Beklenen Kral
Onur Saylak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Onur Saylak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Nisan 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Had öyle değil, böyle bildirilir...


İnsan olmayacak bir aşkın içerisine pek âlâ düşebilir. O aşk için yemeden, içmeden kesilebilir. Gözü başka hiçbir şey görmeyebilir. Nefes alamadığı zamanlar olabilir. Adım attığı her an yerin içerisine gömülüyormuş gibi bile hissedebilir. Aşk, böyle bir şeydir. Tam bir tarifi yoktur ama çilesi çoktur. Tabi bu zararsız aşktır. Kendinden başkasının acı çekmediği bir aşk. Bir zaman sonra ister istemez geçip, gidecek bir aşk. Gitmese bile, yerini bir başkasının mutlaka dolduracağı bir aşk... Bir de zararlı aşk var, biliyorsunuz. Hissettiklerinin aynısını, aşık olduğu kişinin de hissetmesini bekleyenler. Ona bunu reva görenler. Elde etmek için o aşkı, yapmayacağı çirkinlik kalmayanlar. Herkesi ve her şeyi, ezip geçenler. Hem de istenmediği defalarca dillendirildiği halde... Ne kadar aşağılık bir hâl değil mi? Utanır insan böyle olmaktan, böyle anılmaktan, böyle yaşamaktan. Ama bazıları var ki gurursuzluğu alnında kabak gibi yazdığı halde, bundan asla gocunmayan...

31 Mart 2017 Cuma

Vatanım Sensin: İyi misiniz siz kuzum?..


İnsanın ne diyeceğini, ne yazacağını bilemediği anlar vardır ya; tam şu an o anlardan birini yaşamaktayım. Çünkü anlamadığım, anlamlandıramadığım bir sürü sahne izledikten sonra oturdum bu satırları yazmaktayım... Bugüne kadar ki en kötü Vatanım Sensin bölümünü izledik, önce onunla başlayayım. Başından, sonuna kötüydü. Sonu ise sadece kötü değil, felaket ve fecaatti de. Ortada bu kadar iyi bir hikaye, mükemmel ötesi oyuncular varken; eğer niyet diziyi bitirmek değilse, bu bölüm gerçekten niyeydi? Neye hizmet etti? Buradan sonra nereye döndüreceksiniz tekeri? Her şey böylesi riskli bir hâl almışken, nasıl sonlandıracaksınız kurtuluş mücadelesini? Yoksa, alternatif bir son mu var aklınızda, nedir?..

24 Mart 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Sabır dediğin de bir yere kadar..


İnsan bazen gerçekten hayret ediyor. Nasıl düşüneceğini, nasıl bir hâle bürüneceğini bilemiyor. Altından kalkılmaz bir girdabın içerisinde, bir o yana bir bu yana debeleniyor. Ruhu da beraberinde sürükleniyor. İnsan, en büyük karamsarlıklarında dahi kendine aydınlık yaratmayı arzulayan bir varlıkken, nasıl bu kadar kötü olabiliyor? Nasıl bu denli çirkinleşebiliyor? İyiyi oynarken, nasıl bu kadar hain olabiliyor? Ah Eşref Paşa, sana o İngiliz'i getiren kimdi? Böylesi bir adama, hiç sırt dönülür mü?..

10 Mart 2017 Cuma

Vatanım Sensin: Kabil olmak ya da olmamak...


Aşk insana neler yaptırıyor. Nasıl da olmayacakları olduruyor, gerçekleşmeyecekleri sıra sıra önümüze diziyor. Aşk, nasıl da insanı çaresiz kılıyor. Nasıl da amansız, dermansız bırakıyor. Mücadelenin rengi ne olursa olsun, nasıl da göğsüne öküz oturtuyor. Düne kadar düşman olduklarınla, nasıl da tek kalp olunuyor... Aşk, gerçekten sihirli bir değnek gibi. Her zaman için olumlu şeylere gebe değil ama olumsuzlukların içinde dahi, parılmadayı çok iyi başarıyor ve Vatanım Sensin de tam bu sebeple, ilk bölümden beri aşkla aydınlanıyor. Tabi hep sınayarak...