Beklenen Kral

12 Ağustos 2017 Cumartesi

Kalp Atışı: İnsan aşktan kaçamıyor...


İnsan aşktan kaçamıyor gerçekten. Hele de kalbin alev alev yanıyorsa, ne kadar mücadele etmeye çalışırsan çalış olmuyor. Gönlünün sesini dinlerken buluyorsun kendini. O köşe bucak kaçtığın, bir anda elini tuttuğun kişi oluyor. Korkularınla yüzleşemesen bile, aşkla kucaklaşıveriyorsun. Sonrası ise bir bilinmez... Şimdi sonrası için de romantik şeyler yazmak isterdim ama Kalp Atışı'nda pek öyle olmayacağı ortada. Bin bir zorluğun yine bin bir olayla Eylül ve Ali Asaf aşkına engel olması muhtemel. Hem de köşede bir rakip, üç düşman, üç de aşık olduğunu düşünürsek. Birinden birinin hamlesi, küçük de olsa mutlaka yara açar...

9 Ağustos 2017 Çarşamba

Dolunay: Aşk mı dediniz?..


Aşk çok özel bir duygu. Aşk, içerisine düştüğünde bir daha iflah olmadığın dipsiz bir kuyu... Ve yine aşk, hiç bitmesini istemediğin bir sihir gibi. Her şeyin sonunda kabağa dönüşme olasılığı oldukça baskın çünkü... İnsanın aşık olması o kadar büyük değişikliklerin kapısını aralar ki, kendisi bile inanamaz bu değişime. Hiç olmadığı gibi düşünmeye, hareket etmeye başlar. Hiç beklenmedik tepkiler verdiğini fark eder. Hiç yapmayacağını sandığı şeyler gündelik rutinine döner. En önemlisi de, her an gözlerinin içi güler... Ferit de öyle değil mi sizce? Tüm tavrı, hareketleri ve hatta söylemleri değişmeye başlamadı mı? Aşk gerçekten bu kadar güçlü bir panzehir mi? Tüm karamsarlığı silip süpürmesi mümkün olabilir mi?..

7 Ağustos 2017 Pazartesi

Ekrandan Haberler - 31 Temmuz-6 Ağustos 2017


Haber Başlıkları
- Söz (Tekrarlarıyla ekranda-Kadroda yeni bir isim)
- No:309 (Kadroda yeni bir isim)
- Bu Sayılmaz (Başlıyor)
- Bizim Hikaye (İlk tanıtımı yayınlandı)
- Seven Ne Yapmaz (İlk tanıtım yayınlandı)
- Siyah İnci (Setten ilk kare geldi)
- Nursel'le Evin Tadı (Başlıyor)

5 Ağustos 2017 Cumartesi

Kalp Atışı: Boş bir merhem kutusu meselesi...


İnsan acılarıyla daha çok sınanır. Geçmişi, geçmişin hüznü ve o hüznün geride bıraktıklarıyla daha da yıpranır. Unutmak ister, unutamaz. Yok saymak istese de yapamaz. Zira acılar hatırlanmaya hep müsait olmuştur. Bir olay, bir bakış, bir an... Her şeyi seriverir önüne yeniden. Ve kaldığı yerden acımaya devam eder. Acının unutulan değil, akla geldikçe tekrar tekrar can yakan olduğunu daha iyi anlarsın... Eylül'ün anne acısı gibi. Hiçbir acının yeriyle yarışamadığı, o yokluk gibi. Delicesine sevdiği adama yüz çevirecek kadar hem de...

2 Ağustos 2017 Çarşamba

Dolunay: Bu kadar kolay mı?..


Bir insanı genellemek için, yaşadığın acı deneyim yeterli midir? Düşüncelerini bir kalıbın içerisine hapsedip, o kalıbın dışına çıkmamak için çaba sarf edince her şey daha mı güzel oluyor acaba? Yoksa şans vermek, yanılabileceğini düşünmek, en azından daha ılımlı olmak mı gerekir? Birine güvenmek için, illa geçmişte kimseden kazık yememiş olmak şart mı yani?.. Zor sorular değil aslında. Cevap vermesi oldukça kolay. Hayata adapte etmek peki? İşte orası, muamma... Ferit'le ilgili düşüncelerim her bölüm istisnasız değişiyor. Evet, yine değişti. Yaşadığı bir şeyler olabilir. Bunlar canını çok da yakmış olabilir. Ama herkesi bir görmek asla çözüm değil...