Beklenen Kral
Özge Gürel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Özge Gürel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Temmuz 2017 Çarşamba

Dolunay: Aşk, geliyor musun?..


Kötü olmak gerçekten çok kolay. Hele de hamurunda varsa, değme keyfine. Genelde o hamurdadır zaten sorun. İnsanın bir şeylere kinlenip kötü olması bir yere kadardır. Zira gözünde başka bir dünyanın kapısının aralandığını görürsünüz, hareketleri yalnızken başkadır. Tavrı da keza... İnsan her şey için sinirli olamaz, her şey de onun kötülüğüne sebep olamaz. Yani uğraşması gereken şeyler sınırlıdır. Kime kızdıysa sadece ona kötülük yapar mesela. Eğer içinde iyi biri varsa, çevresindekilere zarar vermeyi aklından bile geçirmez. Hele de söz konusu bir çocuksa, kendini her durumda engeller. Hamuru sağlamdır çünkü. Kötüdür ama sebepleri vardır. O zaman mücadelesine ister istemez hak da verirsiniz. Lâkin kötülüğü içine işlemiş birinin yaptıklarını izlemek gerçekten zulüm. Böylesine gözü kara olunmasını anlamak da. Bu kadar kolay mı bir çocuğun hayatını gasp etmek? Para, intikam, hırs, geri gelmeyecek geçmiş ve daha niceleri için değer mi? Bence bir kez daha düşünmeli Hakan ve Demet...

19 Temmuz 2017 Çarşamba

Dolunay: Evliliğin kapısı mı bu aralanan?..


İnsanda utanma duygusu olmalı. Olmalı ki sınırı aşmaya yaklaştığında, "Ben ne yapıyorum?" diyebilsin. İnsanda ar da olmalı. Çünkü yaptığının nelere sebep olabileceğini, başkalarının başına ne işler açabileceğini düşünmeli. Pek tabi gurur da olmalı.  Zira olmazsa nelere sebebiyet verdiğini görüyoruz Asuman'da. Nasıl çirkinleşebileceğini bir karakterin, nasıl saçmalayabileceğini izliyoruz. Neden bu kadar katlanılmaz, hatta kanal değiştirme isteği uyandıran bir hale büründürüldüğüne ise anlam veremiyoru(m)z. Sanırım veremeyeceği(m)z de...

12 Temmuz 2017 Çarşamba

Dolunay: Acı ve aşk...


Acı denilen şey görecelidir ama öyle acılar vardır ki, başka hiçbir acı onlarla yarışamaz. Diğer her şey anlamsız olur karşısında. Yaşam sevinci, ümit etme isteği; her şey ama her şey son bulur. Bazı acılar, çok can yakar; tarif edilemez ama hissettiğin anda kalbin yanar... Bulut'un acısı gibi mesela. Onun yanan kalbi, akıl erdiremediği yaşananlar, anlam veremediği kayıpları gibi... Annesi ve babasını kaybettiğinde, kimin canı yanmaz ki? Kimin içi ağlamaz? Hele de daha küçücükse, nasıl baş eder bu acıyla?.. Elbette sevgiyle, ilgiyle ve en çok da sabırla. Peki en azından o, bu konuda şanslı mı?..

5 Temmuz 2017 Çarşamba

Dolunay: İlk Bakış


Hayâller... İnsanoğlu düşlemeden yapamaz. Hangi adımı atacak olursa olsun, karşısına ne çıkacağını muhakkak geçirir gözlerinin önünden. Nasıl bir zorluğun içerisinde olursa olsun kurtuluşu, hayâl etmekte bulur. Geleceğine hayâlleriyle şekil verir kimi zaman. Kimi zaman çok uzak ihtimal olsa da, insanı o ihtimale hayâlleri ve o hayâl uğruna yaptıkları ulaştırır... İnsanoğlu hayâl etmeyi seviyor. Gerçekleşsin ya da gerçekleşmesin, insana umut gerekiyor... Nazlı'nın hayâli de böyle. Ulaşılamaz değil ama yolu çetrefilliklerle dolu. Dikkatli yürümesi, tökezlememesi için çaba sarf etmesi gerekmekte. Ve daha çok çalışıp, kendini kanıtlaması da. Peki yanında bir de aşk fena mı olur? Bence asla!.. İşte Dolunay da aşkla, hayâlin harmanlandığı böyle bir macera...

28 Ocak 2017 Cumartesi

Yıldızlar Şahidim: İlk bakış


Görünenden farklı olabilen yaşananlar, herkesin mâlumu. Uzaktan davulun sesi hoş gelir misali, içerisinde ne yangınlar olduğunu bilmediğimiz birçok hayata özeniyoruz. En iyisinin o olduğunu sanıyoruz ama çoğu zaman da yanılıyoruz. Mutlu olduğunu düşündüklerimizin, sadece bir maske takmış olabileceği aklımıza nadir geliyor. Güçlü görünenlerin içerisinde ne depremler olduğundan habersiziz. Sadece kendi hayatımızı yargılıyor ve çoğunlukla şükretmiyoruz... Yıldızlar Şahidim de tıpkı böyle bir pencere sunuyor izleyenlerine. Dışı seni, içi beni yakar misali şatafatlı bir dünyanın loş karanlıktaki yüzünü gösteriyor. Dışarıda gülen yüzlere, kapalı kapılar ardında asılan suratlar eşlik ediyor...

29 Kasım 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: Hoşçakal...


Uzun zamandır böylesi bir final izlememiştim... Başından sonuna o kadar iyi kurgulanmıştı ki, eğlenmekten üzülmeye de vakit bulamadım... Ne zaman ki jenerik yazısı yukarıya doğru akmaya başladı, içimden bir şeyler de onunla birlikte yol aldı... Özleyeceğiz, hem de çok. Hep iyi anacağız... Ama asıl gerçek şu ki yıllar yıllar sonra bile, "Ne final yaptı be!" diye iç geçireceğiz...

22 Kasım 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: Daimi mutluluk...


20. bölümde vedalaştığımız, açıkçası zamanında çokça kızdığım ve bana diziyi dokuz bölüm boyunca düzenli izlemeyi de bıraktıran bir ikili Aksel Bonfil ile Hakan Bonomo. Daha sonra ben açıklarımı kapattım, onlar gitti ve üzerlerine de tam tamına altı kez senaryo ekibi değişti. İkinci sezona geldiğimizde, tüm Kirazcanların dilinde aynı şey vardı; "Keşke onlar gelse"... Ve geçtiğimiz hafta öğrendik ki dizinin yeniden senaristleri onlar oldu. Ama artık bazı şeyler için de çok geçti... Olsun, özlem giderdik. En önemlisi de, onlar devam etse nasıl bir yerde olurduk; onu gördük...

15 Kasım 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: Vedaya doğru...


Her güzel şeyin bir sonu vardır derler ya, o eşiğin bir adım gerisinde olduğumuz bir süreçteyiz; Kiraz Mevsimi için... Türkiye'de romantik komedi akımının patlamasına sebep olan, tam da bundan ardında sadece "zamanında iyi reytingler alan bir diziydi" imajı değil; büyük de bir akım bırakan olarak hiçbir zaman unutulmayacağı, iyisiyle kötüsüyle daima akıllarda yer edeceği kesin... Finalin ayak sesleri gelmişken, tam da düşen reytinglerin "dank!" ettirdiği açılışın gerçekleştiği bir bölümle ekrandaydı bu hafta. Hem eğlendik, hem güldük, hem de birbirimize moral verdik Kirazcan'larla...

8 Kasım 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: Oldu mu şimdi?..


Aman aman beğendim diyemeyeceğim bir bölümle ekrana geldi bu hafta, Kiraz Mevsimi. Geçtiğimiz hafta yaşanan Öykü-Ayaz kavgasının klişe olsa da, farklı bir renkle bu bölümde yer bulacağı kesindi. Öyle de oldu ama tatmin etme noktasında çokça eksiği vardı...

1 Kasım 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: Anneler savaşı!..


Bir ilişkinin her şeyden ziyade, aileyle sınanmasının ne de zor olduğunu gözler önüne seren bir bölümle ekrana geldi bu hafta; Kiraz Mevsimi. Hem Öykü hem de Ayaz başlarına geleceklerden habersiz taşındıkları yeni evlerinde, önce Önem'i ardından da Meral'i yatılı misafir olarak ağırlamaya başladılar. Gitmelerini umdukları her seferinde de, eve biraz daha tutundukları gerçeğiyle sarsıldılar. Günün sonundaysa tek kazanan, şüphesiz ki Önem oldu. Kendisine kına alması önerim...

25 Ekim 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: İnsan kalabilmek...


Anne olmak zor zanaat. Bunu annesini çok seven ve biraz da ona çektiren bir evlat olarak yazıyorum. Bazen kahrı çekilmez olabiliyorum; bazen yersiz atarlarım, bağırmalarım oluyor. Bazen haksızken, haklıymışım gibi davranıyorum ve o hep alttan alıyor. Dinliyor, anlamaya çalışıyor. Ben yerinde olsam bana katlanamam çoğu zaman ama o bana bayılıyor... Tüm bunlardan yola çıkarak, Ayaz ve Önem arasındaki ilişkiye baktığımda ve bu bölümde eve yatıya gelen annesine tavrını gözlemlediğimde, her şeyin yerli yerinde olduğunu görüyorum. Onların arasında daha farklı bir anne-oğul ilişkisi var ama karısını buldu mu annesini satacak bir erkek olmadığı da mâlum Ayaz'ın...

18 Ekim 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: Bir sen eksiktin...


Aşkın en eğlenceli anlarıyla, rekabetin ne denli karmaşık olduğunu vurgulayan bir bölümle ekrana geldi bu hafta; Kiraz Mevsimi. Öykü için her şeyin iyi gittiği zamanların hemen sonuna gelmişken, bundan sonrasında sadece Önem'le değil, Nazmi'nin kızı Naz'la da mücadelesini izleyeceğiz onun. Tüm bu mücadelesinde ilgilendiğim tek şeyse Ayaz'ın ne tarafta duracağı...

4 Ekim 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: Bir vuslat hikâyesi...


Üç ay süren tatilinin ardından, her türlü tatmin eden bir bölümle yeni sezonuna merhaba dedi; Kiraz Mevsimi. Öykü ve Ayaz evliliğinin gerçekleşmesi bir yana, ikilinin o çok merak edilen tren sahnesinin de en iyi ihtimalin bile ötesinde sonlanması enfesti. O andan itibaren aşk yeniden bacayı sardı ve biz de, bir elimiz gözlerimizde işaret parmağımızı aralayıp ekrana bakmaya başladık. Evet, çok utandık. Ama nedense izlemeye de doyamadık...

28 Haziran 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: Evlilik aşkı öldürür mü?..



Kısa soluklu olması muhtemel bir diziydi başladığında benim için. İlk bölüm reytingleri dipleri gördüğünde, muhtemel olmaktan da çıkmıştı; biterdi hemen, baksana zaten izlenmemişti de... Ama ne olduysa ikinci bölümüyle birlikte oldu. Hikâye birden içine çekmeye başladı. Beklenen Kral mahlasıyla severek bölüm yorumu yazdığım ilk dizilerden oldu. Sonra da maya tuttu ve dizi uçtu... Rakip tanımaz bir hâle geldi. Bunun yanında oyunculuklar da her geçen hafta mükemmelleşmekteydi...

21 Haziran 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: Haftaya evleniyoruz!


Sezon finaline son bir kala, evliliğe bir adım daha yaklaştığımız bir bölüm izledik dün akşam. Tabi bu ilk değildi ama umarım son olur. Evlilik mevzusunun daha fazla kanırtılmasının, kimse için iyi olacağını zannetmiyorum. Yani bu sefer de evlilik gerçekleşmezse, bunu bir nedene bağlamak herkes açısından zor olacaktır. Pek tabi, kabullenmek de...

14 Haziran 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: Kızabilir misin?..


Sezon finaline 3 hafta kala, bir geçiş bölümüydü diyebiliriz; 49. bölüm için. Açıkçası ne sevdim ne de sevmedim. İkisinin arasında kaldım ve bazı noktaların da atlandığını gördüm... Bir ana karakterin silinmeye başlamasını izlerken, bir yan karakterin zorla hikayeye sokuşturulmaya çalışılmasını anlamaya çalıştım. Aslında bunu son birkaç bölümdür yapıyorum da bu bölüm daha bir mücadele verdim diyebilirim...

7 Haziran 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: Eski Mete'ye merhaba!..


Bir daha eskisi gibi olamayacağından o kadar emindim ki, bölümün ortalarına kadar da bir gayret direndim fire aramak için. Her sahnesinin altında bir açık aramaktan ben yorulmamıştım ama burnuma gelen kokular, fikirlerimi de törpülemeye başladılar...

31 Mayıs 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: Hoş geldin bebek...


Bir veda haberi ile başlayacağım ikinci Kiraz Mevsimi yazım... Diziyi 40. bölümden beri yazan Aysen Teker, Kerim Ceylan ve Fikret Bekler ile de vedalaştık dün gece. Bu değişiklikler çok sık olmaya başladığı için artık oldukça rahatsızım aslında ancak, Asena Bülbüloğlu'nun bir bildiği olduğuna inanıyorum. 8 bölüm boyunca arada kızdırsalar da, şahane sahnelere imza atan senaristlerimize teşekkür ediyor, bundan sonrası için bol başarılar diliyorum...

24 Mayıs 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: Beyaz yatlı prens...


Hiç bu kadar neşeli bir bölüm izledik mi inanın hatırlamıyorum. Sıkıntıların baş gösterdiği sahnelerde bile o kadar çok güldük ki, bir yerden sonra her şey toz pembeye boyandı. Yeni senaristlerimiz maharetlerini konuşturmaya başladı ve bizim için de seyir keyfi dev bölümler peydah oluverdi... Hepsinin eline, emeğine sağlık...

17 Mayıs 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: Öykü'nün zaferi...


'Sevgililer Günü Özel' bölümünden sonra izlediğimiz en iyi bölümle ekrana geldi bu hafta, Kiraz Mevsimi. Başından sonuna zerre gerip streslendirmediği gibi, bol bol eğlence, romantizm ve komedi sundu bizlere. Ve açıkça belirtmem gerekir ki, ilk bölümlerden bu yana oyuncularımızın nasıl da büyük mesafeler katettiği gerçeğiyle yeniden yüzleştik. Her biri resmen kusursuz performanslar sergiliyor, hepsine içten tebrikler...