Beklenen Kral

22 Aralık 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Sonunda...


Umutların tükenir ya hani, çıkmaz yolda bulursun kendini. Bir adım dahi ilerleyecek güç bulamazsın kendinde. Kaybetmiş hissedersin, eksik kalmış, artık tamamlanamayacak bir halde. Korkmuş vede çaresiz... Çokça hissetmişizdir değil mi? Poyraz Karayel'in üçüncü sezonuna dair benim de öyle tükenmiş umutlarım vardı; ilk sezonun aranan tadı, yine karakterlerin amansızca harcanması çıkmazı, Poyraz ve Ayşegül'ün payına daha büyük hüsranların düşmesi gibi. Lâkin, en büyüğü mekanlar konusundaydı...

20 Aralık 2016 Salı

İçerde: Tebrikler!..


Umulandan farklı olan sunulanın, her şeyi nasıl değiştirebileceği mâlum. Beklentilerin karşılanmaması bir yana, her yanı yeni bir kaos zinciri sarmış gibi. Ölmesini istemediklerimizin, her şeye ve herkese çelme takmasını seyretmemiz de cabası elbette. Daha neler göreceğiz bilmem ama İçerde, önümüze yine mantık hatası sürmeden duramadı bu bölümde de...

19 Aralık 2016 Pazartesi

Ekrandan Haberler - 12-18 Aralık 2016


Haber Başlıkları
- Kiralık Aşk (Bir ayrılık)
- Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz (Kadroda yeni bir isim)
- Yıldızların Altında / Yıldızlar Şahidim (İsim ve üçüncü reji değişikliği)
- Aşk ve Gurur (Kadroda yeni bir isim)
- Kırlangıç Fırtınası (Kadroda değişiklik)
- Evlat Kokusu (Çekimlerine başladı)

15 Aralık 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Bitmeyen mücadele


Mutlu kalmanın bir formülü var mıdır? Zar zor mutlu olabildikten sonra her an bir felaket patlak verecekmiş gibi düşünüp, o kısacık anı bile zehir etmeyi önlemenin peki? Yaşam enerjisi denen şey nedir ve kimlerde olur? Yaşam enerjisiyle dolu bir avuç insan dahi var mıdır? Huzurun yanından geçmiş olmak bile huzur verir mi? Yoksa ancak rüyalarımızda mı huzuru görebiliriz? Gülmek, çekinmeden gülmek nasıldır? Tıpkı mutluluk gibi, her an bir felaket olacak ve gülüşün solacak diye düşünmeden gülmek mümkün müdür? Bir gün uzun uzun gülebilir miyiz gerçekten? Korkmadan, huzursuz olmadan? Nereye kadar kötülük?..

13 Aralık 2016 Salı

İçerde: Patron olma hali...


Çıkış yolu bulmak için sürekli bir mücadele içerisinde olmak da, içerde olmaya dahil sanırım. İnsanın hep bir arayış içinde olması, attığı adımı güvene alma çabası da bunun kanıtı. Ya da Sarp'ın mı desem?.. Onu dört bir yanda savaşırken görüyoruz, mücadelesini sürdürürken nasıl titizlikle hareket ettiğini de biliyoruz. Ama bu titizlik, bazen beynimizi çokça zorlamıyor değil. Ters köşelerin kendini belli etmesinden oldukça laf çarpmışken, şimdi ters köşenin en keskinine maruz kalmak da sevdaya dahil mi?..