Aramızda Kalsın: Sevgi dolu aile - Beklenen Kral

3 Ekim 2014 Cuma

Aramızda Kalsın: Sevgi dolu aile


Bugüne kadar izlemekten en büyük keyif aldığım dizilerden birisi, Aramızda Kalsın. Son iki sezondur ise en sevdiğim dizi kendisi. Yeni sezonu başlayalı baya bir oldu ama benim elim bir türlü hakkında yazmaya gitmedi. Neden diye sorarsanız ise tam olarak bilmiyorum; izlerken öyle etkileniyorum, düşünüyorum ve konsantre oluyorum ki bölümün sonunda her şey kafamdan uçup gidiyor. Hakkında bir şey yazmaya oturduğum her seferinde de, başka yapımlara yer verdim son haftalarda. Bugün ise karakterler üzerinden genel bir analize hazırım. Bloğumda yazdığım ilk yazı, yine Aramızda Kalsın'dı ve bugün aradan geçen beş ayda; kendimin katettiği mesafeyi de gözden geçiriyorum bu yazıyla aslında... 

Dizinin verdiği enerji, gösterdiği aile sıcaklığı ve samimiyetin doruk noktalarda gezişi, hepimize ders olmalı kesinlikle. Böyle bir ailenin gerçek hayatta var olabileceğine asla inanmıyorum bu arada. Kendi ailem dahil, kimsenin böyle sıcak ilişkiler içerisinde olduğu, menfaatin önüne sevginin geçtiği bir aile tanımıyorum. Etrafında hep çıkarcı bireyler olan, zevke eğlenmeye geldi mi arayıp sormayan ama keder ve acı doruk noktasına ulaştı mı ilk kapısı çalınan bir çekirdek ailenin ferdiyim. Kendine dönük ve acısını da neşesini de kendi içerisinde yaşayan beş kişilik bir aile... Annem, babam, kardeşim, ben ve dört ayaklı diğer kardeşim(!).. Evet, Paşa... Geçtiğimiz ay 10 yaşına girmiş bir Norfolk Terrier kendisi. Zeka küpü ve sevgi dolu bir yumurcak. Ailenin neşesi ve tek vazgeçilmezi... Biz böyle kendi kendini sarmalamaya çalışan bir aileyken, Aramızda Kalsın'da öyle bir aile var ki, izlemekten ve etkilenmekten kendimi alamıyorum... İşte o etkinin içimde yarattığı tepki sebebiyle yazmaktan kaçınıyorum sanırım... Şimdi ise hakkındaki ikinci yazıma başlayabilirim efenim...

Dizide oynayan herkes ama herkes şahane... Tüm karakter oyunculukları yine şahane ve ortaya çıkardıkları bu aile tam bir efsane... Gelelim karakterlerimizin yeni sezondaki evrimlerine...

Hüsne
Dünyanın en tatlı kadını bana göre... Kimileri çok yemek yediği ve bu sahnelerin artık sıkıcı olmaya başladığından yakınsa bile, ben hastasıyım onun bu sahnelerinin... Her zaman başkalarının iyiliğini düşünen, kocası Bahattin'e hala ilk günkü gibi yoğun bir aşk ve sevgi besleyen ve bunun karşılığını da aynı şiddetle alan; her Türk kadınının kıskanması gerek birisi Hüsne... Geçtiğimiz sezon hamile kaldığını öğrenmiştik ve kendisi dahil herkese bu durum oldukça büyük bir sürpriz olmuştu... Herkesten utanmış ve yüzünü de saklıyordu ama utanılacak bir şey yoktu ortada ve bu hamileliğe en büyük tepkiyi veren Arife bile, kabullenmeye başlamıştı... Şimdilerde Hüsne'nin hamileliğine tanıklık ediyoruz en sevimlisinden... Evde kendisi ve Arife hariç herkes erkek olacağını zannederken, aslında bir kız çocuğu bekliyor Hüsne. Bahattin'in erkek evlat hasretini doktora muayene olmadan önce belli etmesi, gerçeği saklamasına sebep oldu. Sanırım senaristler de bize sürpriz yapacak bu hamileliğin sonunda ve gerçekten bir erkek çocuk gelecek aileye... Hüsne bir evlat beklerken, aynı zamanda evlat hasreti de çekiyor şimdilerde... Kimsesiz bir çocukken yanlarına aldıkları ve artık kızları gibi gördükleri Hatçik'in Eğin'e gelin gidişi onu derinden etkiledi ve büyük bir acı yaşadı onunla vedalaşırken... Yerine geleni hemen kabul etti ve beni de sinir etti ama Hatçik'in geri gelme potansiyelini yüksek gördüğümden, bu hasretin de çabuk biteceğine eminim...

Bahattin
İdeal bir baba figürü... Sarmalayan, kucaklayan, koruyan, kollayan ve her daim evlatlarının arkasında olan... İdeal bir eş aynı zamanda... Dedim ya, Hüsne ilk günkü gibi büyük aşk ve sevgi besliyor hala Bahattin'e diye; Bahattin'in de ondan altta kalır bir yanı yok kesinlikle... Hiçbir sıkıntısından bahsetmez kimseye, diğerleri de kendisiyle birlikte kederlenmesin diye... Hiç kimsenin bir eksiğini bırakmaz, borç batağında olsa bile... Biraz fevri ve çabuk sinirlense de, kısa sürede unutur her şeyi birden bire... En büyük derdi, Hüsne'nin yakın arkadaşının gelecekte kızına versinler diye onlara emanet ettiği arazi üzerine bir restoran kurmasıydı... Bu kız İstanbul'a yanlarına geldiğinde ise bunalımlardan bunalım seçmesi kaçınılmazdı ama hiçbir şey korktuğu gibi olmadı... Yadigar mükemmel karakterli bir kadındı ve gerçeği öğrendiğinde, "nasıl benim arazimi, böyle kullanabilirsiniz" diye değil, "neden benden bunu gizlediniz" diye kızmıştı sadece... Daha sonra ise yine onların gibi davranmaya başladı restoran... Bahattin'in ona olan sevgisi daha da arttı... Artık o da gerçek bir kızıydı... Her şey tamamdı ama Bahattin'de kızlar bitmiyordu... Şimdi bir yenisi daha gelecekti... O her ne kadar bir erkek çocuk beklese de, sonuçta bir evlat işte... Aslında, Hüsne söyleseydi kız diye, yine aynı derecede sevinirdi de; senaristler ona sürpriz yapıp dilerim sevindirir yine de... Bahattin'in ise iki belalısı var... Belalı dediysem yanlış anlamayın, tatlı bela ikisi de... Battal ve Mahir... Biri gerçek kızı kadar çok sevdiği Hatçik'le evlenmek üzere, diğeri restoranında çalışan ve içine girdiği her şeyi mahvetme potansiyeli barındıran, üzerine bir de Arife ile aşk yaşayan uçuk bir deli... İkisinden de çekmediği kalmayan Bahattin, Torik kafa dediği Mahir'i yine arada bir de olsa göklere çıkartırken; Battal'ın hiç şansı yok onun nazarında... Evlerini satan ve Civan sayesinde geri almaya çalışan Bahattin'i sürekli bir mücadele bekliyor derinden...

Yadigar
Saf, temiz yüzlü, iyi kalpli, mükemmel karakterli bir kadın... Annesi o çok küçükken ölmüş, babası ise hemen başka bir kadınla evlenip onu ninesine postalamış... Abileri desen, annesinden kalan ne var ne yoksa yemiş karaktersiz bir ikili... Eski kocası, şimdi yeniden peşinde dolanan Halil ise şerefsizin önde gideni... Gül gibi kadını, elin ... aldatan ve sahip çıkanı olmadığı için hor gören bu şerefsiz, şimdi onun annesinden kalan dükkan ve kendisini evlatlıktan reddeden babasının çocuklarına bıraktığı mirasın üzerine konmak için yeniden evlenme hayalleri kurmakta Yadigar'la... Oysa, bugüne kadar verdiği tek başına mücadeleyi; çocukluk aşkı Civan'ın kollarında huzurla ve artık birlikte mücadele etmenin hazırlığında... Anlayışsız bir kızı, yaramazdan da öte bir oğlu da her şeyin üzerine bir ceza gibi aslında... Kimse kusura bakmasın ama ne Yaren, ne de Yunus bana sevimli gelmiyor artık... Birbirinden anlayışsız, duyarsız ve laf dinlemez böyle çocuklarım olsa ne yapardım bilmiyorum... Daha birkaç zamana kadar, annesini en yakın arkadaşının babası Şahin'le evlendirmek için bir taraflarını yırtan Yaren, şimdi hiçbir iyiliğini görmediği babasıyla evlensin derdinde... Bir de başka birisiyle evlenme fikrinden duyduğu rahatsızlıkla, terk etti dün geceki bölümde evi... Hadi Yunus çocuk, ne laftan ne sözden anlıyor. Elinde bir tablet ya yaramazlık yapıyor ya da pişi yiyor. Sen koca dana,  az biraz duyarlı olsana!.. Ne hayır gördün bugüne kadar babandan da, iki hamburgere anneni ona kakalamaya çalışıyorsun?.. Ben aslında bu sezonun başına kadar Civan ve Yadigar'ı değil, Şahin ve Yadigar'ı tasvip ediyordum-bana ne oluyorsa-. Ama sezonun başından beri Civan'la olması gerektiğine inandırdı bizi senaristler... Tabi şimdi bir de Nehir çıktı başımıza ve mutlaka bu kadın sebebiyle Civan'la araları açılacak çokça...

Civan
Ablasıyla birlikte Antep'ten gelmiş o da İstanbul'a... Her zaman sert ama sevgi dolu olan eniştesinin yanında çalışmış bir süre ve üniversite okumak istemiş her şeyden çok... Sınava girmiş ve kazanmış da... Eniştesi okumasına karşı çıkarken, ablası arkasında durmamış ve eve gelen üniversite kağıdının ortalardan kaybolması ise bardağı taşıran son damla olmuş... İtalya'ya gidip, tam on beş yıl boyunca hiç geri gelmemiş... Orada olduğu sürede ise aşçı başı olacak kadar ilerlemiş ve ülkenin en büyük restoranlarından birinde görevini sürdürmeye devam etmektedir... Ta ki bir gün İstanbul'a bir dostunun ricasıyla, bir düğün için hazırlanacak yemeklerin şefliğini yapmaya gelene kadar... O gelmiş, aynı gün çocukluk aşkı Yadigar'da gelmiş İstanbul'a... Hatta Yunus'un haşarılılıkları sebebiyle, birbirlerini tanımadan didişmişlerdir bile... Daha sonra eniştesinin evine geri döndüğünde, çocukluk aşkını görmüştü karşısında... Birkaç saat önce az kalsın karakolluk olacağı kadın Yadigar'da ve daha ilk andan itibaren ikilinin aşkı yeniden alevlenmişti... Bu arada, on beş yıl boyunca üniversiteden gelen kağıdı Bahattin sakladı zannederken herkes, aslında o kağıdı saklayan evin halalarından Saliha çıkmıştı... Daha sonra bu yanlış anlama sona ermiş Civan ve Bahattin birbirlerine daha da yakınlaşmıştı... Civan, Yadigar'a deliler gibi aşıktı ama ondan sakladığı bir şey de vardı... Yadigar geçtiğimiz sezonun sonunda, İtalya'da bir karısı olduğunu öğrendiğinde terk etmişti onu ve bu sezonun başında da bir yüzüğün hatırına yeniden bir araya gelmişlerdi... Şimdi ise Yadigar ile evlilik hazırlıkları yapıyorlar... Nikah tarihi belirleme aşamasına bile geldiler... Ayrıca, virane ama bittiğinde şahane olacak iki katlı da bir restoran buldu ve orayı tadilat yaptırmakta... Bu işe Nehir isinde birisi dahil olduğundan, yine sorunlar patlak verecek olsa da; aralarındaki aşk hiçbir zaman gücünü yitirmeyecektir... 

Arife ve Mahir
İki deli aşık... İlk önce Arife'nin platonik aşkıyla başladı bu iki eşofman sevdalısının sahneleri... Daha sonra Arife'nin platonik aşkına Mahir de en büyük şiddetle karşılık verdi ve oldukça sevimli bir aşk yaşıyor ikilimiz şimdilerde... Hem herkesten saklayıp, hem de herkesin dikkatini çekecek kadar şiddetli yaşadıkları bu aşk o kadar keyifli ki, ekran karşısında bir araya geldikleri her sahnede gülmekten kendimi alamıyorum. Mahir'in sakarlıkları ve elini attığı her işi mahvetmesi, Arife'nin erkek gibi kız oluşu ve her ikisini de vazgeçemediği eşofmanları... Şimdi bir de Hüsne öğrendi bu aşkı ve tahmin ettiğim üzere, hiç tasvip etmiyor... Etmiyor gibi görünüyor aslında... Her zaman Ceylan'ın gölgesinde kalan Arife'nin bu aşkı yaşamak en doğal hakkı ve o da bunun farkında bence... Özellikle dün geceki bölümde, Behiye'ye karşı onların birlikteliğini bildiğini ilan etmesi; bunun en büyük göstergesiydi...

Ceylan ve Ali 
Ali'nin çocukluğundan beri beslediği büyük bir platonik aşkın gölgesinde geçti dizi uzun süre boyunca... Ceylan bir türlü Ali'nin farkına varamıyordu ama onu ve aşkını fark ettiğinde ise kaybetmenin eşiğinde duruyordu... Zira Ali, sırf Ceylan'a inat olsun diye sevgili oyunu oynadığı bir kızla evlenmek üzereydi... Behiye'nin ve geçen sezonun sonlarında Antep'e taşınma fikrine sıcak bakan Bahattin'in acelesiyle her şey birden olup bittiye gelmişti ama sonunda Ceylan aşkını itiraf etme cesaretini gösterdiğinde, Ali için tüm gemileri yakmak çocuk oyuncağıydı... Şimdilerde ise ikili yaşadıkları bu şiddetli aşkın gölgesinde, Behiye'den kaçmakla ama aynı zamanda en kısa sürede herkese bu aşkı açmaya fırsat kollamakla meşkul... 

Hatçik ve Battal
Ailenin göz bebeği ama en çok da hizmetçisi bana göre Hatçik... O bunlardan hiç gocunmuyor tabi... Abla ve abi dediği, Hüsne ve Bahattin, onu kızları gibi görüyor ve ortaya çıkan damat adayından tam da bu sebeple hiç hoşlanmıyorlar... O damat adayı ki, ülkenin en popüler karakterlerinden birisi kendisi... Battal, resmen bir avatar bana göre... Ben bu kadar hayasız, vurdumduymaz ve bir o kadar da girişken birini görmedim... Ağzında sürekli bir "do do do re" tınısı, bitmek bilmeyen türküleri ve ev ahalisini sokmaktan usanmadığı bunalımlarla ünlü... Aslında, bizimkilerin evine içgüveysi olarak yerleşeceğini düşünüyordum ve buna seviniyordum ama o erkekliğine yediremeyeceği bu durum sebebiyle Hatçik'i Eğin'e, memleketine götürmeyi seçti en yersiz biçimde... Mutlaka bir şey olacak ve dönecekler gerisin geri buna inanıyorum ancak şimdilik, Eğin'e doğru yola çıkmış durumdalar ne yazık ki her ikisi de... Hatçik'siz o ev çekilmez... Battal'ın türküleri ve ortalığı karıştırmaları olmadan da dizi çekilmez kesinlikle... Bir çare bulursunuz sanıyorum, sevgili senaristcim...

Daha bir sürü, bir sürü karakter var aslında tek tek değinmek istediğim ama buna ne zaman yeter, ne de sizin bunca uzun bir yazıyı okumak için bir şevkle dolu olduğunuzu düşünmüyorum... Buraya kadar okuduysanız bile, duacınızım bilesiniz... Belki haftaya bayram sebebiyle yeni bölüm olmaz ama ondan sonraki hafta, yayınlanan bölümüyle birlikte bir analiz daha sözüm olsun sizlere... Bölüm analizini yapabilir miyim bilemiyorum ancak, yine genel bir analiz neden olmasın değil mi?..

Şahane ötesi bir dizi kim ne derse desin, Aramızda Kalsın... Körü körüne savunacağım tek yapımdır, televizyon ekranlarındaki ve kolay kolay yedirmem kimseye tam da bu sebeple... Aldığı reytingler orta ve iyi arasında bir çizgide olan dizi, bu sezonu da rahatlıkla çıkartacaktır... Umarım reytingleri ilerleyen haftalarda iyice artış göstersin ve bir dahaki sezonda da karşımızda olsun Aramızda Kalsın...

Sevginin egemen olduğu, aile ilişkileri dileğiyle...

Sevgilerimle...
Beklenen Kral

twitter.com/BeklenenKral
BeklenenKral@gmail.com

3 yorum :

  1. Yine çok iyi bir yazı olmuş. Beklediğime değdi. Özellikle son paragrafa bayıldım. Yazıyı okuyana kadar bebeğin gerçekten de erkek olabileceğine dair bir düşüncem yoktu, ama gerçekten de böyle bir şey gerçekleşirse çok iyi olur.

    Hüsne, Bahattin ve tüm aileye ben de bayılıyorum. Bence de gerçekte olmaz, olamaz böyle bir aile. Ancak AK bu hasretimizi çok iyi dolduruyor....

    Yadigar'a çoğu yerde Yaren demişsiniz. Galiba karaktere çok daha sinirlisiniz... :)

    Yaren gerçekten de saçmaladı. Sanane annenin kiminle evlenip evlenmeyeceğinden? Koca kadın, tek başına karar veremiyor mu? Bir de gidip size söylüyor, gizlice de yapmıyor. Sen hala burun kıvır. Yunus affedilebilir, ama Yaren kafayı babasına taktı...

    Yadigar ile Civan aşkı sık sık tekrara girse de hala izletebiliyor kendini. Geçen sezonda bu tekrar halinden biraz sıkılsam da, bu sezon iyi gidiyorlar. Nehir'den henüz herhangi bir hamle gelmedi, ki onların yakınlığını bile bilmiyor. Zaten Yadigar'ı bile daha tanımıyor...

    Bu arada CivYad demişken Şahin'in ne olduğunu da çözemedik hala. En son sezonun ilk bölümünde küçük bir rolde çıktı. Yadigar evlenme teklifini reddetmişti. Sonra kendisini canlandıran oyuncu da Kaçak'a geçti, ama jeneriğe bir girip bir çıkıyor. Ben bu sezon bir aşk dörtgeni bile olabilir dedim, ama henüz bir üçgen bile oluşmadı... :)

    Hatçik'i çok seviyorum, ama nasıl Battal gibi birini sevebildi, anlamıyorum. Battal abartılı yazılmasının yanı sıra, çok da abartılı oynanıyor. Hala sevemedim. Bazıları "Hatçik ayrıldı" falan dese de inanmıyorum. İlla ki bir şey olacak. Kendisinin yeni gelen Nida ile olan rekabetini merak ediyorum... :)

    Halalar ve Halil'den de biraz daha bahsedilebilirdi bu arada... :)

    Dizinin reytingleri aslında oldukça iyi. Geçen sezon aldığı reytingleri alamıyor, ama bence iyi gidiyor. Herkes kanalın diziyi harcayıp yerine yeni bir yapım koyabileceğini söylüyor, ancak buna inanmıyorum. Star'da olması nedeniyle Haziran'a kadar devam eder. Ben de çok istesem de, 3. sezonun olacağını sanmıyorum. Olsun, en azından eceliyle veda etsin edecekse. Hem çoğu kişi aynı klasmandaki rakibi Kocamın Ailesi'nin dün akşam sosyal medyayı sallayan ayrılık nedeniyle düşeceğine inanırken... Bu arada siz ayrılık hakkında neler düşünüyorsunuz, onu da merak ediyorum.

    Aramızda Kalsın çok iyi gidiyor bence. 2. sezonu sevemeyenler bile bu bölümün oldukça iyi olduğunu düşünüyor. İlerleyen haftalarda reytingleri büyük ölçüde düzelecek inşallah. Gelecek hafta da bayram nedeniyle olmaz demişsiniz, ama zaten bayram Salı günü bittiği için herhangi bir sorun yok. Hem ara vermesi biraz tehlikeli. Yazınız çok güzel olmuş, yine bayıldım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaren, Yaren, Yaren... Kıza öyle bir doldum taştım ki; şükrediyorum her karaktere Yaren yazmamışım... :) Annesinin neler çektiğini biliyor o adamdan, hadi Yunus çocuk farkında değildir olanların. Sen onca şeyi unuttun mu yani?.. Dengesiz bir karakter. Dediğiniz gibi Şahin'in kayboluşu otomatikman kızının da yok oluşu bizimkini de iyice çarptı sanırım. Zengin ve şaşalı bir hayatı geçen sezon körü körüne yaşamak için annesiyle Şahin'in evlenmesini isteyen Yaren, acaba diziye ikili yeniden girse fikir değiştirir mi?.. Ben söyleyeyim, bir fikir; ondan her şey beklenir... :) Şahin meselesinin birden kapatılma ihtimaline sıcak bakmıyorum. Kesinlikle geri dönmeli... Hele yeni gelen kadın yüzünden çokça aralarını düşünürken Yadigar'ın, Şahin fırsatları değerlendirmeli bana göre. Hala hafiften Şahin'ci miyim ne?.. :)

      Halalara değinmeyi çok istedim ama yazı destana varınca "yiterin" oldum... Halil'e ise cümle kurmam gerekmese... :)

      Umarım üçüncü sezonu da görür ama ben de sizin gibi sanmıyorum, bir sezon daha devam edeceğini... Genelde bayram olmasa dahi, bayram haftalarını fırsat bilip elde stok olsun diye tatil yapıyorlar ya ondan demiştim aslında. Umarım olur yeni bölüm, bir şeyler karalayabilirim ben de...

      Aslında haftaya Kocamın Ailesi'ni de yazabilirim... Yonca'nın ayrılma ihtimalini beklemiyordum diziden. Dizinin adı Kocamın Ailesi'yken hem de... Selen Seyven'in böyle bir adım atmasını beklemezdim. Kendisinin istediğini düşünürsek bu ayrılığı, çok saçma bir karara imza atmış...

      Bundan sonra dizide ne olur... Yapımcı, "bundan böyle salt kahkaha bekliyor sizi" yazdı dün gece twitter'da. Fragmanda da diziye Durul Bazan'ın dahil olduğunu gördük. Bu adımla, Tarık'ın apartmandan taşınmaması garantilendi bana göre. Ayrıca Şeniz'in zerzevatla Engin'in yani Tarık'ın aynı yurttan arkadaş olduklarını öğrenmesi de ilginç oldu. Fragmanda da tehdit ediyordu onu. Yonca ayrıldı, başrolün ayrılışı sancılıdır ama ben senaristlerin bu açığı kapatabileceğine inanıyorum. Kabul edilmeli ki kalemleri güçlü...

      Beğenini, yorumuna teşekkürler. Daha çok da sen istiyorsun diye yazdım Aramızda Kalsın'ı bu hafta. Yoksa dün akşamki gelişmeden sonra Kocamın Ailesi'ni yazardım kesinlikle. :)

      Sevgilerimle...



      Sil
  2. Yeliz Kuvancı da dahil olmuş diziye bu arada. Ben yine de biraz düşüş olacağına inanıyorum. Dün akşam Twitter sallandı adeta. Ben izlemeyi bıraktığım için detaylara da o kadar hakim değilim. Gelecek hafta hem Aramızda Kalsın'ı, hem de Kocamın Ailesi'ni yazın o zaman, anlaşalım. Teşekkür ederim bu arada... :)

    YanıtlaSil