Beklenen Kral
Romantik Komedi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Romantik Komedi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ağustos 2016 Perşembe

Aşk Laftan Anlamaz: Aşka söz geçer mi?..


İnsanın kalbinin atmasını önlemesi ne kadar mümkündür? Mümkün müdür, aşkına engel olabilmesi? Gerçeklerden ne kadar zaman kaçabilir ki, boşa yalanlar savursun? Ne kadar zaman daha susturabilir kalbinin haykırışlarını, atmasını asla önleyemediği gibi?.. İstemediği, beklemediği bir çocuğun babası olacak olmakla bitmiyor Murat'ın başına gelecekler. Ruh hastası bir kadının kocası, kalbinin sahibi Hayat'ın uzağı olacak artık. En azından böylesini plânlıyor. Peki bu konuda ne kadar başarılı olabilir?..

28 Temmuz 2016 Perşembe

Aşk Laftan Anlamaz: Aşkın dile gelemeyişi...


İnsanın aşktan kaçabilmesinin ne kadar zor olduğu mâlumunuz. Platonik de olsa hisleriniz, engelleyebilmeniz de, kalbinizi susturabilmeniz de imkansız. Hele aşık olduğunuzu kabul etmemek gibi bir hataya düşüyorsanız, yandınız. Aşk ateşi daha güçlü içine çeker sizi, daha çok yakar, daha çok terletir. Tam da Murat'ın içerisinde olduğu durum gibi. Aşktan dört dönüyor ama asla belli etmek taraftarı değil düşüncelerini. Kalbi kor olmuş yanıyor, o öylece durmuş sadece tavır yapıyor...

9 Temmuz 2016 Cumartesi

Rengarenk: İlk bakış


'Dışı seni, içi beni yakar' misalidir çoğu insanın hayatı. En özenileninden, en uzakta kalmasını istediklerimize kadar. Zira kimin içerisinde ne yaşadığı, mutlu olup olmadığı, gerçekten nerede olmak istediği, halinden memnun mu değil mi bilinmez. Sana iyi gelenin, o'nun için çekilmez bir çile olabileceği aklının ucundan bile geçmez. Rengarenk'in üzerine oturduğu yapı taşı da tamamen bu. Çok ünlü, sosyetik, zengin, herkesin tanıdığı bir kadın ve onun bu hayatın yapaylığından, yarattığı mutsuzluklardan kaçma girişimi... Ülkenin geri kalanından farklı olarak, kendisini tanımayan bir adamla tanışmasıyla ise, aşk hoş geldi!..

23 Haziran 2016 Perşembe

Aşk Laftan Anlamaz: İlk bakış


Her yanımız romantik komedi ile doldu kabul edelim. İnsan ister istemez, nefes almak için aralık yaratılsın istiyor ve haliyle hepsi de izlerken keyif vermiyor. Burada benim ayrıca söylemem gereken bir itiraf saklı. Ben Aşk Laftan Anlamaz'ın ilk bölümünde gerçekten çok sıkıldım. "Hiç böyle hayâl etmemiştim" diye de sayıklandım durdum. İkinci bölüm için de televizyon karşısına büyük bir korkuyla geçtim. Ama korktuğum bu sefer başıma gelmedi. İlk bölümden daha akıcı ve daha çok kendine çeken bir bölüm vardı karşımızda. Karakterler daha bir oturmuştu. En önemlisi de, dakikalar dolsun diye yazılan 'sıradan' sahneler baygınlık geçirtmiyordu. Böylece, umut da geri geldi. Umarım yarı yolda yeniden bırakıp gitmez tabi...

17 Haziran 2016 Cuma

Seviyor Sevmiyor: Sen benim puzzle'ımı tamamlayan parçasın...

@dizicibagyan'ın kaleminden


Hikayeyi çok sevdim. Bir kere izleyenin bir daha bırakamayacağı türden... Her insan kendinden bir şeyler bulabilir dizide... Belki çocukluğunu, belki üzüntülerini, mutluluklarını, kırgınlıklarını, yıkılan hayallerini, en çok da ilk aşkını! İlk aşkını unutan var mıdır aranızda? İllaki unutan vardır ama yine de içinizde ufakta olsa bir köşede saklanır o... En beklenmedik anda karşınıza çıkar, bazen bi şarkı, bazen bi bank, bazen bi ağacın altı... Unuttukça ben burdayım der, git dedikçe inat eder... Deniz ve Yiğit 'in aşkı da böyle bir şey...

13 Haziran 2016 Pazartesi

Hayatımın Aşkı: Nereye kadar istemezük?


Hayatın her anı karmaşıklıklarla doluyken, aşık olmak ve öyle kalmak gerçekten zor olsa gerek. İnsanın düşünmesi için yüzlerce derdi duruyorken, ona bir de aşkı dahil etmek çok radikal bence. Evet, aşkı 'dert' olarak görenlerdenim. Belki hiç aradığımı bulamamamdan, belki de fesatlığımdan. Şuan için ikisi de olası ama gerçek olan şu ki, aşk için her daim mücadele etmek gerek...

6 Haziran 2016 Pazartesi

Hayatımın Aşkı: Bir gönül hâli...


Kabul etmek lazım ki, bazen gerçekten gözümüz kör oluyor. Yanı başımızda olanı görmüyoruz da uzaklardan medet umuyoruz. Bizi bizden çok sevecek ve sevgimizi hak edecekler dururken, beş para etmezlere kaptırıyoruz gönlümüzü. Pişman oluyoruz sonunda ama iş işten de geçmiş oluyor. Tabi bazı durumlarda şans hiç olmadığı kadar erken gülebiliyor... Peki hâlâ gerçekleri görmekte zorlanıyorsak? Medet umduğumuzdan değil, bizi sevenden kaçıyorsak?..

30 Mayıs 2016 Pazartesi

Hayatımın Aşkı: Aşkın gözü ne kadar kör kalabilir?..


Bazı zamanlar ne yaparsak yapalım, başarılı olamayız. Verdiğimiz tüm mücadele bir hiçten ibarettir ve ileriye gittiğimizi sandığımız kadar, geriye gitmiş buluruz kendimizi. Gerçekten ne istiyor olduğumuzu bilsek de gerçeklerin ne olduğunu bilmediğimiz sürece her şey boş. Tıpkı Gökçe'nin içerisinde olduğu durum gibi. Demir'i elde etmek için her şeyi yapıyor. Onun sözde sınavından geçmek için amansız bir çaba sarf ediyor. Ama bilmiyor ki, ne o sınavın ne de Demir'in kalbinin -henüz- bir parçası...

23 Mayıs 2016 Pazartesi

Hayatımın Aşkı: Aşk mücadele gerektirir..


Aşık olmak da, aşkı elde edebilmek de aslında çok kolay değil. Hep bir mücadele vermen gerekir. Ya kendi içinde ya da o aşkı kazanmak uğruna çabalayarak. Ama unutulmamalı ki, elde edilemeyen aşk daha değerlidir. Mücadelesi daha hisli olur. Kazanamamak sıradan bir hâl aldığındaysa, kabullenmesi bir o kadar zordur... Gökçe'nin tutunduğu aşkın bizi nereye götüreceğini tam olarak bilemiyoruz ancak, şundan eminiz; mücadelesini izlemek kesinlikle çok keyifli...

16 Mayıs 2016 Pazartesi

Hayatımın Aşkı: İlk bakış


Yaz sezonu yaklaştıkça, dozu romantik komedi olan diziler de ekrana birer birer gelmeye başladı. Kanal D'nin, Tatlı İntikam'la başlattığı 'yaz sezonuna giriş'in ikinci halkasıysa Hayatımın Aşkı oldu. İlgi çeken hikâyesi, tanıtımları ve özellikle de kadrosuyla ilk bölümünü izlememek olmazdı...

27 Mart 2016 Pazar

Tatlı İntikam: İlk bakış


Sevgililer Günü özel tanıtımı yayınlandığı günden beri aklımda yer eden, başlamasını merakla beklediğim yapımlardan birisiydi Tatlı İntikam. Yayınlanan diğer tanıtımlar da kendine çekince, ilk bölümü ekran karşısına geçip de izlemeden olmazdı haliyle... Bir ara kafamın içerisinde soru işaretleri dönmeye başlamadı dersem yalan olur. Lâkin daha sonra hikâye öyle güzel açıldı ki, beklediğime değdiğini anladım... Aşk; temeli sağlam olmasa da her zaman kalpte, en derinde yer işgal eder. Ve yine aşk; ne kadar canın yansa da, hep affedeceğin güne hazırlar seni... Öyle değil mi?

29 Kasım 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: Hoşçakal...


Uzun zamandır böylesi bir final izlememiştim... Başından sonuna o kadar iyi kurgulanmıştı ki, eğlenmekten üzülmeye de vakit bulamadım... Ne zaman ki jenerik yazısı yukarıya doğru akmaya başladı, içimden bir şeyler de onunla birlikte yol aldı... Özleyeceğiz, hem de çok. Hep iyi anacağız... Ama asıl gerçek şu ki yıllar yıllar sonra bile, "Ne final yaptı be!" diye iç geçireceğiz...

22 Kasım 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: Daimi mutluluk...


20. bölümde vedalaştığımız, açıkçası zamanında çokça kızdığım ve bana diziyi dokuz bölüm boyunca düzenli izlemeyi de bıraktıran bir ikili Aksel Bonfil ile Hakan Bonomo. Daha sonra ben açıklarımı kapattım, onlar gitti ve üzerlerine de tam tamına altı kez senaryo ekibi değişti. İkinci sezona geldiğimizde, tüm Kirazcanların dilinde aynı şey vardı; "Keşke onlar gelse"... Ve geçtiğimiz hafta öğrendik ki dizinin yeniden senaristleri onlar oldu. Ama artık bazı şeyler için de çok geçti... Olsun, özlem giderdik. En önemlisi de, onlar devam etse nasıl bir yerde olurduk; onu gördük...

15 Kasım 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: Vedaya doğru...


Her güzel şeyin bir sonu vardır derler ya, o eşiğin bir adım gerisinde olduğumuz bir süreçteyiz; Kiraz Mevsimi için... Türkiye'de romantik komedi akımının patlamasına sebep olan, tam da bundan ardında sadece "zamanında iyi reytingler alan bir diziydi" imajı değil; büyük de bir akım bırakan olarak hiçbir zaman unutulmayacağı, iyisiyle kötüsüyle daima akıllarda yer edeceği kesin... Finalin ayak sesleri gelmişken, tam da düşen reytinglerin "dank!" ettirdiği açılışın gerçekleştiği bir bölümle ekrandaydı bu hafta. Hem eğlendik, hem güldük, hem de birbirimize moral verdik Kirazcan'larla...

8 Kasım 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: Oldu mu şimdi?..


Aman aman beğendim diyemeyeceğim bir bölümle ekrana geldi bu hafta, Kiraz Mevsimi. Geçtiğimiz hafta yaşanan Öykü-Ayaz kavgasının klişe olsa da, farklı bir renkle bu bölümde yer bulacağı kesindi. Öyle de oldu ama tatmin etme noktasında çokça eksiği vardı...

7 Kasım 2015 Cumartesi

Kiralık Aşk: Kazanan hep aşk olmaz mı?..


Hem kardeşlik hem de aşkın galip geldiği bir bölümle ekrana geldi bu hafta, Kiralık Aşk. İki cephede de olağanüstü şeyler oldu ve sonunda büyük bir kazanımla bölüm perdesi aşağıya aktı... Defne ve Ömer'in bu mutluluğu ne kadar sürecek bilemiyorum ama Passionis'i artık kimse deviremez, o kesin. Her türlü zorlukla mücadele etmesini başaran o ekip, Sinan'la Ömer'in barışmasıyla yeniden 'bir' olmaya hazır. Deniz Tramba'nın da yenilgisini kabul etmesi yakındır... (kendi de inanmadı)

1 Kasım 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: Anneler savaşı!..


Bir ilişkinin her şeyden ziyade, aileyle sınanmasının ne de zor olduğunu gözler önüne seren bir bölümle ekrana geldi bu hafta; Kiraz Mevsimi. Hem Öykü hem de Ayaz başlarına geleceklerden habersiz taşındıkları yeni evlerinde, önce Önem'i ardından da Meral'i yatılı misafir olarak ağırlamaya başladılar. Gitmelerini umdukları her seferinde de, eve biraz daha tutundukları gerçeğiyle sarsıldılar. Günün sonundaysa tek kazanan, şüphesiz ki Önem oldu. Kendisine kına alması önerim...

31 Ekim 2015 Cumartesi

Kiralık Aşk: Küllerin ateşle imtihanı...


Aşktan olmamak için, değişmez görünen huyların bir kenara nasıl da bırakılabildiğini gösteren bir bölümle ekrana geldi bu hafta; Kiralık Aşk. Defne'nin her geçen hafta aşkına biraz daha sarılışı ve bu uğurda, o değişmez görünen huylarını bir kenara bırakışını izlemek enfes. Ömer'in tam da istediği buyken, artık ondan da beklenen adımların geldiği kesin. Tek sorun İz. Bu bölüm diline öylesine tehlikeli bir söylem yerleşti ki, o tehlikenin çanları halay çekmekte şimdi...

25 Ekim 2015 Pazar

Kiraz Mevsimi: İnsan kalabilmek...


Anne olmak zor zanaat. Bunu annesini çok seven ve biraz da ona çektiren bir evlat olarak yazıyorum. Bazen kahrı çekilmez olabiliyorum; bazen yersiz atarlarım, bağırmalarım oluyor. Bazen haksızken, haklıymışım gibi davranıyorum ve o hep alttan alıyor. Dinliyor, anlamaya çalışıyor. Ben yerinde olsam bana katlanamam çoğu zaman ama o bana bayılıyor... Tüm bunlardan yola çıkarak, Ayaz ve Önem arasındaki ilişkiye baktığımda ve bu bölümde eve yatıya gelen annesine tavrını gözlemlediğimde, her şeyin yerli yerinde olduğunu görüyorum. Onların arasında daha farklı bir anne-oğul ilişkisi var ama karısını buldu mu annesini satacak bir erkek olmadığı da mâlum Ayaz'ın...