Beklenen Kral
Cem Cücenoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Cem Cücenoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Şubat 2017 Perşembe

Poyraz Karayel: Vedalar albayım, vedalar...


Veda etmek zor, veda edeceğini bilmek daha zor. Kim sevdiğinden ayrı düşmek ister ki? Kim kaybetmek ister bir yanını? Kim her an aklında olmasından mutlu olanı unutmayı kabullenir? Kim bile isteye vazgeçer sevdiğinden? Kim, sevdiğinin arkasından göz yaşı dökmez?.. Bir macera düşünün, ilk bölümünden beri sizi içine esir alan. Bir macera düşünün keyif veren, mutluluk saçan. Bir macera düşünün, sizi dellendirse bile sevginizde eksilme olmayan... Poyraz Karayel'in son üç bölümü kaldığını bilerek ekran karşısına geçip oturmak zaten zordu. Bir de sağ üst köşeye marifet gibi yazmışlar "Son üç bölüm" diye, güldükçe gözüm oraya ilişti; keyfim kaçtı durdu. Bunca konu, bunca olay, bunca aşk, kalan iki bölüme sığacak mı çok merak ediyorum doğrusu...

19 Ocak 2017 Perşembe

Poyraz Karayel: Bir ihtimal daha var...


Tahmin edilen ve bir o kadar da istenmeyen olay örgülerinin içerisine girmeye başlayan bir Poyraz Karayel bölümünün ardından yazıyorum bu satırları. Kötü birkaç gün geçiriyorum, biraz kafam dağılsın diye izleyeyim dedim; daha beter gerildim. Hele bölümün sonu için ne desem bilmem. Sadece her şeyin aslında kurmaca olabileceğine tutunuyorum. Ne bileyim, neden olmasın yani?..

12 Ocak 2017 Perşembe

Poyraz Karayel: Eskinin doyulmaz tadı...


İnsanın eskiye duyduğu özlem arttıkça, o anların kıymetini de daha çok anlamaya başlıyor. O hisler, o yaşanmışlıklar, o mutluluklar... Tabi bu herkes için geçerli değildir ama en azından Poyraz Karayel evreni için oldukça geçerli bir mesele... İlk sezonun tadı diğer iki sezonda da yoktu. Farklı bir boyut katılmış ve hatta mekanlarından dahi olmuştu. Ama bir şeyler artık değişmeye başladı. Eskisi gibi hissettiğim bir bölüm izledik mesela. Özellikle de Poyraz noktasında...

29 Aralık 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Gerçekten var mı cesaretin?..


Umudunu kaybetmemek güzeldir. Seni diri tutar, kolay kolay yıkılmaz; örselenmezsin. İnandığın uğruna korursun umudunu çünkü. Ama gün gelir de o umudun, bir umudu kalmadığını gördüğünde inkar edersen bunu; işin rengi aniden değişiverir işte. Zira umudun, bir saplantı halini almıştır. Ondan sonrası tam bir kaos ve bilinmezlik serüveni. Saçmalamak üzerine atılmış bir sürü adım. Ardından olacaklar ise, sonunda sadece seni üzecek bir sürü hüsranı tetiklemekten öteye gidemeyecek demek... Yani Çınar'ın durumu oldukça vahim.

12 Mayıs 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Yaşasın!


Bir 'maskelinin' hikâyesine dönen, o maske yüzden çıksın diye debelendiğimiz bir bölümle daha ekrana geldi Poyraz Karayel. Açık yazmak gerekirse, beğendiğim bir bölüm oldu. Ama yine her şey en sona saklanmıştı. Artık o maske tamamen düştü diyebiliriz. Lâkin, beraberinde Ayşegül'ü de yerle yeksan edecek mi; göreceğiz...

5 Mayıs 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Neşet'in maskesi aralanırken...


Başlarında akmayan ve yer yer de sıkmaya başlayan bir bölümle karşı karşıya olduğumuz için ne kadar üzüldüysem, orta ama özellikle de son kısımlarda 'dişe dokunur' gelişmeler ve yaşananlarla keyiflendiğim bir Poyraz Karayel vardı bu hafta karşımızda. En önemlisi de Neşet ilk defa fire verdi. Hem de öyle böyle değil, iki koldan birden. E haliyle, diziye dair uzun zamandır ortalarda görünmeyen o heyecan unsuru da yeniden devreye girdi...

28 Nisan 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Bir umut...


Hayattan umudu çıkar, geri neyi kalır ki?.. Gerçekten öyle değil mi?.. Ben hâlâ, eski Poyraz Karayel'in geri döneceğine inanıyorum. Eskisi gibi, bölüm boyu nefes almadan izleyeceğim zamanları bekliyorum; umuyorum... Dizinin eskisi gibi olması için-bir eksikle...- gerekli her şey varken, neden kullanılmadığınıysa bilemiyorum. Ben eski Poyraz Karayel'i özlüyorum... Şimdi böyle bir giriş yaptım diye, karşımızda vasat bir bölüm vardı sanmayın. Sadece, 'inanılmaz' bir bölüm değildi. Özellikle de Ayşegül-Poyraz cephesi, Neşet'in gerçek yüzü noktalarında...

14 Nisan 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Ölüyoruz...


Durağan, yer yer yoran bir bölümdü izlediğimiz. Poyraz Karayel'i izlerken, eskisi gibi tat alamadığım için oldukça mutsuzum. Yeniden eski formuna döner diye de çaresizce bekliyorum. Eğer Neşet ve yarattığı 'kötülükler' olmasa, izleme keyfinin daha bir düşeceği açık... Şu zamana kadar, dizide en iyi işlenmiş kötü kendisi. İnandırıcılık noktasında zerre sıkıntısı yok ve her geçen bölüm üzerine bir şeyler daha koyulması, karakteri daha bir öne çıkartıyor. Tabi bu yaptığı/yapmaya çalıştığı kötülükleri görmemiz için bir engel teşkil etmiyor...

7 Nisan 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Sıradanlaşmasak iyiydi be...


Hayat bazen hiç tat vermez oluyor. Yaşadıkların, gördüklerin, duydukların ya da bildiklerin her yeni güne umutla bakmayı da bir o kadar zorlaştırabiliyor. Hâl böyle olunca, insanın çaresizliği bir kısır döngünün ürünü oluveriyor. Aynı sorunlar, aynı konular, aynı çabalar, aynı kazanmalar ya da kaybetmeler... En kötüsü de, bazen plânlandığı söylenen şeyler iyi giden işin baltalanmasına sebep olabiliyor. Ve bir sonrası için gücün gittikçe azalıyor... Poyraz Karayel yeni sezonuna şahane bir giriş yapmıştı. Bir hikâyesi vardı ve birçok mantık hataları barındırsa da içerisinde, güzel/keyifli bölümler izliyorduk. Ne zaman ki gerçek Adil Topal ortaya çıktı; iş o raddeden sonra bir bilinmezliğin içerisine daldı. Tekrara bağlayan kaybedişler, birer birer gelen ölümler, bitmek bilmeyen düşmanlıklar ve her gelen kötünün bir öncekini mumla aratması artık sıradanlaştı...

24 Mart 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Gelen gideni aratır mı?..


Gelen gideni aratır derler ya hani, bu bölüm resmen öyle bir ruh halinde izledim Poyraz Karayel'i. Nasıl çakma Adil İsmail Karayel geldiğinde Zafer'i, gerçek Adil geldiğinde çakma Adil'i aradıysak, Neşet'in gerçek yüzünü gördüğümüzde de, o haftalarca ölsün diye beklediğimiz Adil'i arar olduk. O en azından öldürmeye programlanmıştı. Neşet, fantezi türünde ele geçirme girişimlerine başladı bile...

17 Mart 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Namlunun ucu


Kediler için dört ayağının üzerine düşer derler, buna çokça kez tanıklık da ederiz. Atlamayı, zıplamayı, bir yerlere tırmanmayı zira pek severler. Sahipli ya da sahipsiz kendilerini dünyanın tek hakimi sanır, her şeye ve herkese kafa tutma potansiyeli taşırlar. Böyle yazıyorum diye sanmayın ki sevmem kedileri. Aksine, bayılırım hepsine. Ama bu argümanlardan yola çıkarak yaratılan bir karakter varsa ve hep kedi gibi dört ayağının üzerine düşüyorsa orada dur demek gerek bana göre...

25 Şubat 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Gerçekten mi?..


Ölümün daha kaç baş karakteri yiyip bitireceğini sorguladığımız bir bölümle ekrana geldi bu hafta Poyraz Karayel. Öyle afilli, iç burkan bir girişle başlayacak ruh halinde olmadığımdan direkt konuya gireceğim; Sefer gerçekten öldü mü? Yoksa camları açık arabadan çıkmayı başarabilir mi? Ama elleri de bağlıydı değil mi?.. O zaman soruyu şöyle sorayım; Sefer neden öldü?..

21 Ocak 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Evlilik teklifinin böylesi


Sürprizleri sevmeyen insan çok azdır. İyi bir şeye kavuşma arzusunun oluşturduğu dürtüden beslenir bu sevgi. Yarattığı değişikliktir, o sürprizi sevilir yapan. Yeni bir maceraya açılma vaktidir kimi zaman. Kimi zamansa, insanın ödü ağzına gelir... Yani bu biraz da sürprizi kimin yaptığıyla ilgili bir meseledir. Sonunda yine iyi bir şeye kavuşursun ama gidiş yolu korku dolu olunca, oracığa bayıla da bilirsin. Tıpkı Ayşegül'ün başına geldiği gibi...

5 Kasım 2015 Perşembe

Poyraz Karayel: Derin uçurum


Oldukça duygusal bir bölümle ekrana geldi bu hafta, Poyraz Karayel. En son, Sinan'ın vurulduğu bölümde böylesine dağlanmıştı içimiz. Sanırım onun da ucu yine bir çocuğa dokunduğu içindi... "Ölümün de hayırlısını versin Allah" der ya, büyüklerimiz. Gerçekten de öyle. Acının, ızdırabın, yokluğun ve en çok da çaresizliğin önüne geçilemiyor öbür türlü; avunamıyor, kabullenemiyorsun haliyle...

18 Haziran 2015 Perşembe

Poyraz Karayel: Nasıl geçecek onca zaman?..


Öyle bir şok denizinden çıktık ki, bir yerden sonra verecek farklı tepkim kalmadı... Bir beklerken iki kötü cezasını buldu ama ikisine bedel olduğu muhtemel yeni bir kötümüz de peydah oldu. Nasıl biri olduğu tam bir giz içinde ama oğlu da içimizde... Şimdi nasıl geçer üç ay, eyyy Ethem Özışık sen söyle?!.

23 Nisan 2015 Perşembe

Poyraz Karayel: Beklenmedik bir dönüş...


Yine bir sürü kıskacın aynı anda devreye girdiği sonuyla Poyraz Karayel, heyecanı tavan yaptı ama Bahri'nin kıskacının bu kadar kolay sıkıştırılmasına aklım bir türlü yatmadı. O kadar zeki insanların, Zafer gibi birinin tuzak kurmuş olma ihtimalini düşünmeden hareket etmeleri can sıkacak boyuttaydı...

16 Nisan 2015 Perşembe

Poyraz Karayel: Üç bomba...


Pimi çekilmiş üç büyük bombanın her an patlamaya hazır sonuyla ekrana geldi dün akşam, Poyraz Karayel. Hem Ayşegül hem Sefer hem de Sadreddin/Songül için acılı çanlar çalarken, kurtuluşlarının nasıl olacağını kestirmek; klasik olduğu üzere imkansız. Her sorunun içerisine saklanan çıkış, bakalım onlar için nasıl yeşile dönecek...

9 Nisan 2015 Perşembe

Poyraz Karayel: Evlen benimle?!..


Duygulandıran, hüzünlendiren, şoktan şoka sokan ve her seferinde de bir sonrakinin daha iyi olacağını hissettiren, öyle de çıkan garip bir dizi; Poyraz Karayel. Şahsen ben artık, "şok" yazmaktan sıkıldım onu izlerken ama onlar bizi şoktan şoka sokmaktan bıkmadı... Böylesi daha ne zaman gelir bilmem, bildiğim bir şey var ki o da efsane bir yapım izliyor olduğumuz.

5 Şubat 2015 Perşembe

Poyraz Karayel: Bir seçim yap...


Muhtemel bir aşkın gölgesinde, tahdidin diz boyunu aştığı bir bölümle ekrana geldi dün akşam Poyraz Karayel. Her geçen gün Bahri'nin daha çok güvendiği bir adam haline gelen Poyraz'ın zaten yapması gereken zor seçimler bitmek bilmiyorken, bir de üzerine o muhtemel aşığın tehdidi eklendi ve bu durum içinden çıkılmaz bir hal aldı onun için. Bir tarafta aşk, bir tarafta evlat... Poyraz hangi yöne gitse, öbür tarafta kalan yanı acıyacak...