vatanım Sensin: Hayatımızdan bir Tevfik geçti, üzdü de gitti...


Kötüleri sevmek zordur. Onlarla empati yapabilmek, yaptıklarını desteklemesen bile varlığına tahammül etmek; çok zordur. Derdinin tasasının senin keyif sebebin olduğunu bildiğin bir karakterin kötülükler yapmasını izlemek de işkencedir biliyorsunuz. O andan itibaren terazi senin aleyhine işler çünkü. İzlediklerinden afakanlar basar ama hiçbir çare bulamazsın derdine. Final gelecek de, kötü cezasını bulacak. Yaptıklarının bedelini ödeyecek ve nalları dikecek. Ölme eşeğim, ölme... Bu genel kanıyı yıkmak ne kadar zorsa, kendini sevdiren bir kötünün ölümüne üzülmek de o kadar kolay. İçinin cız etmesi hele, en kolayı. Zira kötülük bir ruh hali yansıması, o kötüyü kendinden bir şeyler katarak canlandırmaksa sevginin anahtarıdır. Şerefsiz Tevfik'i bu kadar sevdiysek eğer, sebebi yazılandan ziyade Onur Saylak'ın mükemmel performansıdır...

19 Ocak 2018 Cuma

Vatanım Sensin: Hangi masaldan fırlayıp geldin sen Leon?..


İnsanoğlu değişebilir mi? Olduğundan farklı birine dönmesi için, başından neler geçmesi gerekli? Nasıl bir değişim olmalı ki, kendisi de kârlı çıkmalı sonunda? Değiştiğini söylerken içerisine gömüldüğü yalan, hiç mi fayda etmez mesela? Bir şeyi kırk kere dersen olur mâlum, diye diye de mi değişmez ki?.. Soru çok, cevap Tevfik söz konusu olduğundaysa tek; değişen tek şey, çıkarları olabilir. Bu ona yakışıyor mu? Ne yalan söyleyelim, biz onu zaten şerefsiz sevdik. Bu saatten sonra şerefli olsa, biraz garipserdik...

12 Ocak 2018 Cuma

Vatanım Sensin: Baskın basanın, aşk ona inananlarındır...


Bozuk bir zihinle yola çıkıyorsan eğer, eninde sonunda varacağın yer kendi karanlık dehlizin olur. Yaptıklarına ne kadar anlam yüklersen yükle, gerekirse bir ülkenin kurtuluşunu sağlayanlardan olacağını düşün; fark etmez. Eğer bir gün taktığın maskeden sıkılırsan, gerçek kendini bulman ve olası sona yürümen çok da imkansız değil. Güç, insanın en büyük zehridir. Tadına bir kere baktın mı, yola çıkma amacından sapmaya çok yaklaşmışsın demektir. Eğer davanda gerçekten dürüstsen, seni hiçbir şeyin değiştiremediği gibi güç de değiştiremez. Yok, o davayı bir şeyler için araç olsun diye ya da birine kendini ispat için üzerine giydiysen geçmiş olsun. Dağıstanlı, olsun mu?..

29 Aralık 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Siz birbirinizi sevmek için yaratılmışsınız...


İyi olmanın suç olduğunu sizin de düşündüğünüz oluyor mu? Hem hayatımızda hem de izlediğimiz şeylerde daima iyilerin kaybetmesi, size de aynı şeyi hissettirmiyor mu? "Neden iyi olduğumda zarar göreceksem, kötü olmayayım ki?" noktasına gelmek sadece bir tercih mi? İyilik yaparken karşılığını göremeyecek olduğunu biliyor olmak peki? İnsan bir beklentiyle iyilik yapmaz elbette ama hep mi ters teper iyilikleri? Kalbinin kiri pası yüzüne yansımışlar kadar yok mu, iyinin kıymeti? Spiro gerçekten ölmeli miydi?..

22 Aralık 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Orda, bir çift var uzakta... Unuttunuz galiba?


İnsan hayatına bazı yaşananların etkisi çok büyük olabiliyor. Mesela bir savaşın tam ortasındayken, mutlu bir hayat sürebilmenin çok da mümkünatı olmadığı mâlum. Tabii eğer düşman safında değilseniz... Bir de düşman safında olmak zorunda kalan ama eziyet edilen tarafla gönül bağı kurmayı başaranların olduğu bir kısım var. En çok derbeder olanlardan birisi de bu kısımda yer alanlar. Vicdanlarına binen yükse tarif edilemez. Zira birebir tüm eziyetlerin içerisinde yer alıyorlar. Atılan her adımdan esef duyuyorlar ancak kimseye karşı gelemiyorlar. Elbette bu durum sonsuza dek süremez, sürmüyor da. Haklı olan, ezilen ve örselenen için bir şeyler yapmak şart oluyor. Sonra seninle aynı düşünenleri bir araya toplamaya başlıyorsun. Ve başka bir mücadeleye adım atılıyor. Artık hem savaşıyorsun hem de savaş bitsin diye uğraşıyorsun. Pes edecek noktaya sürüklendiğin her seferinde, gözlerinin önüne deniz gibi masmavi iki göz geliyor; mücadelene yeniden sıkı sıkıya tutunuyorsun...

15 Aralık 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Mâlum sahneyi yayınlar mısınız rica etsem?..


Şu dünyada en zor şeylerden birisidir iyi insan olabilmek. Onca kötülüğün mesken tuttuğu bir dünyanın içerisine mahkumken hem de. İyi olmak ayrı meziyet, iyi kalabilmek apayrı meziyet. Öyle şeyler görüyor, duyuyoruz ki hiç olmazsa içimizden kötü şeyler geçiriyoruz... Zor bir hayat yaşıyoruz, her yönüyle. Bu dün de böyleydi, bugün de böyle. Adapte olmak, uyum sağlamak ve her şeye iyi yaklaşmak da çok zor. Yok saymak da imkansız. Çoğu zaman tepki gösterememekse can sıkıcı... Yapamayacağım cesur hamleleri başkalarının yapabilmesine hep özenmişimdir bundan sebep. Leon'a da bu bölüm özendim. Dizinin en iyi karakterlerinden birinin, gerektiğinde karanlık tarafa nasıl bir hızla geçtiğini görmek güzel geldi. Yani evet, iyi insan olmak zor. Ama bazen iyi kalabilmek için, kötülük yapmak gerektiği de bir gerçek...

8 Aralık 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Aşkı kim tutsak edebilmiş ki?..


Aşk, hep en hiddetli savaşların sebebi olmuştur. Aşkın karşısında durmamak gerektiğini anlayamayan içinse, sonuç hep hüsran... Unutmamak gerekir ki, avuntular içerisinde yaşamak bir seçimdir ama aşk, asla sadece bir seçimden ibaret değildir. Zira kalbinin atış hızını kontrol edemediğin her duygu, senin iradenin dışında gelişiyor demektir. O irade aşka teslim olduktan sonra da, ne olursa olsun hiçbir şey değişmez. Ne tutsaklık ne de zorlama hiçbir yere götürmez. Elde edeceğin tek şey nefret olur. Onunla da bir yere kadar yetinir, sonra canavara dönüşürsün. Aşkı hiçbir zaman tutsak edemeyeceğini anladığında da genelde iş işten geçer. Değil mi Kerim?..

1 Aralık 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Kerim, HiLeon fandomun radarına girme derim...


Aile dediğin nedir? Aile olmak öyle kolay mıdır? Biriyle evlenince, hemen aile olmuş olur musun? Bir de çocuk yapsan mesela? Aile demek, bir arada yaşamak mıdır sadece? Aile bütün olmak mıdır, her daim fedakârlık yapmak mıdır? Aile nasıl bir şeydir? İnsan neden aile olmak ister ki? Bunun için sadece sevmek yeter mi? Geri kalan her şey sorunsuz bir şekilde halledilir mi? Karanlığın içerisine saplandığında, aydınlığa ulaşmanı sağlayabilir mi? Eninde sonunda yüzün güler mi? Sonsuza dek korunur mu? Nasıl olur tüm bunlar, var mı bir cevabı? Yoksa Azize'den mi pay çıkartalım hepsine? Azize, bir gün gerçekten ailesiyle kavuşabilecek mi?..

24 Kasım 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Bu aşk heba edilmeye değil, el üstünde tutulmaya lâyık...


Nasıl sevmekten vazgeçer ki insan? Nasıl kalbine söz geçirebilir? Ne mani olabilir ki buna? Düşmanlık mı, mesafeler mi, imkansızlıklar mı, zorluklar mı?.. Neden vazgeçmek zorunda kalsın ki insan sevdiğinden? Niçin yanacağını bile bile içinin, sevmeyi bıraksın? Hangi kanun, hangi savaş, hangi zorlama kalbe söz geçirebilmiş ki şimdiye kadar? Nerede, ne zaman görülmüş böyle bir şey?.. Leon nasıl vazgeçsin Hilal'den, ne diye başkasıyla evlenmesine göz yumsun? Nasıl başkasının olmasına müsaade etsin? Kim böyle bir acımasızlığı ona yapabilir? Peki yapılırsa, o bunu kaldırabilir mi?..

17 Kasım 2017 Cuma

Vatanım Sensin: O ne güzel kavuşmaktı öyle, hınzırlar!..


Zaman ama en çok da hayat insanı değiştiriyor. Bazen ayak uyduramadığın şekilde, bazen yavaş yavaş şiddetini arttırır bir vaziyette. Herkesin hayatla mücadelesi farklı nihayetinde. Yaşadığı, gördüğü, hissettiği ve düşündüğü de. Ondan sebep yaşananların insan üzerinde nasıl bir etki bıraktığını kestirebilmek güçleşiyor. Geçmişle karşılaştırıp, yargılamak da zor. Ancak, yine de bazı keskin dönüşler göze batıyor. Hiç olmayacak şekilde yapılanlar da... Zaman herkesi değiştirmiş, bir Cevdet'le Hilal'i değiştirmemiş demiştim geçtiğimiz hafta. Şimdi bir ismi daha çıkartıyorum listeden; zira Cevdet de geçen zamanda değişmeye başlamış...

10 Kasım 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Gözlerimiz yollarda kalmıştı...


Bazı mücadeleler, diğer her mücadeleden daha kutsaldır. Öyle ki, içinde masum milyonlarca insanın hayatını ve toprağını kurtarma çabası saklıdır. O insanlara özgürlüklerini, kimsenin boyunduruğu altında yaşamadan hür iradeleriyle hayatlarını sürmeleri vaat edilmiş ve ardında da bu sağlanmıştır. O mücadele ki, her bir karış toprak için gerekirse gece gündüz savaşılmış, uğruna binlerce insanın kanı akmıştır. Bunun kıymetini bilme onuruna sahip herkes için de Vatanım Sensin çok özel bir dizidir. Beş ay boyunca, merakla başlamasını bekleyecek kadar hem de. Peki beklediğimize değdi mi?..

9 Haziran 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Bir vedayı da mı çok gördünüz?..


Bazı sonlar insanın kalbinde kocaman bir yara açar. Geri döneceğini bilsen de üzer seni o veda. Yıkar, canını sıkar... O anlardan birisine mahkûmum şuan. Ama iyi yanı, olabilecek en vurucu şekilde gerçekleştirdi vedasını. Olabilecek en sahici şekilde, kalbimizi titretti. Olabilecek en değerli ve bir o kadar da huzurlu anı göstererek girdi tatile... Vatanım Sensin, 31 haftalık ekran macerasının ardından üç aylık araya başladı. Karakterlerimizi üç ay boyunca göremeyecek olmanın dramı bir yana, özellikle bazılarının gelecek sezon olacakları dahi muamma...

2 Haziran 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Ters köşe dediğin böyle olur...


Beni bilen bilir, ters köşeleri ve beraberinde gelen uzun uzadıya flashbackleri sevmiyorum. Çünkü, "Vay be!" dediğimiz o kadar az oluyor ki; haliyle izlerken afakanlar basıyor. Ama arkadaş bu nasıl bir ters köşedir? Bu nasıl bir tezgahtır? Bu nasıl, güvendiği dağları atom bombasıyla yerle bir etmektir?.. Nuran Evren Şit hanımefendi, bir ara çok ağır yazılar yazmış olabilirim. Ama açık konuşalım, hak etmemiş de sayılmazsınız. Ama efendim, önünüzde saygıyla eğiliyorum şimdi. Sizin nezdinizde tüm senarist ekibinizin aklına, fikrine, kalemine sağlık. Ve Halit Ergenç, bence insan olamazsınız. Çünkü bir insan için bu kadar büyük yetenek, meziyet çok fazla. Helâl olsun, efenim; helâl olsun... Vasili, sana üzülmedim küçük enişte. Bu ters köşeyi hiçbir şey için hak etmemiş olsan bile, o köyü yakıp yıktırdığın onca insanı katlettirdiğin için hak ettin. Beter ol!..

26 Mayıs 2017 Cuma

Vatanım Sensin: 'Bir gün yine mağlubuz...'


Parçalanmak, darmadağın olmak ne kolay. Ne kolay, suçlanmak, dinlenmemek, hor görülmek. Ne kolay, değer görmemek. Ne yaparsan yap bir türlü göze girememek ne kolay. Nasıl bir mücadele verirsen ver, her seferinde terslenmek ne kolay... Ne zorlu, bir düşmanın yakını olmak. Ne zor, düşman değilken düşman sayılmak. Herkesin seni sahiplenebilmesi ne zor. Söylediklerine, sözlerine itimat edilmesi ne zor. Ne zor, Leon ve Veronika olmak; ne zor... Kolaylıklar da, zorluklar da eşittir aslında. Farklı bir pencereden bakarsın ama gördüğün yine değişmez. Her türlü kaybeden olmak yazılıysa alnında, ne yaparsan yap değer görmez...

19 Mayıs 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Ne yaptınız siz bizim çiftimize?!


Kötüler daima kazanır derler, harbiden öyledir de. Kötülüğün cazip bir çekiciliği vardır ve her daim kendisine bir açık alan bulmayı başarır. Kazanamasa bile, en az hasarı alıp tüm sorunu atlatır. Kötülük de, kötüler de nedense hep buna ayarlıdır... Tam da bu sebeple uzun zaman önce Tevfik'in gerçek yüzünün herkes tarafından anlaşılacağına tutunmayı bırakmıştım. Hatta işi daha da ilerletip, son ana değin gücüne güç katacağını düşünmeye dahi başlamıştım. Ne zaman Eftelya, Azize'nin karşısına çıkıp da onun gerçeğini yüzüne haykırdı; işte o zaman belli ki Tevfik'in ipini çekmek kararlaştırılmış. Benim hâlâ umudum yoktu açıkçası, Salih'i de öldüreceğinden ve yolunda emin adımlarla ilerleyeceğinden emindim. Lâkin, hiç de beklediğim gibi olmadı. Ortaya çıkan kocaman bir gerçek, daha ilk ortak girişiminde Tevfik'in sonunu hazırladı...

12 Mayıs 2017 Cuma

Vatanım Sensin: 'Bari birazcık mağlup olsaydık?'


Hangi amaç olursa olsun ardında, vahşet saçarak hiçbir şey elde edilemeyeceğini yüz yıllardır tarih yazmakta. Tarihle oyun olur mu, tarihten saklanılır mı Vasili; söyle?.. Gaza gelmenin böylesi bir versiyonunu da az gördüm. Gözü dönmüşlüğün, bunu resmedebileceğiyse çok açık. Dizide Yunan işgalinin gerçekçi anlatılmadığından şikayet edenler için de, bu sahneler tatmin edici olmuştur sanıyorum. Ben ediyor muydum, evet. Ama böyle bir sahne gördüğümde, çokça etkileneceğimi bildiğimden ses etmiyordum. Nitekim, izlerken taş kesildim diyebilirim. Çokça sinir bozucuydu. Yunanların gezmeye gelmiş haline de böylece son verilmiş oldu...

5 Mayıs 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Bu nasıl bir ikilemdir arkadaş?!


Hiç kolay kazanılmıyor vatan dediğin. Hiç kolay def edilmiyor düşman dediğin. Hiç kolay olmuyor mücadelen, savaşın. Ama sadece inanmak yetiyor. Kalbinle inanmak ve bu uğurda yol almak. Eğer yolun doğruysa, elbet aydınlığa çıkıyorsun. Elbet sonunda amacına ulaşıyorsun. Ve elbet, İzmir'in dağlarında çiçeklerin nasıl açtığını görüyorsun... Haftalarca bizi delirttikten sonra, o kadar şahane bölümler izler olduk ki, ne desem eksik kalır gerçekten. Özellikle de milli mücadele ruhunun yeniden canlanması şahane. Efsane repliklerle, oyuncuların mükemmel performansının harmanlanması için de ne desem bilmem...

28 Nisan 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Mağlubum, mağlupsun, mağlubuz...


Bencilliğin sınırları yok gerçekten değil mi? "Benim olsun, ben olayım, bende olsun, benimle olsun, benle olmazsa yok olsun!" Bu kafayla hiçbir zaman mutlu olunmaz gerçekten. Bu kafanın insanı götürebileceği hiçbir yer yok. Sonunda mutsuzluktan başka bir getirisi de yok. Ancak, o acı son gelene kadar bunu kavrayamayan insanla dolu dünyamız. Geçmişte de öyle olmuş, günümüzde de öyle ve acı ki, gelecekte de böyle olması kaçınılmaz. Bencillik bir kene gibi yapıştığı yerden beslenir ve hiç durmaz. Doğurduğu kötü sonuçları ise zerre umursamaz... Yıldız yine olmadık bir işin peşinde ilerlemekte. Kendisinin olmadı diye, Hilal'e de yar etmeye niyeti yok anlaşılan Leon'u. "Ya benimsin ya kara toprağın" kafasını yüz yıl öncesinde yaşamaya başlamış. Lâkin, eline hiçbir şey geçmeyeceği de ortada. Aslında bilmeden Hilal'e iyilik yaptığı da...

21 Nisan 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Aşk, bazen tek kurtuluş yolu olabilir...


Yiğidi öldür, hakkını ver demişler. Uzun zamandır Vatanım Sensin ile ilgili yazarken, mütemadiyen yerme ihtiyacı hissediyordum. Olanlar, izlediklerimiz, yazılan ve bize sunulanlar tahammül sınırlarını zorlamaktaydı zira. Lâkin, bu bölüm gerçek anlamda iyiydi. Her yönüyle, hem de. Nazar değmesin elbette ama birçok mecrada dile getirilen sorunların, senaryoya etki ettiğini düşünüyorum. Daim olsun. Bu bölüm yakalanan, dizinin eski ruh halinde kalalım hep derim. Tabi tüm bunların ardından hiç sinirlenmediğimi, gerilmediğimi, hatta yer yer küfretme noktasına gelmediğimi de söyleyemem...

14 Nisan 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Aşk uğruna bunca ızdırap çekilir mi?..


Anlamıyorum... Bazen gerçekten, işin içinden çıkamıyorum. Ne yazsam eksik kalacakmış gibi geliyor. Nasıl vurgulasam tam olarak ifade edemeyecekmişim gibi hissediyorum. Hiçbir şey yazmasam diyorum, o zaman da haksızlık olacak hissine kapılıyorum. Kime mi? Hakkı yenen tüm karakterlere. Kime mi? Aşkı uğruna çekmediği eziyet kalmadığı halde bir türlü göze giremeyen Leon'a. Kime mi? En ateşli vatanseverken, birden en arka plâna atıldığına şahit olduğum Hilal'e, Kime mi? Vatanı için yapmadığı fedakârlık kalmadığı halde, hâlâ fedakârlık yapması beklenen, istenen Cevdet'e... Nasıl bir çıkmaz ki bu, her geçen hafta daha da sıradanlaşabiliyor her şey? Nasıl bir dram yaratma sevdası ki, vatan mücadelesi tamamen gölgeye yerleşti; hiç olmayacakların eline oyuncak edildi böyle?..