Beklenen Kral
Polisiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Polisiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Şubat 2017 Perşembe

Poyraz Karayel: Vedalar albayım, vedalar...


Veda etmek zor, veda edeceğini bilmek daha zor. Kim sevdiğinden ayrı düşmek ister ki? Kim kaybetmek ister bir yanını? Kim her an aklında olmasından mutlu olanı unutmayı kabullenir? Kim bile isteye vazgeçer sevdiğinden? Kim, sevdiğinin arkasından göz yaşı dökmez?.. Bir macera düşünün, ilk bölümünden beri sizi içine esir alan. Bir macera düşünün keyif veren, mutluluk saçan. Bir macera düşünün, sizi dellendirse bile sevginizde eksilme olmayan... Poyraz Karayel'in son üç bölümü kaldığını bilerek ekran karşısına geçip oturmak zaten zordu. Bir de sağ üst köşeye marifet gibi yazmışlar "Son üç bölüm" diye, güldükçe gözüm oraya ilişti; keyfim kaçtı durdu. Bunca konu, bunca olay, bunca aşk, kalan iki bölüme sığacak mı çok merak ediyorum doğrusu...

14 Şubat 2017 Salı

İçerde: Öç almak...


Hem suçlu hem de güçlü olmak gibisi yok gerçekten. Her konuda istediğini yapabilirsin ama karşındakinden sana her daim saygı duymasını beklersin. Gerekirse hayatını karartırsın ama her an yoluna ışık olmasını istersin. Sürekli canını yakarsın, bir an olsun "ah" demesin diye gözünün içine bakarsın. Gerçekten kebap bir durum. Her daim kendine yontmanın en rahat yolu. Bir yalana bağladığın koskoca hayatları sınamanın en trajik hali... Celal'in her hafta başka bir insanlıktan nasip almamış haline tanık oluyoruz. Her hafta başka bir saçmalığına maruz kalıyoruz ve her hafta, yine yeni yeniden kurtuluşunu izliyoruz. Ne zaman açık verecek, ne zaman Mert'i tam anlamıyla karşısında bulacak; bilemiyoruz...

9 Şubat 2017 Perşembe

Poyraz Karayel: Şimdi onlar düşünsün!..


Şüphesiz, en keyifli bölümlerinden birisiyle ekrana geldi bu hafta Poyraz Karayel. Sezonun başında olmasını isteyeceğimiz her şey, şimdilerde yavaş yavaş gerçekleşiyor ve elbette otomatikman seyir keyfi katlanmış oluyor. Reytinglerinin son dönemde oldukça sorunlu olduğunu düşünürsek, umarım toparlamasına yardımcı olur bu manevra. Poyraz ve çetesinin maceralarını izlemenin ne kadar keyifli olacağını tahmin dahi edemiyorum zira...

7 Şubat 2017 Salı

İçerde: Hissedebilmek...


Bir insanın sevgisini kazanmak için, herkesi ve her şeyi karalamak mümkün müdür? En kutsalına bile dokunmak, canını acıtmak? Böyle kazanılan sevginin bir kıymeti olduğunu düşünebilir misin peki? Sahte çünkü o sevgi ve yaratanı da sensin. Kim, böyle bir sahteliği kabul eder ki? Kim, kızım benimle barışsın diye ölmüş kardeşinin arkasından konuşturur birini? Ve böyle birisi gerçekten insan olabilir mi?.. Celal başlarda sevimli geliyordu, yalan yok. Özellikle de şivesi sebebiyle. Ancak artık kendisinden ciddi ölçüde rahatsız olmaya başladım. Dünyada sadece kendisi varmış ve hatta sanki dünya sadece kendisi için dönüyormuş gibi davranıyor-ki, bu sinir bozucu. Diğer insanların da hayatlarının kendileri için ne kadar önemli olduğunun farkında değil. Bu gözü karalıkla, daha nereye kadar gelmeyecek bir şey başına?..

2 Şubat 2017 Perşembe

Poyraz Karayel: İpin ucu...


İnsanı ayakta umudu tutar. Her konuda ve durumda yanındadır. Güvenmek istediğin yegane şeylerden biridir de ayrıca. Kendini sağlama alabildiğin nadir anları yaşatır sana. Huzuru bir an bile olsa yakıştırır yanına... Ya kaybedersen umudunu? O zaman yaşamın nasıl da çekilmez olduğu gelir hep aklına ve daima mutsuzluğa sarıldığını fark edersin. Kaybettiğin kadar kolay da kazanamazsın tekrar umudu. O yüzden her daim kıymetini bilmen gerekir. Peki bilebilir misin?.. Poyraz Karayel evreninde, her yanı umutsuzluk bulutları sarmış ama umudu elden bırakmayan karakterleri sayesinde izlemek keyifli zaten diziyi. Onların enerjileri, hayata bakış açıları bizi çeken. Şimdiden sonra da umutlu olabilirler mi, işte orasını bilemiyorum. Zira ipin ucunda önemli bir hayat durmakta...

31 Ocak 2017 Salı

İçerde: Hep yakın, çok uzak...


Bir ters köşe halidir ki, sormayınız. Herkesi bir adım önde sanırken, on adım geride bulabilirsiniz her an. Kafayı da yersiniz ama çaresi yok, bir ters köşe dizisini izlemektesiniz... İçerde izlerken artık her sahnenin biraz sonra flashbackle nasıl bağlandığını görecekmişiz gibi hisseden bir ben olamam değil mi? Bu ters köşelere, oyun içinde oyunlara alıştım ama kendi içinde uzun uzun hikâyesi olan flashbacklerle başım resmen dertte...

26 Ocak 2017 Perşembe

Poyraz Karayel: Hani öpüşmeyecektiniz!


İnsan sevdiklerine konduramaz elbette istemediği davranışları. Beklenmedik olaylar karşısında yapılan çıkışlar da hep, bir anlık sızıyla meydana gelmekte zaten. Kabullenmek ya da reddetmek ise sadece bir tercih meselesi değil; aynı zamanda bir sonraki beklenmedik olaya tepkini belirlemekte. Ayrıca atacağın adımın şiddetini de...

24 Ocak 2017 Salı

İçerde: Fabrika ayarları...


Bir kaçış kovalayış içerisinde, gerçeklere bir yaklaşıp bir uzaklaşan iki kardeşin hazin hikâyesine dönüşen İçerde'nin, artık bu ağza bir parmak bal çalıp ardından da nanik yapma halini bırakması ne kadar daha sürecek bilemiyorum ancak, sanırım hiçbir zaman 'umut' etmekten vazgeçmeyeceğim. Artık iki kardeşten birinin, diğerine söyleyemese de gerçeği öğrenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu kör dövüşün, sırf bölümlük yazılan yan gerilimlerin bizi her geçen bölüm gerçeklerden biraz daha uzaklaştırıyor oluşunaysa pek bozuluyorum...

19 Ocak 2017 Perşembe

Poyraz Karayel: Bir ihtimal daha var...


Tahmin edilen ve bir o kadar da istenmeyen olay örgülerinin içerisine girmeye başlayan bir Poyraz Karayel bölümünün ardından yazıyorum bu satırları. Kötü birkaç gün geçiriyorum, biraz kafam dağılsın diye izleyeyim dedim; daha beter gerildim. Hele bölümün sonu için ne desem bilmem. Sadece her şeyin aslında kurmaca olabileceğine tutunuyorum. Ne bileyim, neden olmasın yani?..

17 Ocak 2017 Salı

İçerde: BU NE CESARETTİR YARABBİ!


Bir döngü halini alınca bazı şeyler, gerçekten kabak tadı verebiliyor. Ne kadar böyle tabir etmeyi sevmesem de, tamamen öyle. Olay içinde olay, oyun içinde oyun durumunun artık bir son bulması gerektiğine inanıyorum İçerde'de. Çünkü artık gösterilen her şeyin ardında, başka bir boyut arar olduk. Ve nitekim yanılmıyoruz da. Ancak şahsen ben yanılmamaktan yoruldum...

12 Ocak 2017 Perşembe

Poyraz Karayel: Eskinin doyulmaz tadı...


İnsanın eskiye duyduğu özlem arttıkça, o anların kıymetini de daha çok anlamaya başlıyor. O hisler, o yaşanmışlıklar, o mutluluklar... Tabi bu herkes için geçerli değildir ama en azından Poyraz Karayel evreni için oldukça geçerli bir mesele... İlk sezonun tadı diğer iki sezonda da yoktu. Farklı bir boyut katılmış ve hatta mekanlarından dahi olmuştu. Ama bir şeyler artık değişmeye başladı. Eskisi gibi hissettiğim bir bölüm izledik mesela. Özellikle de Poyraz noktasında...

29 Aralık 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Gerçekten var mı cesaretin?..


Umudunu kaybetmemek güzeldir. Seni diri tutar, kolay kolay yıkılmaz; örselenmezsin. İnandığın uğruna korursun umudunu çünkü. Ama gün gelir de o umudun, bir umudu kalmadığını gördüğünde inkar edersen bunu; işin rengi aniden değişiverir işte. Zira umudun, bir saplantı halini almıştır. Ondan sonrası tam bir kaos ve bilinmezlik serüveni. Saçmalamak üzerine atılmış bir sürü adım. Ardından olacaklar ise, sonunda sadece seni üzecek bir sürü hüsranı tetiklemekten öteye gidemeyecek demek... Yani Çınar'ın durumu oldukça vahim.

27 Aralık 2016 Salı

İçerde: Düşmanmışız gibi çek pampa!


İnsan birçok düşmanı olunca, kendine düşmandan dost yaratma arzusuna bürünebiliyor haliyle. En kolayı da bu olurdu sanırım. Düşmanlarını bir potada eritmenin en kolay yolu. Çözüme odaklı vede kurtarıcı. Ama her olay zaten lehine sonuçlanırken, böyle bir aksiyona gerek var mı? Bak işte orası muamma...

22 Aralık 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Sonunda...


Umutların tükenir ya hani, çıkmaz yolda bulursun kendini. Bir adım dahi ilerleyecek güç bulamazsın kendinde. Kaybetmiş hissedersin, eksik kalmış, artık tamamlanamayacak bir halde. Korkmuş vede çaresiz... Çokça hissetmişizdir değil mi? Poyraz Karayel'in üçüncü sezonuna dair benim de öyle tükenmiş umutlarım vardı; ilk sezonun aranan tadı, yine karakterlerin amansızca harcanması çıkmazı, Poyraz ve Ayşegül'ün payına daha büyük hüsranların düşmesi gibi. Lâkin, en büyüğü mekanlar konusundaydı...

20 Aralık 2016 Salı

İçerde: Tebrikler!..


Umulandan farklı olan sunulanın, her şeyi nasıl değiştirebileceği mâlum. Beklentilerin karşılanmaması bir yana, her yanı yeni bir kaos zinciri sarmış gibi. Ölmesini istemediklerimizin, her şeye ve herkese çelme takmasını seyretmemiz de cabası elbette. Daha neler göreceğiz bilmem ama İçerde, önümüze yine mantık hatası sürmeden duramadı bu bölümde de...

15 Aralık 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Bitmeyen mücadele


Mutlu kalmanın bir formülü var mıdır? Zar zor mutlu olabildikten sonra her an bir felaket patlak verecekmiş gibi düşünüp, o kısacık anı bile zehir etmeyi önlemenin peki? Yaşam enerjisi denen şey nedir ve kimlerde olur? Yaşam enerjisiyle dolu bir avuç insan dahi var mıdır? Huzurun yanından geçmiş olmak bile huzur verir mi? Yoksa ancak rüyalarımızda mı huzuru görebiliriz? Gülmek, çekinmeden gülmek nasıldır? Tıpkı mutluluk gibi, her an bir felaket olacak ve gülüşün solacak diye düşünmeden gülmek mümkün müdür? Bir gün uzun uzun gülebilir miyiz gerçekten? Korkmadan, huzursuz olmadan? Nereye kadar kötülük?..

13 Aralık 2016 Salı

İçerde: Patron olma hali...


Çıkış yolu bulmak için sürekli bir mücadele içerisinde olmak da, içerde olmaya dahil sanırım. İnsanın hep bir arayış içinde olması, attığı adımı güvene alma çabası da bunun kanıtı. Ya da Sarp'ın mı desem?.. Onu dört bir yanda savaşırken görüyoruz, mücadelesini sürdürürken nasıl titizlikle hareket ettiğini de biliyoruz. Ama bu titizlik, bazen beynimizi çokça zorlamıyor değil. Ters köşelerin kendini belli etmesinden oldukça laf çarpmışken, şimdi ters köşenin en keskinine maruz kalmak da sevdaya dahil mi?..

8 Aralık 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Eskiye özlem...


Ne kadar uğraşırsan uğraş, olmaz bazen. Hangi yola sapmak istesen, bir duvarla karşılaşırsın. Kimi sevsen, en manyağına denk gelirsin. Nasıl hayâl edersen, onun tam tersini yaşarsın. Bu bir sıra halini alıyorsa en fenası. İnsanın içerisinden çıkamadığı bir sürü garabetin esiri olması kadar kötü bir şey az vardır herhalde. Adım atacak takati kalmayana dek mücadele etmişken hem de. Ve durmaz, devam eder. Kaçmaya çalıştığın bozuk düzenin yeniden parçası oluverirsin böylece...

6 Aralık 2016 Salı

İçerde: İyi kalmak ya da kötülüğü kanıksamak...


Bir bilinmezlik halinin içerisinde esir olduysan, çıkmak için ne kadar çabalarsan çabala bir adım ileriye gidemezsin. Ama bu bir yerde senin seçimindir. Ulaşmak istediklerin uğruna feragat ettiklerinden sadece birisidir. Kavuşabilir misin gerçeklere bilmem ama uğruna en çok acı çektiğindir... Hem Sarp hem de Mert için bu durum geçerli. Bir bilinmezliğin esiri olmuş durumlar. Birisi ölmediğini öğrendiği kardeşinin peşinde, diğeri de artık olduğunu öğrendiği ailesinin peşinde olacak. Sonunda yolları birbirine çakışacak ama nereye savrulmuş olacaklar muamma...

1 Aralık 2016 Perşembe

Poyraz Karayel: Belki de...


İnsan kime güvenir? Arkadaşına, dostuna, sevdiği insana, varsa kardeşine ama özellikle annesine, babasına değil mi? Sonuçta onlardan olmuşsunuzdur ve ne olursa olsun size kıyamayacakları inancına tutunursunuz. Başınız dara düştüğünde, aklınıza ilk onlardan birini aramak gelir. Çünkü derdinize koşulsuz derman olacak onlardır. İçerisine düştüğünüz her zorluğu aşmanızı sağlayacak da. Bile bile ölüme terk etmesini, onu bırak ağzınıza atkısını bastırıp öldürmesini beklemezsiniz değil mi? Gerçekten bu kadar gözü dönmüş bir anne olabilir mi?..