Beklenen Kral
Drama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Drama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Eylül 2014 Salı

Ulan İstanbul: Doğan'ın vedası


Büyük bir bilinmezlikle başlayan bölümün devamı, kısa sürede bilinmezlikleri yok etmişti ama şimdi de uğraşılması gereken başka konular vardı... Ulan İstanbul, oldukça duygusal bölümlerinden birisiyle ekrandaydı dün gece... On üçüncü bölüm hem kurtuluşun, hem de kaybedişin bölümüydü... Lafı daha fazla uzatmadan, bölüm analizine başlayalım...

15 Eylül 2014 Pazartesi

Kiraz Mevsimi: Umut edebilmeli


Başladığı ilk yirmi dakika içerisinde, bir daha analizini yapıp yapmamak noktasında dahi kararsız olduğum bir bölümdü izlediğimiz. Ama ortalarına, hele hele sonlarına doğru beni benden aldı dersem hiç de yalan olmaz... O zaman vakit kaybetmeden, Kiraz Mevsimi'nin onuncu bölümünün analizine başlayalım. Bakalım neler olmuş, neler...

29 Ağustos 2014 Cuma

Kocamın Ailesi: Bilinmezliğin dramı


Heyecanını hiç yitirmeyen bir yapım Kocamın Ailesi. Komedinin yanında dram da vadetmesi, aslında en büyük cazibelerinden birisi. Dizinin olay örgüsünün bağlandığı nokta, 25 yıl önce kaybolan Engin. Ailenin yıllarca onu bulma mücadelesi vermiş olması ve ortaya "ben Engin'im" diye çıkan zerzevat sonrası o mücadelenin farklı bir boyuta taşınması; insanların duygularıyla ne kadar kolay oynanabildiğinin de en büyük göstergesi. İçerisinde komedi unsuru var tamam ama bence ağır basanı, tam da bu sebeple drama olanı...

29 Temmuz 2014 Salı

Güneşi Beklerken: Hayali bir veda...


Normalde dün yazacağım ancak, bayram vesilesiyle bir gün sarkıtmak zorunda kaldığım Güneşi Beklerken'in hayali vedasını analiz edeceğim bugün de... Hiç beklemiyordum aslında final yapacağını dizinin; hatta dizi hakkındaki  9 Haziran tarihli yazımda gayet kendimden de emindim, sezon finali yapacağından. Zira, bu bitirme dedikodularının sırf fanların senaryoya itirazlarına karşı gelmek için çıkartıldığını düşünmüştüm. Ama öyle olmadı... Daha sonra; senaristin tıkandığı bahane gösterilerek, dizinin bitirileceği haberlerine kesinlik kazandırıldı.

12 Haziran 2014 Perşembe

Muhteşem Yüzyıl'ın Vedası

Açıkçası öyle çokta "Muhteşem" bir veda değildi izlediğimiz... Sanki biraz baştan savma işlendi, her sahne... Sultan Süleyman'ın ölümü ve Şehzade Selim'in, Sultan Selim'e dönüşü bile... Mustafa'nın, Beyazid'ın hatta Hürrem'in ölüm sahneleri bile daha dokunaklıydı, Sultan Süleyman'ın; dizinin başrolünün ölümünden... Mustafa'nın resmen şehzade olduğu tören; Şehzade Selim'in, Sultan Selim olduğu ana on basardı...

Bir bölüme sığdırılamayacak kadar fazla mı detay içeriyordu bu sahneleri, muntazam bir şekilde yazmak bilemiyorum. Ama gerekirse, bir bölüm daha çekilerek olması gerektiği gibi bir finalle sonlandırılabilirdi düşüncesini taşıyorum... Sultan Süleyman'ın ölüm anında, İbrahim Paşa'nın sesini duymuş olmak yetmedi bana... Hürrem'i de görmek isterdim... Olmadı, en azından sesini duymak... Bir imparatorluğu, aşkıyla esiri altına alan Hürrem Sultan'ın; Kanuni Sultan Süleyman'ın tek aşkının da, onu karşılaması gerekirdi... Ruhunun vedasında Süleyman'ın, annesi Valide Ayşe Hafsa Sultan'ın ölüm sahnesinde olduğu gibi beliren sade beyaz bir at yerine; en azından o atın üzerinde onu karşılayan bir Hürrem Sultan olması gerekirdi... Çünkü bu büyük aşk, hiç bir zaman bitmemişti ve her ikisinin de ölümüyle, sil baştan başlamış olarak resmedilmeliydi...

9 Haziran 2014 Pazartesi

Güneşi Beklerken'den Beklenmeyen Haksızlık


Yayın hayatına başladığında, belki de hiçbirisinin aklından geçmiyordu bu kadar büyük bir fan kitlesine sahip olacakları... Reytingler oldukça sıradanken, yoğun fan kitlesiyle sosyal medya aracılığıyla oldukça geniş bir yankı uyandırmakta Güneşi Beklerken ama isteneni veriyor mu derseniz?.. Hayır...

Dizi klasik Türk dizisi kıvamında; acılar, kavuşamayan aşıklar ve kötülerin kazanması üzerine kurulu ve insan gerçekten bir yerden sonra kim için, ne için olursa olsun ister istemez yapımdan uzaklaşıyor... 

5 Haziran 2014 Perşembe

Muhteşem Yüzyıl - Her Bölüm Bir Acı Aslında...


Ne ölümdü ama iç parçalayan, duygulandıran ve en önemlisi can yakan... Ne ölümdü ama ardından bugün bile sevgi duyulan... 

Muhteşem Yüzyıl, kim ne derse desin Türk dizi tarihinin en şahane yapımıdır. Ama bize gösterdikleri, anlattıkları, yaşattıkları ne kadar kurgu olursa olsun iç yakmakta... 

Önce Şehzade Mustafa'nın yok yere öldüğünü gördük; babasının gözleri önünde ve onun emriyle... Daha sonra Şehzade Cihangir'in abisinin ölümüne duyduğu acıyı atlatamayıp melankoliden, dizide de Afyon şurubundan, en saf haliyle; her halükarda acıdan öldüğünü gördük... Dün akşam da taht uğruna gözleri kör olmuş, Selim'in marifetini; kardeşi Şehzade Beyazıt'ı ve yeğenlerini katledişini gördük...

19 Mayıs 2014 Pazartesi

Muhteşem Yüzyıl'ın İki Farklı Hürrem Sultan'ı


Muhteşem Yüzyıl yayın hayatına başladığında, yer yerinden oynamıştı. Bu yerinden oynamalarsa beğenilerden daha çok, muhafazakar kesimin "tarihi katletmek" olarak adlandırdığı; harem sahnelerinin çokluğu, padişahın sefere çıkmak yerine sadece kimle yatacağının savaşının verilmesi ve özellikle de kıyafetlerin açıklığı ve daha çok Roma Dönemi'ni andırması üzerine yoğunlaşmıştı. Dizinin rahmetli senaristi Meral Okay, üzerine basa basa anlatılanların bir 'kurgu'dan ibaret olduğunu dile getirmekteydi her zaman ama yine de diziye olan bu yaklaşımı özellikle ilk sezonda asla değiştiremediler.