Beklenen Kral

30 Mayıs 2017 Salı

Söz: İnsan mı yedin, insafsız!


Bazen sadece güçlü olmak yetmez. Bazen, sadece güçlü görünmek de yetmez. İnsan elbet kırılır, dağılır. Elbet, güçsüz kalır. Nasıl, ne şekilde olacağını bilmediği bir ölüme yürürken dahi gözü kapalı olabilenlerse belki vurdumduymaz gibi görünür ama söz konusu vatan olduğunda bir kahramandır... Yavuz iki bölümdür gözü kapalı ölüme yürüyor. İki bölümdür, ölümle kucaklaşmaya ramak kalmışken gözünü dahi kırpmıyor ve o orada öylesine vakur durdukça, onun yerine biz deliriyoruz ekran karşısında...

29 Mayıs 2017 Pazartesi

Ekrandan Haberler - 22-28 Mayıs 2017


Haber Başlıkları
- Bu Şehir Arkandan Gelecek (Final yapıyor)
- Cesur ve Güzel (Final yapıyor)
- İstanbullu Gelin (Sezon finali ne zaman?)
- Fi (Sezon finali ne zaman?)
- Kırgın Çiçekler (Kadroda yeni bir isim)
- Dolunay (Kadroda iki yeni isim)
- Woman (Kim uyarlıyor?)
- Gecelerin Ötesi (Ethem Özışık'ın kaleminden bir dizi daha)
- Doktorlar (Tekrar bölümleriyle yeniden ekranda)
- Poyraz Karayel (Kitabı çıktı)
- Dünya Güzellerim (İlk tanıtım yayınlandı)

28 Mayıs 2017 Pazar

Adı Efsane: Yandık ki, ne yandık!..


Aşk dediğin, çok bilinmeyenli bir denklem. Çözmeye çalışsan, uzun vakitlerini alır. Umursamasan, gün gelir ağırlığının altında kalırsın... Aşk, olması en kolay ama sürdürmesi en zor duygulardandır. Bir bakışta da aşık olursun ama sadece o bakışla aşkı taşıyamazsın. Geri kalanı, bir mücadele hali. Üstesinden gelirsen ne âlâ. Gelemezsen de, bir süre sonra ister istemez; aşk bitti, yapı paydos... Bu kadar acımasız olmamak lazım elbette. Bazen şartlar da bunu gerektirebiliyor. Bazen, o aşktan kaçmak insana iyi geliyor. Olmadı, öyle sanılıyor... Bahar ile Tarık'ın ilk bölümden beri bangır bangır gelen aşkları, ciddi bir duraklama dönemine girdi. Araya hep bir sorun girdi ama en çok, kızlar mevzusu tökezletti. Üzerine Seçil'in değişimi ve bunun getirdikleri derken, şimdi ayrı diyarlara dağılma vakti geldi gibi...

26 Mayıs 2017 Cuma

Vatanım Sensin: 'Bir gün yine mağlubuz...'


Parçalanmak, darmadağın olmak ne kolay. Ne kolay, suçlanmak, dinlenmemek, hor görülmek. Ne kolay, değer görmemek. Ne yaparsan yap bir türlü göze girememek ne kolay. Nasıl bir mücadele verirsen ver, her seferinde terslenmek ne kolay... Ne zorlu, bir düşmanın yakını olmak. Ne zor, düşman değilken düşman sayılmak. Herkesin seni sahiplenebilmesi ne zor. Söylediklerine, sözlerine itimat edilmesi ne zor. Ne zor, Leon ve Veronika olmak; ne zor... Kolaylıklar da, zorluklar da eşittir aslında. Farklı bir pencereden bakarsın ama gördüğün yine değişmez. Her türlü kaybeden olmak yazılıysa alnında, ne yaparsan yap değer görmez...

25 Mayıs 2017 Perşembe

İçerde: O ne güzel ağlamaktır, insafsızlar!..


Her duygu başka kapılar açar insanın yüreğinde. Her duygu, başka bir yanını sarar ya da kanatır. Duygular ne kadar karmaşık olursa, insanın çaresizliği de o kadar katlanır... Ortada uzun zamandır öğrenilmesini beklediğimiz bir gerçek var. Artık ortaya çıktığını anladığımız, bölümden bir gün önceki fragman paylaşımı ise yüreklere su serper cinsten değildi kesinlikle. Bu da tamamen senaristlerin bizi sürüklediği 'yokluk' duygusuyla ilintili. Hayâl olabileceğini, rüya çıkabileceğini, en başından beri biliyor göstereceklerini dahi düşündüm. İzleyelim, nasılsa anlarız dedim ama bölüm sona erdiğinde anlaşılan hiçbir şey yoktu. Soru işaretleri ise tahmin edilemeyecek kadar çoğalmıştı...