Beklenen Kral
Teoman Kumbaracıbaşı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Teoman Kumbaracıbaşı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Aralık 2015 Salı

Güneşin Kızları: Kaybedince ortaya çıkar pişmanlıklar...


İnsan kendinde ne eksilirse, onun değeri içerisinde en büyük yeri kaplar. Hep böyle olmuştur. Özlemin, sevgin, belki de nefretin bile şekil değiştirir. İçerisinden çıkamadığın duygulara esir olursun. Pişmanlıkların artar. Yoksunluklarına hediye edersin onları. Ama açığı kapatamazsın asla. Bir yerin kanamaya devam eder, damla damla olsa da... Haluk'un yaşadığı gibi bir buhranı herkes kolay kolay kaldıramaz. Ama kafası artık öyle bir raddeye geldi ki, bundan sonra yanında birini kesseler herhalde gıkı çıkmaz...

1 Aralık 2015 Salı

Güneşin Kızları: Aşk bu olmamalı...


Bir tarafta hayal kırıklığı, bir tarafta mutluluk. Bir tarafta bilinmeyen onlarca soru, bir tarafta hiç olmadık bir viraj... Güneşin Kızları'nda yine her türlü duygu ve olay vardı. İçinden çıkılamaz dediğimiz soruların cevaplarına da baya yaklaştık. Hatta birisi itiraf olundu bile. Peki ya Selin'in kırılan kalbi? Ali sergilediği bin bir gereksizliği toparlayabilecek mi?..

24 Kasım 2015 Salı

Güneşin Kızları: Ne farkın kaldı?..


Aslında güzel başlayan, ancak sonlara doğru geldikçe iyice sarpa saran bir akışla ekrana geldi bu hafta; Güneşin Kızları. Nefes almadan izlediğim diğer bölümlerin yanında, ara ara mola verme ihtiyacı hissettiğim de çok oldu...

17 Kasım 2015 Salı

Güneşin Kızları: Geçmişin derin sancısı...


Haklı ile haksızın yer değiştirdiği, suçlunun cezasını bulduğu ve aşkın hem komedi hem de dramla güçlü kılındığı bir bölümle ekrana geldi bu hafta; Güneşin Kızları. Yine başından sonuna gerilim doluydu. Lâkin aralara serpiştirilen bin bir komiklikle, o gerilimin yok olduğu da çok oldu...

10 Kasım 2015 Salı

Güneşin Kızları: Bir ateş oyunu...


İki büyük sorunun cevap bulduğu bölümüyle ekrana geldi bu hafta, Güneşin Kızları. Biri Ali ve Haluk arasındaki bağ, diğeriyse Savaş'ın annesinin başına gelenlerin sorumlusunun kim olduğu... İkisi de -en azından benim- beklediğim şekilde sonuçlandı. Özellikle Savaş cephesinde artık Haluk'u görmek istemediğimden, Rana'nın olayın baş kahramanı olmasına sevindim. Tabi gel bunu bir de Savaş'a sor derim...

3 Kasım 2015 Salı

Güneşin Kızları: Tehlikeli bir kumar...


Bazen her şey çok zor ve katlanılmaz gelmez mi size de?.. İçinden çıkılamayacak yüzlerce soru sorarız kendimize. Bazen tamamı kuruntudan ibaret olur, bazen de içindeki gerçek bir acının dışa vurumudur; yaşadıkların. Neyin ne olduğunu bilmeden, korkarak ya da çekinerek yaşamak. Gerçek sandığın her şeyin aslında kocaman bir yalandan ibaret olduğunu öğrenmek. Umut etmek ama her seferinde yeni bir engele hapsolmak. Sevmek ama korkuların uğruna, ondan kaçmak... Güneşin Kızları, başından sonuna etkileyici bir bölümle karşımızdaydı bu hafta. Merakın endişeye, endişenin korkuya, korkunun çaresizliğe, çaresizliğinse büyük bir yalnızlığa dönüştüğünü izledik hep birlikte...

27 Ekim 2015 Salı

Güneşin Kızları: Mertoğlu Virüsü


Adını aşk koyduğun duygunun bir takıntının ürünü olduğunu kabul etmek gerçekten zor olmalı. Altından başka başka yüzlerce sebep çıkma ihtimalini düşünmek, bunu dert etmek ya da her şeyle yüzleşmek de. Ancak, gerçeklerden kaçmak da çok zordur. Ne kadar inkâr etsen de, duyguların ve yaptıkların çelişir. Dedim ya, adını aşk koyduğun en başından beri bir takıntıdan ibaret olabilir...

20 Ekim 2015 Salı

Güneşin Kızları: Kolay mı evlatlarından vazgeçmek?..


Daha birini kurtaramadan diğerini hapse göndermeye çok yaklaştığımız, sevgi gösterim şeklinin nasıl hatalı olabileceğini gördüğümüz ve en önemlisi de annelerimizin kıymetini bir kez daha hatırladığımız bir bölümle ekrana geldi bu hafta; Güneşin Kızları. Güneş'in başı daha dertten kurtulmamışken, Haluk'un onun uğruna cinayete meyletmesi; aşkını mı yoksa takıntısının geldiği son noktayı mı gösterir bilemiyorum ama bu işin sonunda zararlı çıkacak tek şeyin, Ali ve Selin aşkı olduğu kesin...

13 Ekim 2015 Salı

Güneşin Kızları: Aşkın dile gelişi...


Her türlü duyguyu sunduğu bir bölümle daha ekrana geldi bu hafta, Güneşin Kızları. Nefret, aşk, sevgi, merak, tutku, öfke, korku... Herkesin payına bir şey düştü ve aslında işin içinden çıkılması biraz daha güçleşti... Az reklam, bol heyecansa kesinlikle sardı beni. Diğer haftalarda da aynı uygulamanın devam edip etmeyeceğini ilgiyle takip edeceğim...

6 Ekim 2015 Salı

Güneşin Kızları: Uzaydaki mavi gözlü çocuk...


Yeni sezona girilmesiyle beraber, ağırlıklı Haluk ve Güneş sahnesi izlediğimiz ve birçok fanın da kendi haklılıklarıyla isyan ettiği bir süreçten geçti mâlumunuz, Güneşin Kızları. Yeni sezon izleyicisine verilen iki haftalık bu, "Bakın biz aynı zamanda büyük insan dizisiyiz" mesajından sonra eski tadında, belki de şimdiye kadar ki en iyi bölümüyle ekrana geldi. Hem AlSel'e hem de SavNaz'a doyduk. Yetmedi, Haluk'un Güneş takıntısının sebebini öğrendik. E daha ne olsun?..

29 Eylül 2015 Salı

Güneşin Kızları: Artık haykırmalı aşkı...


Haluk ve Güneş'e adanmış bir bölümle daha karşımızdaydı bu hafta, Güneşin Kızları. Dizinin, "biz sadece gençlik dizisi değiliz" mesajı vermeyi amaçladığını düşündüğüm son iki bölümüyle yeni sezonda yerini sağlamlaştırmak istemesi çok normal. Yalnız sosyal medyadaki güçlü genç nüfusun artık bundan rahatsız olduğunun altını çizmek de gerekli. Akıl vermek elbette haddime değil lakin, diğer çiftlerimizin üzerine biraz daha eğilmenin zamanı geldi de geçiyor; bana göre...

22 Eylül 2015 Salı

Güneşin Kızları: Geçmişle bitmeyen hesaplaşma


Haluk ve Güneş'in baştan sona ağırlığını koyduğu, birçok noktanın aydınlanmaya başladığı, en önemlisi de bir yanlış anlamanın kıyısından dönmemizi sağlayan bir bölümle ekrana geldi dün akşam; Güneşin Kızları... Evet, Selin-Ali ve Nazlı-Savaş sahnesi çok azdı lakin bölümden şahsen tatmin olduğumu söyleyebilirim. Tabi sorun da yok değildi... Reklam sonraları tekrar edilen uzun sahneler ve hatta aynı sahneye iki kere giren reklam! Bakalım daha neler görecek bu gözler...

15 Eylül 2015 Salı

Güneşin Kızları: Daha ne çıkabilir o karanlık dehlizden?


İnsanlar hakkında yeni şeyler öğrenmek kimi zaman keyifli olabildiği gibi, çoğu zaman hayâl kırıklıklarını beraberinde getirir... Başka başka çıkarımlar yapmaya çalışmanın bir anlamı olmadığıyla yüzleşmek ise o insanın geldiği son noktanın tezahürüdür. Yani bitmiştir... Hiçbir şey de tekrar eskisi gibi olmasını sağlayamaz. Çünkü araya çoktan mesafeler girmiştir...

8 Eylül 2015 Salı

Güneşin Kızları: Köşede saklı duran bir aşk...


Zor bir dönemden geçiyoruz ve bazen gerçekten ne diyeceğimizi, nasıl tepki verebileceğimizi bilemiyoruz... Böyle günlerde bir o yana bir bu yana öylece sallanırken, bir gerçek de şu ki; hayat devam ediyor. Kısacası, ateş hep düştüğü yeri yakıyor... Yapabileceğimiz tek şey hassasiyet gösterebilmek. En azından bir şeyleri göze sokmamak. Bu sebeple yeni bölümünün yayınlanacağı gün boyunca sosyal medyada zerre paylaşım yapmayıp -kanalla birlikte-, bölüm etiketi belirlemeyerek bu hassasiyeti gösteren Güneşin Kızları ekibini içtenlikle kutluyorum...

Bölüme geldiğimizdeyse yine oldukça heyecanlıydı. Tabi diğer bölümlerden farklı olarak sonunda bir dizi şok beklemiyordu bizi. Hatta bir şok olması gereken tablo olayı bile, neredeyse fos çıktı. Tabi o çizimin ardından bir şeyler olduysa bilmem. Lakin en çok dikkatimi çeken şey Haluk'un tavrıydı. Güneş'i çaresiz bırakmamak için elinden geleni yapması, on numaraydı...

1 Eylül 2015 Salı

Güneşin Kızları: Selin'in intikamı


On günlük bir aradan sonra saniye sıkmayan bir bölümle seyirciyi yine kendine bağlayan, karakterlerin her hafta farklı yönlerini ve özelliklerini keşfetmemiz itibariyle de, o bağı koparmamaya yemin etmiş bir dizi; Güneşin Kızları... Selin'in akla gelmeyecek hinlikteki intikamı, Nazlı'nın tatlılıklardan tatlılıklara sürüklenirken bir anda gerçeklerle yüzleşmesi, Melisa'nın tamamen dönmesi ve en önemlisi de Güneş'in, aslında Türkan'ın gerçek kimliğinin ortaya çıkması... Baştan sona sürükleyici bir bölümdü izlediğimiz.

21 Ağustos 2015 Cuma

Güneşin Kızları: Bir garip aşk...


Hayal kırıklıklarının birer gelenek olduğu, yalanların, güvensizliklerin ve sevgisini nefretten geçirenlerin bolca bulunduğu bir dizi dersem, hiç de yanlış olmaz Güneşin Kızları için. Aşk böyle olacaksa, hiç olmasa daha iyi diye düşünmekten alamıyor insan kendisini. Takıntı büyük bir aşkı doğuruyorsa ve bu aşkın zemini sağlam bir temele oturmuyorsa, olmasa daha iyi değil mi?.. Zira acı bir gelenek, kaygı gereklilik, korkuysa bir sanat halini alır ister istemez...

14 Ağustos 2015 Cuma

Güneşin Kızları: Can acıtanın canı yanmaz mı?..


Başında romantizm ve komediyle eğlenirken, sonlarında her köşeden büyük bir kaosun içerisine çekildiğimiz bir bölümle ekrana geldi bu hafta, Güneşin Kızları. Bu kadarı bir bölüm için bence çok fazlaydı. Yer yer baygınlık geçirecek gibi de oldum lakin, gerilimin her hafta biraz daha artmasından da şikayetçi değilim. Sadece nereye sürüklendiğimiz noktasında dolduramadığım birçok boşluk var. Karakterlerimizin gizi arttıkça, boşluk da haliyle büyüyor. Nereye varacağı ise elbette büyük merak uyandırıyor...

7 Ağustos 2015 Cuma

Güneşin Kızları: Korkmak...


Bazen insan olumsuz duyguların esiri hissediyor kendisini. Aklın bir köşesinden geçirmek bile yetiyor; yeniden başa dönmesi, canını acıtması için. Ancak neticede 'duygu' bunlar; çoğu zaman hüsnü kuruntudan da ibaret olabiliyorlar. Yani gelir, geçerler... Ya o duygular, beden bulup karşımıza dikilse?.. O zaman da gelir, geçer diyebilir miyiz? Gözümüzü kapadığımız ya da başka bir şeye odaklandığımızda, unutabilir miyiz? Elbette hayır. Esiri olmak zorunda bile kalabiliriz; başka çaremiz de yoksa eğer...

31 Temmuz 2015 Cuma

Güneşin Kızları: Yalnızlık Senfonisi


Hırs, kin, nefret, vicdanen kör olma hali diye sıralasam tüm yansıttıklarını, yine de eksik bir şeyler kalır; Haluk'un bize yaşattıklarından geriye... Sadece o da değil, nasıl lanetli bir aileyse hepsinde var sorun. Rana'nın ondan arta kalır bir yanı olmadığını anlamak için de, yedinci bölümün sonuna bakmak yeterli. Şimdilik temiz görünen Ahmet'in içinden de eğer bir yılan çıkarsa, hepsini toptan yaksan büyük bir iyilik yapmış olursun dünyanın geri kalanına...