Ulan İstanbul: Ev hali - Beklenen Kral

30 Eylül 2014 Salı

Ulan İstanbul: Ev hali


Şüphesiz bu zamana kadarki, en iyi bölümdü dün akşam izlediğimiz on beşincisi. Ne kadar güldüğümü dahi hatırlamadığım bölümün başrolünde ise Şehriban yer alıyordu. Bir insanın her hareketi, her söylemi, her tepkisi bu kadar mı komik olur?.. Zeynep Kankonde resmen döktürmüş bu bölümde. Zaten, kendisine kim "Şehriban ol" demişse, tam on ikiden vurmuş kesinlikle... Daha fazla uzatmadan sözü, gelelim bu bölümün analizine...

Dizi geçtiğimiz bölümde, zengin Arap'ın mücevherleriyle sahte mücevherlerin yerini değiştiren çetemizin, ani polis baskını sonrasında yusuf yusuf ettiği anlarda perdesini indirmişti. Ve tahmin ettiğim üzere, onları bu dertten kurtaracak isim Ceyhun olacaktı...

On beşinci bölüm




Yere zorla yatırılmış Nevizadeler, yakalandık, bittik diye bunalımdadır ama tam bu sırada Maşuka'nın derdi, her zamanki gibi Kandemir'dir. O hengamede bile gitmiş yanına, kur yapmaya çalışıyor azgın... Polisler de bizimkilerin çantalarına bakmaya başlıyordu ki, Ceyhun geldi ve bizimkileri kurtardı. Şehriban'ın bu sahnelerdeki "polis annesiyim" tripleri şahaneydi. Bahadır da tahmin edeceğiniz üzere, tüm olanlardan sonra yerde kilitlenmişti. Bizimkiler rahatlamış ve ayaklanmıştır ama çıkışta polisler yine arama yapıyor diye, Yaren dışarı çıkamaz. "Sancım geldi" diye uzaklaşır oradan. Daha sonra da Karlos'la birlikte, otelin çamaşır odasında mücevherleri bırakırlar. Sadece tek bir kolyeye kıyamaz, alıp takar Yaren. Dışarıda otele neden geldiklerini sorgularken Şehriban'lar, "düğün için mekan bakmaya geldik" der bizimkiler. Tabi Ceyhun'un sayesinde totolarını kurtardıkları için, çok da tepki vermiyorlardır bu sürekli nükseden karşılaşmalar sebebiyle...


Ertesi gün, Tuncer'e bizimkiler o kolyeyi okutturmaya çalışırlar. Tabi Tuncer her zamanki gibi bin bir bahaneyle ucuza kapatmaya çalışmaktadır ama bizimkilerde beş kuruş para olmadığı için, yalvar yakar 100 bin'e ikna ederler onu. Tabi Dolar mı Türk Lirası'mı bilmiyorum, kaçırdım ben orasını. 


Bu arada malumunuz evlilik için Ceyhun hazırdır ve nikah dairesine, tarih almak için gitmek istiyordur. Nevizadeler'e gelip Derya'dan kimliğini ister ama şoka giren Derya, "kimliği dükkanda unuttum" diye şimdilik yırtar bu durumdan. Bahadır halen girdiği şoktan tam olarak çıkamamışken; üzerine bir de Ceyhun'un gelip, Derya'nın kimliğini istediğini öğrendiğinde iyice kitlenir. En iyisi ofiste buluşup, bu konuyla ilgili bir plan bulmaktır. Herkes ofiste buluşacaktır ama gündem maddesi evlilik meselesi değil, bambaşka bir konu olacaktır...


Ferdi ve Karlos, Tuncer'le anlaştıktan sonra eve gelirken Servet'le karşılaşırlar elbette. Sayısal lotodan ve paradan bahsederken, muhtar ile mahallenin başına dert olan bir tefecinin konuşmasına tanıklık eden Servet, mahalleliyi tefecinin ne durumlara düşürdüğünü anlatır ve haftanın kerizi an itibariyle karşımızdadır... 


Bizimkiler tefeciyi takip etmeye başlarlar. Adamın kendine borcu olan birini evinden alıp, tenha bir yerde kemerle dövdüğüne tanıklık edince; iyice hiddetlenirler. Onlar arabaya binip gittikten sonra dayak yiyen adamın yanına giderler ve adamın tefecinin eline nasıl düştüğünü öğrenirler. Tabi Bindal'ın nasıl namussuz bir adam olduğunu da...



Ofiste, Bindal'ı açar bizimkiler ve felsefelerine uyan bu adamı söğüşleyip, mahalleliyi kurtaracaklardır. Adama ulaşabilmek için muhtarı arayıp, telefonunu isterler. Muhtar numarayı gönderdiğinde, Karlos ve Yaren planın ilk adımına hazırlanmak için giderler... Diğerleri de "Ceyhun gelmeden yok olalım" diye restorandan hemen çıkıp, Bindal'ın "factöring!" -kısacası tefecilik- şirketinin önüne giderler...


Tabi onların arkasından Yaren ve Karlos da fakir kılığına girmiş bir şekilde, para alabilmek için buraya gelmiştir. Karlos yine felaket ötesi bir kılığa girmiştir tabi. Allahım o ne çirkinlik, bayılıyorum resmen bu adama!.. Kendilerini acındırmak için yanlarında getirdikleri iki çocukla Bindal'ı kandırır ve ikna ederler para vermeye. Bu arada Bindal ise bir kumarbazın, ödeyemediği borcu karşılığı verdiği kızıyla evlenecektir. Ve kurtulması gerek kişiler kervanına bu kızda eklenmiştir...



Planı ertesi gün yapılacak düğünde işlemeye başlatacak bizimkiler ofiste konuşurken, Ceyhun restorana gelir yine kimlik almak için. Bizimkiler Derya'yı saklar ve orada olmadığını söylerler. Kandemir de "hesap yaparken ses istemiyorum" diye azarlayınca herkesi, restoran bölümüne giden Ceyhun beklemeye çıkar önce Derya'yı ama Esra arayıp, "bir ihbar var" diye çağırınca gitmek zorunda kalır. Tüm bu yaşananlardan sonra Ceyhun'ları kendilerinden tiksindirmenin zamanı gelmiştir. Zira, sadece bu yolla onlardan kurtulabileceklerine inanmaktadırlar...





Maşuka, kendisine gelinlik bakmaya şimdiden başlamışken, elbette Şehriban'la didişmeleri kaçınılmazdır. Bu ikisinin her sahnesi olay... Şimdi de Yaren yanına Umay'ı alarak, fal bakma ayağına Derya ile ilgili kötü şeyler söylesin diye Şehriban'lara gider. Yaren, Umay'ı "ünlülerin falcısı" diye iyice Şehriban'ın gözünde büyüttükten sonra, elbette Şehrban'ın falına bakmasını istemesi kaçınılmazdır. "O da senin oğlunu bağlamışlar. Sinsi biri dolaşıyor etrafında" der ama Şehriban onun Maşuka olduğunu düşünmektedir!.. -yazık ama Maşuka'ya!- Umay isminin baş harfi "d" der bu sefer ama o inatla hala Maşuka demeye devam eder. Yerim seni Maşuka'm, bakma sen Şehriban'a bir tanesin sen!.. Yaren, "Derya işte, kardeşim" dediğinde ise Şehriban laf söyletmez müstakbel gelin adayına. O daha çok Yaren'e kızar kardeşini kötülediği için. Daha sonra da ikisini resmen kapı dışarı eder. İlk plan elde patlayınca, sıra ikinci plandadır...



Şimdi de Karlos ve Ferdi gelir Şehriban'lara...  Ellerinde çekirdek, ayağında çıkarmadıkları ayakkabıları tam bir hödüğe bağlamıştır bizim ikili. Şehriban ve Maşuka bu sahne karşısında şoktayken, şimdi de maç izlemeye çıkarlar. 



Şehriban kitlenmiş onları seyretmektedir. Bir sonraki aşamada artık fenalık geçirmesine beş kalmış, kolunda tansiyon aleti olan Şehriban gidicidir... 



Tam bu sırada Karlos da pantolonunu çıkartıp, bizimkiler toptan ellerindeki çerezleri etrafa saçtığında ise o beş kalan fenalaşma gerçekleşmiştir. -Sen nasıl dev bir oyuncusun Zeynep Kankonde. Bugüne kadar kıymetini bilmeyenler utansın! Bundan sonra mı?.. Seni hangi projede olursan ol yalnız bırakan yerin dibine batsın!. Höeyt!!!- 





Ceyhun eve geldiğinde adamın da turşusunu çıkartırlar... Şehriban kovmaya dahi çıkar Karlos ve Ferdi'yi ama Maşuka, "onlar benim çocuklarım sayılır" diye engeller onu! -cici anne- Ama daha sonra da, "kan yutar, kızılcık şerbeti içtim derim ama oğlumun saadetini bozmam" diye içerisinden geçirip, "ne isterseniz yaparım oğlum" demesin mi? Anlayacağınız, ikinci plan da elde patlamıştır. 




Sıra üçüncü planladır. Şehriban'ları akşam yemeğine çağırırlar... Ama akşam olup Şehriban'lar geldiklerinde, açık kapıdan içeri girerler ve yukarı çıktıklarındaysa gördükleri manzara inanılmazdır. Bizimkiler üzerlerine giydikleri pijamalarla okey oynamaktadır. "Sizin geleceğinizi unuttuk" diye mutfağa girerler yemek yapmaya ama ne yemek yapma. Şehriban'ın artık midesi ayaktadır. Tencerenin içerisine ne buldularsa dolduran Yaren ve Derya ikilisinden, finali yapan ise tencerenin kapağını kapatmadan önce içine hapşıran Derya olmuştur!.. 




Yemek hazırlanıp içeri geldiklerinde ise Karlos, Kandemir ve Ferdi ayaklarını leğene sokmuş, yıkanmasını beklemektedir. Maşuka, Kandemir'inkini yıkamak için hemen atlar. Azgın!. Yemek yeme faslına geldiğimizde gördükleri karşısında Şehriban şoklardan şoklara girer. Masadaki herkes kıroya bağlamış ve iğrenç muhabbetler dönmektedir ortada. Tam bu anda da Bahadır, genleşe genleşe osurunca, Şehriban "falcının dedikleri çıktı" diye söylenir ama Ceyhun'un evlenmekten vazgeçmesi yine de mümkün değildir... Yeniden kimliğini ister Derya'dan, annesinin "aceleye getirme oğlum" demesine rağmen. Plan yine yatmış ama kimliği yine bir bahaneyle vermemişlerdir.




Bir sonraki planda ise Bahadır'ı kullanacaklardır. İçirip içirip, Şehribanlar'ın evine salarlar onu. "hşş Polis, neredesin lan" diye kapılarına dikilir Bahadır. Şehriban duyduğu seslerden korkup, yatağından düşer! ve Ceyhun'la kapıyı açtıklarında karşılarında Bahadır'ı görmenin şaşkınlığı içerisine girerler. Ama plan yine ters teper, bu kadar sevimli bir alkoliğe kim kızabilir ki?.. Atarları bile şirin olan Bahadır'ı, Ceyhun güle eğlene getirir eve... Böyle bir aileden kaçılır mı yahu?.. Resmen şahane karakterde ve sevgi dolu Şehriban, Maşuka ve Ceyhun üçlüsü...


Artık en son yapılacak bir plan kalmıştır. O planın koordinatörü ise Ferdi'dir. Tuncer'i ayarlamışlardır ve tam Ceyhun'un bizimkilere geldiği sırada eve gelip, "Derya'yı istemeye geldim" der. Bizimkiler de ona "yedek damat o, Derya'nın geleceğini şansa bırakmak istemedik" diyince; Ceyhun sinirlenir ve eve gelip, "bitti bu iş" der. Şehriban ve Maşuka ikilisi ise uyku sersemi üzerine düşmemişlerdir bu konunun. Görünen ise son planın işe yaradığıdır... 


Şimdi de sıra Bindal'ı avuç içine almaktadır tabi. Tüm planı hazırlar ve başlamak için geceyi beklemeye koyulurlar. Gece olup düğün salonuna geldiklerinde ise plan devreye girer. Yaren ve Derya gelinin yanına gidip, "istemediğin bir adamla evlenmek zorunda değilsin" derler. Kızı adamdan kurtaracaklardır ve gelinin onların planına riayet etmemesi kaçınılmazdır... Ama şimdi asıl olay başlayacaktır... Karlos ve Yaren yeni düetlerini söylemek için sahneye çıkmıştır çünkü ve "Tarzımsın, Farzımsın"ı söylemeye başlarlar... Onların performansı sırasında, halay çekmeye(!) çıkan Bindal'ın adamından ise kasanın anahtarını almayı başarırlar. Tabi gelini de kaçırırlar düğün salonunundan.

Tarzımsın Farzımsın'ı aşağıdan doğrudan ya da tıklayarak video kanalından izleyebilirsiniz.




Derya ve Ferdi ise adamın iş yerine gidip kasadan senetleri alırlar. Kızı da bir otobüse bindirip yolcu ettikten sonra, senetleri verdikleri umutsuz mahalleli onları cayır cayır yakıp kurtulmalarının keyfini sürmeye başlamıştır...


Evde artık her şey bitti sanarak mutlu mesut takılırlarken bizimkiler, Ceyhun gelir ve elinde Doğan'ın dosyası vardır. "Dayımız dediğiniz adam hırsız çıktı. Dinliyorum sizi" der ve hepsinin suratı beş karışa çalarken bölümün perdesi aşağıya iner... 

Ulan İstanbul her hafta ivmesini biraz daha arttırırken, bu kadar başarılı bir yapımı övmemek ayıp olur. Her şeyin başlangıç noktası senaryo ama bu kadar şahane oyuncular olmasaydı kadroda, o senaryonun da bir hakimiyeti olmazdı reyting listelerinin ilk sıralarında... Tüm bunların ışığında, her şeyin kilit noktası Uğraş Güneş bizimkileri Ceyhun belasından şimdi nasıl kurtarmış olabilir; oldukça merak etmekteyim...

Sevgilerimle...
Beklenen Kral

twitter.com/BeklenenKral
BeklenenKral@gmail.com

3 yorum :

  1. Yine çok iyi bir yazı olmuş, ama Aramızda Kalsın'ı hala görememek beni üzüyor, onu ne zaman yapacaksınız acaba? :( :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En sevdiğim diziyi bir türlü yazamamanın verdiği acıyıben de yaşıyorum inanın. :) Bu hafta için de bayram da dahi olsa bir yazı alacağım kaleme.

      Beğeninize teşekkürler, sevgiler...

      Sil
    2. Ben de şaşırdım, en azından bir-iki yorum olmalıydı. Yeni sezonun ilk 3-4 bölümünü kısaca derleyen, güzel bir yazı bekliyoruz. Hep Kocamın Ailesi'ni izliyordunuz, biraz da AK ile ilgili neler bahsedeceksiniz, merak ediyorum. Yine güzel olacaktır kesin... :)

      Bu arada Kocamın Ailesi demişken... Dizinin başrol oyuncusu Selen Seyven'in ayrıldığı haberi geldi dün. Yonca bu bölümde gireceği ameliyattan sağ çıkamayarak ölecek. Ben bir sürpriz olmadıkça dizinin düşeceğini düşünüyorum. Peki ya siz? Bundan sonra neler olur sizce? :)

      Sil