Beklenen Kral
Yıldıray Şahinler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yıldıray Şahinler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Şubat 2018 Çarşamba

Ufak Tefek Cinayetler: Neler oluyor size senaristim?..


Bir diziye karşı beklentilerimi düşük tutmaya başladığımda, ondan sıkılma eşiğine çok yaklaşmış hissederim hep. İster istemez izlediklerimizin bir manasının olmasını bekliyoruz nihayetinde. Gerçek bir amaca hizmet etsin, sırf vakit geçsin diye yazılmış/çekilmiş olmasın istiyor insan sahnelerin. Tabii beklentilerin gerçeğe yansıması hiç de öyle olmuyor. Resmen üç dakikalık final sekansı için, tam yüz kırk yedi dakika bölüm izledik ve buna gerçekten inanamıyorum...

7 Şubat 2018 Çarşamba

Ufak Tefek Cinayetler: Ne izledik biz?..


Hayatımızda, beklenti denen şeyin nasıl bir hayâl kırıklığına dönüşebildiğine tanıklık ettiğimiz anlar az değildir. Yüksek tutulan her beklentinin, bir yere çakılma serüveni de vardır. Zira siz beklentiyi ne kadar zirvede tutarsanız tutun, hayatın size sunduğunun limiti bellidir... Aynı şeyi diziler, dizilerimiz için de söyleyebiliriz elbette. Şahane bölümler izlersiniz, kendinizden geçersiniz. Hatta günleri dahi sayarsınız, salı gelse de izleyip keyiflensek diye. Peki karşınızda kocaman bir olmamışlık duruyorsa ne yaparsınız? İnanın ben her şeyin rüya olması ihtimaline dahi tutundum, bir ara ayılmak için silkelendim. Yok, rüya değildi. Biz bir saatten fazla hiçbir amaca hizmet etmeyen bir yangın sahnesi izlemiştik. Sadece bölümün başı ve sonu bir şeyler vaat ediyordu. Ortası, tam bir karanlık dehliz. Bir daha asla girmek istemeyeceğiniz kadar zifiri hem de...

31 Ocak 2018 Çarşamba

Ufak Tefek Cinayetler: Kaderden kaçamazsın da, Merve'nin şerrini ne yapacağız?..


Kader dediğimiz şeyin esiri olmadığınızı düşündüğünüz hiç oldu mu? Başınıza gelen kötü şeyleri onun üzerine yıkmak bir çeşit kurtuluş gibi değil mi sizin için de?.. "Kaderden kaçamazsın", çok sevdiğim bir dostumun sıkça sarf ettiği bir söz. Şahsen ben de zaman zaman aynısını düşünüyorum ama bazılarının kaderi alt etme gücü olduğuna da inanıyorum... Tabii kadere rest çekebilme gücüne sahip olduğunu düşündüğüm insanlara hayranlıkla baksam da, nereye kadar mücadele edebileceklerini sorgulamıyor değilim. Evet, gidişatı belirli süreliğine değiştirebilirsin. Lâkin, sonunda her şey yine kaderin istediği gibi gelişirse ne yaparsın? Merve bu sefer de, kaderi alt etmeyi başaracak mı?..

24 Ocak 2018 Çarşamba

Ufak Tefek Cinayetler: Asıl aldatılan Serhan değil de kim?..


Mutluluğu elimizin tersiyle ittiğimiz çok olur. Kimi zaman bilerek, kimi zaman da farkında olmadan. Etrafında kim dost kim düşman diye bakınırken özellikle, gafil avlanırsın. Her gülen yüze aldanır her asık suratlıyı düşmanın sanırsın. Esasında tıpkı mutluluk gibidir, dost edinmek de. Çünkü çoğu zaman mutluluğa güle oynaya kavuşamazsın. Acı çekmen dahi gerekebilir karşılığında. Pes etmeden mücadele ede ede sonuca ulaşırsın. "Ben bu işin sonunu getiremem" dediğin andaysa, yenilmişsin demektir. Yani ne mutluluk ne de dostluk öyle kolay elde edilen şeyler değil. Gerekirse bedel ödemelisin. Ama tıpkı Merve gibi biriysen, ilk tökezlediğin anda dost dediklerinin düşman olmasına şaşırmaman gerek. Zira her zaman ne ekersen, onu biçersin...

27 Aralık 2017 Çarşamba

Ufak Tefek Cinayetler: Kırık dökük bir Merve İmparatorluğu...


İnsan başkasının mutsuzluğundan beslenmeyi gerçekten nasıl başarır? Nasıl bir yaşanmışlık buna sebep olur ki? Böylesi bir yaşama gayesiyle gerçekten sonsuza dek mutlu kalınabilir mi? Yoksa bir yerden sonra işin rengi değişmeye mi başlar?.. Kurduğun dümenler, tezgahladığın oyunlar ayağına dolanırsa ne olur peki? Hâlâ mutlu kalmak mümkün müdür, yoksa son pişmanlık fayda etmez diyebilir miyiz? Merve için yolun sonu geldi mi dersiniz?..

20 Haziran 2017 Salı

İçerde: Bu mutlu sonu çoktan hak etmiştiniz...


Vedalar gerçekten zor. Ne olursa, nasıl olursa olsun zor... İçerde'yi severek izlemeye başlamış, ardından senaryosunun gidişatı sebebiyle sadece çıldırmak kalmıştı geriye. İzliyorsam sebebi, mükemmel oyunculukları ve belki biraz da hakkında bir kere yazmış olmaktı. O mükemmel oyunculuklar ki, ne yazılırsa yazılsın her an devleştiler gözümüzün önünde. O dev oyunculuklar ki, İçerde'yi asıl izlenir kılan her daim onlar oldular. Ve finalin ardından aklımda yine sadece o dev oyunculuklar kaldı. Bir kadro ancak bu kadar kusursuz dizayn edilebilirdi. Herkes rolünün hakkını ancak bu kadar başarılı verebilirdi. Ve hak ettiği mutlu sonu aldığı için çokça mutluyum şimdi İçerde için...

14 Haziran 2017 Çarşamba

İçerde: Manyak yahu bunlar...


Mutlu olmayı arzulamak suç olmasa gerek? Kim mutlu olmak istedi diye cezalandırılabilir ki? Kim koca bir hayatı sırf ailesine kavuşmak arzusuyla yaşadığı için haksızdır? Kim koca bir hayatı sırf kardeşini bulmak için karartmayı göze alabilir? Kim, bu kadar cesurken payına mutsuzluk düşebilir? Bu kadarı biraz fazla olmaz mı? Mutlu olmak için 38 hafta boyunca didinmiş iki kardeşe, hüzünlü bir son mu revadır? Lütfen olmasın. Eğer olursa da benim için final, 38. bölümdür. 39. bölümü izlemedim varsayarım...

8 Haziran 2017 Perşembe

İçerde: Siz efsanesiniz...


Kötü olmayagör, ayağına gelen fırsatın ardı arkası kesilmez. Yapacağın fenalıklar sıra sıra ipe dizili seni bekler... Kötülük böyledir; hiçbir utanman olmayınca yapacağın şeylerin de sınırı olmuyor. Sergileyeceğin fenalıklar haz veriyor ama insanlıktan çıktığını anlaman imkansızlaşıyor. Son anda fark ettiğindeyse, iş işten geçmiş oluyor. Hiçbir şey bozulanı düzeltmeye yaramadığı gibi, düştüğün oyuk daha da derin oluyor... Celal için de artık bunu bekliyorum ben. Artık kaybetmesi gerektiğini, o zamanın geldiğini düşünüyorum. Bir karakterin, hele de sıradan bir kebapçının bu kadar dört ayağı üzerine düşmesini hayatın doğal akışına ters buluyorum. Evet, kötülükte sınır yoktur. Ama hep mi amacına ulaşır? Hep mi, başarır? Yok artık!..

24 Ocak 2017 Salı

İçerde: Fabrika ayarları...


Bir kaçış kovalayış içerisinde, gerçeklere bir yaklaşıp bir uzaklaşan iki kardeşin hazin hikâyesine dönüşen İçerde'nin, artık bu ağza bir parmak bal çalıp ardından da nanik yapma halini bırakması ne kadar daha sürecek bilemiyorum ancak, sanırım hiçbir zaman 'umut' etmekten vazgeçmeyeceğim. Artık iki kardeşten birinin, diğerine söyleyemese de gerçeği öğrenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu kör dövüşün, sırf bölümlük yazılan yan gerilimlerin bizi her geçen bölüm gerçeklerden biraz daha uzaklaştırıyor oluşunaysa pek bozuluyorum...

17 Ocak 2017 Salı

İçerde: BU NE CESARETTİR YARABBİ!


Bir döngü halini alınca bazı şeyler, gerçekten kabak tadı verebiliyor. Ne kadar böyle tabir etmeyi sevmesem de, tamamen öyle. Olay içinde olay, oyun içinde oyun durumunun artık bir son bulması gerektiğine inanıyorum İçerde'de. Çünkü artık gösterilen her şeyin ardında, başka bir boyut arar olduk. Ve nitekim yanılmıyoruz da. Ancak şahsen ben yanılmamaktan yoruldum...

27 Aralık 2016 Salı

İçerde: Düşmanmışız gibi çek pampa!


İnsan birçok düşmanı olunca, kendine düşmandan dost yaratma arzusuna bürünebiliyor haliyle. En kolayı da bu olurdu sanırım. Düşmanlarını bir potada eritmenin en kolay yolu. Çözüme odaklı vede kurtarıcı. Ama her olay zaten lehine sonuçlanırken, böyle bir aksiyona gerek var mı? Bak işte orası muamma...

29 Kasım 2016 Salı

İçerde: Bir umut...


Bir umutla yola çıkarsın. Attığın her adımda, umudun da seninle birlikte gelir. Karşılaştığın zorluklara göğüs germendeki tek sebeptir. Elbette bu yolda birilerine de güvenirsin. Herkes tek başına ilerlemekten hoşlanmaz. Çok güvenmekle kalmazsın, sadakat da beslersin. Bir dediğini iki etmezsin, hatta tüm geleceğini de karartırsın ama bir bakmışsın, sırtını hançerleyenlerden biri de o çıkmış. Peki şimdi nasıl ilerlersin? Hangisi gerçek, hangisi değil, ne yanlış, ne doğru nasıl anlayacaksın? Oyun olarak başladığın tablonun, yoksa bir parçası mı olacaksın?..

22 Kasım 2016 Salı

İçerde: Gözde evlat olma yarışı...


Bazen sadece şanslı olmak yeter insana. Sırtının hiçbir zaman yere gelmeyeceğinden emindir çünkü. Hele de etrafında gerçekten sadık birileri varsa, değme keyfine. Ne yaparsa yapsın sonunda kazanan o olur. İstesen de, istemesen de, sevsen de, sevmesen de kabullenmen gereken bir durum haline gelir. Kazanmak onun için sıradanlaşmış, kaybetmekse sadece anlık yaşadığı bir duygu değişimi halini almıştır. Peki sonsuza dek böyle sürer mi gerçekten? Nereye kadar kazanabilir ki? Yok mu bunun bir sınırı, çıkış yolu?.. Celal'in ilk bölümden beri yaptıklarıyla sevilecek, desteklenecek bir yanı yok. Karakter o kadar sempatik sunulmasa, sabah akşam beddua edilecek cinsten hatta. Ama adam da şeytan tüyü var. Ne yapıyor, ediyor içerisine düştüğü bataklıktan kurtuluyor. Ne zaman kaybedecek olsa, birisi mutlaka elini uzatıyor...

15 Kasım 2016 Salı

İçerde: Bu sefer kesin içerde...


Birilerine güvenmek gerçekten çok zor. En yakınındaki kişiden dahi şüphelenecek noktaya gelmekse bildiğin trajedi olmalı. İnsan bu şekilde ne kadar huzurlu kalabilir orası da muamma... Celal için birçok şeyi yeniden gözden geçirme zamanı geldi çattı. Güvendiklerinin listesini de baştan yapmalı. Bir oyun düşünün ki, altında has adam olmak derdi var sanarken; baş adam olma arzusu çıksın. Ancak, rüzgar tersinden esmeye çok erken başladı ve Alyanak için son yakın...

5 Kasım 2014 Çarşamba

Hayat Yolunda


Aslında dizinin adı ilk olarak, Bu Son Olsun diye lanse edilmişti. Henüz birkaç oyuncusu belliydi ve sadece hikayesi ortalarda gezmekteydi. Beni çekmesi için de hikayesi yetip de, artmıştı... Hayat Yolunda, Kanal D'nin yeni sezonda ekrana sürdüğü başarılı işlerden birisi. Güçlü hikayesi ve ilgi çeken kadrosuyla da izlemek için her türlü imkanı sunuyor.