Hayat Şarkısı: Aşktan kaçılır mı? - Beklenen Kral

30 Mart 2016 Çarşamba

Hayat Şarkısı: Aşktan kaçılır mı?


Bazen kendini hiçbir yere ait hissetmezsin. Mutlusundur ama her şey mutsuz olmanı sağlıyordur. Gülüyorsundur ama için için bir derdin de ağlamanı bekliyordur. Aşıksındır ama aşktan daha öte olumsuzlukların altından kalkmak zorluyordur. Her şey kendine delicesine aşık etmek arzusundan, 'kaçan kovalanır' temalı bir oyundan ibaret olabilir; lâkin gerçek şu ki, Hülya'nın değişimi aynı zamanda Kerim'in de değişimi demek oldu. Yıllarca kaçtığı, evlenmemek için yapmadığını bırakmadığı kadının gitmesinden, kendisini bırakmasından korkuyor; ötesi var mı?..

8. Bölüm

Hülya ve Kerim arasındaki uyumun her bölüm biraz daha arttığını düşünürsek, ikilinin her sahnesini izlemek büyük bir zevk verir oldu. Hülya'nın tüm aşkıyla ondan uzak durmaya çalışması, Kerim'i kendine daha çok yaklaştırırken; aslında onun bundan çok da rahatsız olduğunu söyleyemeyiz. Sadece korkuyor. Zeynep'in başına gelenlerin kendi başına gelmesinden, Kerim'in bir gün yeniden eskisi gibi nobran bir adam olmasından ya da tüm gerçekler ortaya çıkarsa, elde ettiği ve devleşecek bu büyük aşkı, mutluluğu kaybetmekten... Hangisi olursa olsun sebep, zor altından kalkması. Dert etmemesi de imkânsız. Hülya ile böyle bir duygu yoğunluğu içerisine gireceğim aklımın köşesinden dahi geçmezdi ama hak vermeden edemiyorum artık ona. Mutlu olmayı o da hak ediyor. Evet, ilk bölümde izlediğimiz kız çok kötüydü. Daha sonra da bir çok kötülük yaptı ama hepsi düşünmeden hareket ettiğinden. Yaptıklarını biraz olsun düşündüğünde hemen pişman olduğunu, kendine ne kadar kızdığını görüyoruz. Üzülmüş, mutsuz olmuş, ortada bırakılmış ve çocukluğundan beri sefaletle boğuşmuş; o kadar da olsun diyor insan. Zamanla değiştiğini, değişme ihtimali olduğunu gördükçe en çok da...


Bu duruma en güzel örnek Melek'le olan sahnesiydi. Kadına resmen, "Ben sana başkasını bulurum Hüseyin'i bırak" dedi. Bunu kime söylesen kızar, köpürür. Kendine söyleseler de aynı tepkiyi verir. Ama diyorum ya karakterin sorunu düşünmeden hareket etmesi. Sonunda bir şekilde bozduğu şeyi hale yola koyuyor ama "Ne gerek var?" demeden de edemiyor insan. Belki zamanla o yönünü de törpülediğini görürüz. İlk bölümden bu yana bambaşka bir Hülya izliyoruz; o da neden olmasın?.. Bölümün sonunda Zeynep'in intihar etmesini dert edinip uzaklaştı ama gidemez o bir yere. Kerim daha bırakmaz onu kolay kolay...

Kendisinin günahını aldığım mevzuya geleyim... Çocuk mevzusu garip bir hâl almaya başladı. Bebeği Nilay'dan sanıyor çünkü Hülya. Melek de özenle bebeği ondan gizliyor. Bu da bebeği bir şekilde doğurduktan sonra Melek ona öldüğünü söyledi demek olabilir. Nedir ne değildir bilemiyoruz henüz ama gidiş yolu doğru. Zira ilk bölümde bir boş kundak, 'bebek sahibi olma' mevzusu açıldığında flashbacklerde Cem'e gitmek. Bu bölüm gösterilen flashbackte Hülya'nın karnını tutması ve Cem'in evde, manidar bir üslupla bebeğin kaç aylık olduğunu sorması durumu net bir şekilde açıklıyor. Hülya'nın bilerek bebekten uzak durduğunu düşündüğüm için çokça giydirmiştim. Kendisinden affımı istiyorum. Bakalım o konu nasıl deşilecek; Hülya gerçeği öğrendiğinde ciğeri nasıl deşilecek?..


Cem mevzusuna detaylı girme taraftarı değilim. Karakterin uzunca bir süre Hülya'nın başına dert olacağı belli. Mâlum ki ilk defa onu bir şeyler yapmaktan aciz görüyoruz. Açıkça korkuyor ve korktukça da Kerim'den uzaklaşıyor. Sonu nereye varacak bilememekle birlikte, Zeynep marifetiyle eski defterlerin açılma ihtimali üzerinde duruyorum ben. Çok fazla eşelemeye başladı bile şimdiden... 

Sorunlar bununla da kalmıyor. Filiz'in bebeğin peşine düşmesi durumu var ki, o artık kabak tadı vermeye başladı. Hülya bu noktada evet suçlu. Ama bebeği zorla da elinden almadı. Açıktan bu işi yaparsa hapislerde çürüyeceğini, gizliden Bayram'a söylerlerse de itibarları zedelenmesin diye saklayacağını ve Hülya'ya gereken tepkiyi vereceklerini iyi biliyor. Ama bilmediği şey, böyle bir durumda arkadaşının başına gelenden daha ağırı Hülya tarafından kendisine yapılır. Yapar, bu Hülya...


Hüseyin-Melek aşkı ise her zamanki gibi büyük bir çıkmazda. Zeynep'in son intihar girişiminden sonra daha büyük bir çıkmaza sürükleniyor. Üzerine gelecek bölüm fragmanında, kayınpederinin tehditlerinin boy ölçüşemeyecek raddeye çıkacağı görülüyor. Yani oradan bir şey çıkması imkansız. Zeynep'in de mutlu olmak hakkı ama şu saatten sonra çok zor. Ancak babasının tehditleri Hüseyin'i yanında tutabilir; hepsi bu. Eğer gururlu bir kadınsa, bununla ne kadar yaşayabilir onu da göreceğiz. 

Bayram'ın da bundan sonra işi çok zor. Hem baba olarak hem de kurduğu düzeni ayakta tutmaya çalışan bir patron olarak. Ya Hüseyin yüzünden her şeyini kaybedecek ya da Hüseyin sayesinde her şey olduğu gibi devam edecek. Onun için kilit isim o. Şimdi en başında bu evliliği zorla yaptırdığı için kafasını dağlara taşlara vurabilir. Zira iki türlüsü de tamamen kendi eseri olacak...


Yine güzel bir bölüm izledik. Hatta güzel yetmez, şahaneydi! Yazanın da, oynayanın da, çekenin de eline koluna sağlık... Karakterleri küçüklükleriyle buluşturmak şahane bir fikirdi, bundan sonraki bölümlerde de devamı gelirse çok iyi olur. En azından bunu düşünürsek, gelecek bölüm fragmanının doğurduğu olumsuz etkiyi bir kenara atabiliriz. Bakalım çılgın Hülyamızın mücadelesi onu ve aşkını daha nerelere sürükleyecek?..

Beklenen Kral

1 yorum :

  1. Yorumunuz çok güzel. Bir şeyi ben eklemek istiyorum Kerim'in bebeği ile alakalı. Evet Hülya o bebeği aldı ve benim diye kerim'in ailesine yutturdu, ama ben iyiki de öyle yaptı diyorum. Çünkü Hülya o bebeğin peşine o kadar düşmeseydi zaten öyle bir bebek de olmayacak, çoktaaaan hastanenin çöp kutusunu bir et parçası olarak boylayacaktı. Bence o bebek ömrü sonuna kadar Hülya'ya minnettar almalıdır ve yine bence o bebeği hak eden Filiz değil Hülya'dır.

    YanıtlaSil